Dengbêj Çile klamlarla yaşadı, klamlarla ölmek istiyor

09:04

Hikmet Tunç/JINHA

WAN - Acılarını ve sevinçlerini klamlara dökerek 95 yılı geride bırakan Dengbêj Çile Pekediş, klamlarla ölmek istediğini belirtti.

Kürdistan da ilk nüvelerinin atıldığı ve yöre insanın yaşam biçimini, gelenek göreneklerini yansıtan Kürt kültüründe önemli bir yere sahip "dengbejlik" kadınların öncülüğüyle sürdürülmeye devam ediliyor. Van'ın Edremit ilçesine bağlı Çiçekli Mahallesi'nde yaşayan Çile Pekediş (95), küçük yaşlardan itibaren yaşamın her anını söylediği klamlarla geçmişte yaşadığı acı ve sevinçleri bugünün duygularıyla harmanlayıp dengbejlik kültürünü yaşatıyor. Yıllar önce İran'dan göç ederek Kürdistan'a yerleştiklerini dile getiren Çile, burada da göçebe bir kültürü benimsediklerini söyledi. Çile, göçebe kültürün getirmiş olduğu özelliklerden kaynaklı komünal bir yaşamı esas aldıklarını belirtti.

Sohbetler klam konusu olurdu

Komünal yaşamın kendi yaşamlarında önemli bir role sahip olduğunu söyleyen Çile, yayla yaşamında kadınların tüm işlerini ortaklaşarak yaptıklarını dile getirdi. Kadının günlük işlerin yanı sıra yaylada çeşitli bitki karışımından elde ettikleri doğal ilaçlarla da aynı zamanda hekimlik rolünün olduğunu belirten Çile, kadınların saygın bir kimliğinin olduğuna dikkat çekti. Saygın kimliklerinden dolayı erkeklerin kadına müdahale etmediğini kaydeden Çile, hemen hemen yaylada yaşayan her kadının aynı zamanda dengbej olduğunu sözlerine ekledi. Yapılan her işte kadınların klamlarıyla ayrı bir renk kattığını kaydeden Çile, dengbejlikle tanışma anını şu sözlerle anlattı: "Kadınlarla bir araya geldiğimizde sohbet ederdik. Ben sohbetleri şakayla karışık klam şeklinde söylerdim. Daha sonra şakalarımızı, öfkemizi, sevinçlerimizi klamla dile getirmeye başladım. Gün içinde ortak yaptığımız her çalışma da klamlar söyleyerek daha büyük bir moralle o işe sarılırdık. Böylelikle daha keyifli zaman geçirirdik."

Gün doğumunu, gecenin karanlığını klamlarla karşılıyorlardı

Klamları söylemek için iyi bir sesinin olmasının yanı sıra bunları hissetmek gerektiğini vurgulayan Çile, kendi sesinin yanıklığının temel nedenini ise yaşamın kadına verdiği sorumluluklara bağladı. Çile kadına verilen bu sorumlulukları şöyle dile getirdi: "Yaşam kadına çok ağır sorumluluklar vermiş. Sabahın erken saatlerinde kalkar, günlük işler yapıldıktan sonra koyun sağmaya giderdik. Koyunları sağdıktan sonrada o sütü getirir yoğurt, peynir kullanımı için uygun hale getirirdik. Ondan sonra tarlaya giderdik. Tarlada oraklarımızı alırdık. Kadınlarla 6 dönümlük tarlanın önünde dizilirdik. Hep birlikte oraklarımızı toprağa değdirir buğday biçmeye başlardık. Havanın sıcaklığına aldırış etmeden ben başlardım klam söylemeye. Diğer bir kadın hemen o klamın devamını getirirdi. Akşama kadar o tarlayı bitirirdik. Eve döndükten sonra ise inek sağardım. Yemek yapardım. Yine kadınlarla bir araya gelirdik. Yakılan çıra eşliğinde sohbete dalardık. Hemen sonra ise yine klam söylemeye başlardık. Yani bu ağır yükten ancak klam söyleyerek rahatlayabiliyorduk."

'Ölüler klamlarla defnedilirdi'

Eskiden taziyelerinin dahi klam ve ağıtlar ile geçirildiğine değinen Çile, "Biz ölünün ardından günlerce klamlar eşliğinde yas tutardık. Biri öldüğünde karalarımızı bağlardık. Elbise kara olmasa da başımıza bağladığımızı siyah bir kuşağı kafamıza bağlardık. Aramızda aşiret arasında bilinen yaşlı bir kadın ölen kişinin hayattayken yaşadıklarını ele alarak nasıl bir kişiliğinin olduğuna dair klam söylerdi. Bu günlerce sürerdi. Düğünlerimizde ise kadınlar deflerini alır düğün evine gelirdi. Def eşliğinde halaya durur stranlar söylerdik" ifadelerini kullandı.

'Klamlarla yaşadım'

Yayla yaşamından sonra yerleşik bir yaşama geçtiklerini kaydeden Çile, yerleşik yaşamın doğallık başta olmak üzere her alanı etkilediğini belirtti. Eskiden yaşamın her alanında doğallığın olduğunu söyleyen Çile, "Yaşam tarzımızdan kaynaklı bizler her şeyin doğalını gördük. Eskinin sevdaları, acıları, sevinçleri saftı. Bundan dolayı bizler bu doğal yaşamımızı klamlarla yaşadık. Ama maalesef günümüzde her şey yalan olmuş. İnsan ilişkilerinden tutalım yiyeceklerine kadar her şey katkılı. Duygular bile temiz değil. Belki bu yüzdendir ki klam söyleyen kadınlar azaldı. Yaşamın hakikatine ulaşan insanlar çok az kaldı" dedi.

95 yıllık ömrüne rağmen asil duruşuyla dimdik ayakta duran Çile, son olarak da nefes aldığı sürece klamlarla doğduğunu ve klamlarla ölmek istediğini belirtti.

(ng/dc/fk)