Paskalya çöreğinin halklara yayılan rayihası…

09:02

Esra Aydın-Ceylan Eraslan/JINHA

MÊRDÎN - Doğuş Bayramı ve Paskalya'da Süryani mutfaklarında pişirilerek kokusu tüm mahalleye yayılan Paskalya çöreğini bu kez Nusaybin için pişiren Gülşah Aydın, "Oradaki halka ulaşamadık, onlar için bir şey yapamadık. Küçücük bir katkımız oldu" diyor.

Nusaybinli kadınlar ve çocuklarla dayanışmak için bir araya gelen farklı halklardan kadınların elinden çıkan Paskalya Çöreği, Mardin sokaklarına rayihasını bırakarak, kadınları, dirsekleri birbirine çarpa çarpa Nusaybin halkı için çalıştırıyor. Mardin merkez İstasyon Mahallesi'nde bulunan Çiçek Kadın Evi'nin bahçesinde yoğrulan hamura bütün kadınların elinin lezzeti değiyor. Aynı masada Süryani, Arap, Türk, Ermeni ve Kürt kadınları çöreklere geleneksel şekiller veriyor, sergiledikleri dayanışma ile birbirlerine dokunuyor. Bahçeye kurulan fırınlarda Nusaybin için pişirilen çöreğe, Arap halkı "kiliçe", Kürtler "kûlinçe", Süryaniler "paskalya çöreği " diyor. Diğer kadınların yardımıyla Süryani mutfağına göre hazırlanan çörekleri yaparak çocukluğuna ve bayramlarına dönen Süryani kadınlardan Gülşah Aydın ve Bermal Yerli, paskalya çöreğini ve onun aracılığıyla kurulan dayanışmayı anlatıyor.

'Bu kültürü devam ettirmeye çalışıyoruz'

Süryani halkının Doğuş Bayramı ve Paskalya olmak üzere yılda iki bayramlarının olduğunu belirten Gülşah Aydın, "Paskalya çöreğini bayramlarda yapıyoruz. Faydalı bir çörek olduğu için normal günlerde de yapıyoruz. İçinde çok çeşit baharat var; mahlep, rezene, çörekotu ve tarçın. Her birinin farklı bir faydası var. Hem faydalı hem de çocuklarım çok seviyor diye sürekli yapıyorum. Anneannelerimizden, annelerimizden yapmayı öğrendik" şeklinde dile getiriyor. Ve eskiden olduğu gibi çörekleri evdeki fırında pişirdiğini söyleyen Gülşah, "Eve yayılan o koku bayramın geldiğini hissettiriyor. Bayramlarda kocaman leğenler dolusu pişiriyorduk, kokusu evin her yanına siniyordu. Küçüklüğümü, çocukluğumu hatırlıyorum. Burada aynı şeyleri yaşatmaya çalışıyoruz. Bu kültürü devam ettirmeye çalışıyoruz" diyor.

'Nusaybinli çocukların mutlu olması beni de mutlu ediyor'

"Bu bizim kültürümüz" diyerek bayram zamanı Süryani çöreğinin evlere, tüm mahalleye yayılan o hoş kokusunun yarattığı hissi dile getiren Gülşah, Nusaybin'le dayanışma amaçlı yapılan bu çalışmaya dahil olmanın onu çok mutlu ettiğini ifade ediyor. Nusaybinli çocukların çörekleri yiyecek olmasının, mutlu olacak olmalarının kendisini de mutlu ettiğini kaydeden Gülşah, "Gönüllü olarak geldim. Faydam olsun istedim. Seve seve yapıyorum, çörekleri. Başka çocuklar da yiyip sevinsin diye. Bizim de böyle bir çalışmaya katılmamız çok iyi oldu. Oradaki halka ulaşamadık, onlar için hiçbir şey yapamadık. Küçücük bir katkımız oldu" diye ekliyor.

'Bu projeler halklar arasında köprü kuruyor'

Nusaybin'i gidip gördüğünü ve yıkılan şehre tanık olduğunu ifade eden Bermal Yerli de gönüllü olarak dahil olduğunu belirterek şunları söylüyor: "Tereddüt etmeden bu çalışmanın içinde yer almayı kabul ettim. Bu tür projeler olduğu için insan canla başla çalışmak istiyor. Birbirimize güvenmemiz lazım. Kürt, Türk, Süryani, Ermeni ya da Rum denilerek yapılan ayrımların ortadan kalkması gerekiyor. Dil, din, kimlik farklılıkları kişinin kendisine aittir. Özünde insanız hepimiz. Bu tür projeler halklar arasında köprü vazifesi de görüyor aynı zamanda."

Aynı masada birçok halktan kadınlar olarak yan yana dayanışma göstererek çalıştıklarını ve gerçeğin tam da bu olduğunu söyleyen Bermal, "Gerçek, bu masada" diyor.

(gc)