Meryema'nın sesinden Sur'un kilamı
09:32
JINHA
AMED - Tarihi Sur direnişinin birinci yılı yaklaşırken, abluka hala bir çok mahallede kalkmadı. Bir yıla yakındır evinden uzak kalan Meryema Dilan, kilamlarla özlemini anlattıyor ve “Ablukanın kalkacağı günü sabırsızlıkla bekliyorum o duvarı aştığımda kimse beni Surdan çıkaramayacak artık oraya çadır kurup oturacağım” diyor.
Diyarbakır'ın Sur ilçesinde 2 Aralık 2015 tarihinde ilan edilen ‘Sokağa çıkma yasağı’ halen devam ediyor. Tarihi bir direnişe ev sahipliği yapan Sur'un sokaklarında çatışmaların bitmesinin hemen ardından başlayan yıkım da aylardır sürüyor. Uzun zamandır devam eden abluka yüzünden evlerine hasret kalan kadınlar bir çare bir bekleyişle aylardır ablukanın kalkacağı günün sabahını bekliyor. Abluka yüzünden evinden, anılarından, komşularından ve "Nefes aldıkları tek yer" olarak andıkları Sur sokaklarından uzak kalan kadınlar her gün çatı başlarına gelerek evlerine bakıyor. Yıkıma karşı dik duran evlerinin yerinde olduğuna sevinen kadınlar bir yandan da yaşananları söyledikleri kilamlarla dile getiriyor.
'Her gün uyanıp buraya geliyorum’
Bu kadınlardan biri de 10 adım uzağında olan evine gidemeyen Meryema Dilan. Savaş mahallesinde olan ve henüz yıkılmamış evine bakmak için her gün Sur'a gelen Meryema, evine yakın olduğunu zamanlarda kendini daha iyi hissettiğini söylüyor. Aylardır kalkar dediği ablukanın bir türlü kalkmadığını anlatan Meryema, ablukanın kalkacağı gün kendi evine gidip çadır kuracağını bırakmayacağını ifade ederek, "Suyumu Dicle den çekerim, elektrik olmasa da olur. Yeter ki Surun havasını huzurunu tekrar içime çekebileyim. Evimi ve eşyalarımı çok özledim, oradaki anılarımı da. Aylardır evimden uzaktayım her yasak kalkacak dedikleri günün akşamından sabahına kadar gözüme hiç uyku girmedi. Erken saatlerde çocuklarımla birlikte diktikleri duvarın hemen yanına gelirdim ama yasağın kalkmadığını duyduğumuzda evimizden ayrıldığımız günden beri yaptığımız gibi yine oturup ağladık” diyor.
‘O duvarları aştığımda beni kimse tutamayacak’
10 metre ötesindeki evini gösteren Meryema henüz yıkılmamış olan evinin yıkılacağını anlatıyor ve şunları söylüyor: "Bak orada, iki ağacına arasında pembe bir balkon var ya işte orası. Ha bugün ha yarın o da yıkılır. Yıkım başladığı günden beri buraya geliyorum her gün bir komşumun evi gitti. Sevdiğim tüm insanların evi yıkıldı. Hepsini de ağlayarak buradan izledim. O sokaklar o evler nasıl ki 103 günlük direnişe tanıklık ettiyse bu çatılarda bizim bu acıya karşı direnişimize tanıklık etti. Ablukanın kalkacağı günü sabırsızlıkla bekliyorum o duvarı aştığımda kimse beni Surdan çıkaramayacak artık oraya çadır kurup oturacağım."
Sadece kendisinin değil çocuklarının da evlerini çok özlediklerini söyleyen Meryema “Küçük kızım Dicle babası öldüğünde bile Sur'dan ayrıldığı zaman ki kadar ağlamadı” diyor. Sur'un yası için siyahlar giydiğini anlatan Meryema konuşmaya daha fazla dayanamıyor ve seslendirdiği kilamla, direniş ve yaşadığı özlemi dile getiriyor. “ Ne gecem ne de gündüzüm yok diyerek” başlayan Meryema "Sur'suz ben canlı olan bir ölüyüm artık” diye devam ediyor.