Tutuklu gazeteci Zehra Doğan’ın sergisine kayyım engeli!

09:41

HABER MERKEZİ - Mardin E Tipi Cezaevi’nden mektup gönderen gazeteci-ressam Zehra Doğan, cezaevinden hazırlandığı ve Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı sanat galerisinde yer alacak olan sergisine belediyeye atanan kayyım tarafından engel olunduğunu açıkladı. Zehra , resimlerini uluslararası alanlarda sergilemek için destek bekliyor.

Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutuklu gazeteci-ressam Zehra Doğan, gönderdiği mektubunda cezaevi koşullarını bir kez daha gözler önüne serdi. Cezaevinde moralinin hiç düşmemesini etkileyen en önemli faktörün ürettiği resimler olduğunu belirten Zehra, cezaevinden hazırlandığı ve Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı sanat galerisinde yer alacak olan sergisine belediyeye atanan kayyım tarafından engel olunduğunu açıkladı.

Mardin Adliyesi’nde 9 Aralık tarihinde ikinci kez hakim karşısına çıkacak olan Zehra, bu dönemlerin kendisini duygusal olarak etkilediğini ifade ederek, “Ancak, 'Demek ki mesleğimi biraz da olsun yerine getirebilmişim ki tutuklanmışım' diye düşünmeden de edemiyorum. Dışardayken sık sık tutsaklara ilişkin haberler yapıyordum. Hak ihlallerini kamuoyuna duyuruyordum. O nedenle de kafamda mapushane ortamına dair bir taslak vardı. Ancak tutuklandığımda o demir parmaklıkların ne kadar huzursuz ettiğini, soğuk alanın insan psikolojisini nasıl etkilediğini, o daracık ve alabildiğince yüksek duvarların üstüne nasıl geldiğini daha iyi anladım” diyor.

‘Her kadın yüreğinde bilgi tılsımı taşıyor’

“Meğer kafamda oluşturduğum mahpushane modeli çok eksikmiş diye düşündüm. Kapasitesinin çok üstünde bir ortam” diyen Zehra, uyumaya, yemek yemeye dahi yer bulamazken tüm bu olumsuz koşula karşın morali yüksek direngen kadınlarla olmanın kendisine bilinç açısından çok şey kattığını belirtiyor. “İlk kez bir günün içinde tüm konuşmalarımın okumalarımın tartışmalarımın daha dolu geçtiğinin farkına vardım” diyen Zehra, her kadının farklı bir hikaye ve her kadının farklı bir bilgi tılsımını yüreğinde taşıdığını fark ettiğini vurguluyor. Zehra, “Bu açıdan bakıldığında bunu demek ne kadar doğru bilmiyorum ama maphus benden bir şey almadı çok şey kattı. Burada zaman insana hiç yetmiyor. Zamanı kovalıyorum. Bu da herhalde siyasi koğuşta olmakla ilgili” diye belirtiliyor.

‘Pes etmiyorum çünkü resim yapıyorum’

Zehra’nın mektubu özetle şu şekilde:

“Kendimi üretken hissetmeme moralimin hiç düşmemesini etkileyen en büyük etkenin resimlerim olduğunu düşünüyorum. Sanatın ve yaşamın bir arada yürüdüğünü düşünürsek burada benim dışardaki yaşama ulaşmamı sağlayan güç resimlerim. Pes etmiyorum çünkü sık sık resim yapıyorum. Sayımız 50 ve koğuşumuz çok soğuk. Fırçayı uzun tuttuğumda ellerim buz tutuyor, parmaklarım donuyor. Ancak yine de pes etmiyorum. Kasım sonunda Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı sanat galerisinde bir sergim olacaktı ancak kayyım bu sergiye engel oldu. O nedenle burada ürettiklerimi sergileyemiyorum. Şimdi yurt dışı kanalları ile sergi açmayı hedefliyorum. Sadece ben değil 10 arkadaş resim yapıyoruz. Bildiklerimi onlarla paylaşıyorum çok iyi işler yapıyoruz.

Kadın mücadelesini anlatan kitaplar Kürt tarihi hakkında araştırmaları okuyorum. Ayrıca sanat kitapları da okuyorum.

Mesleki dayanışma özellikle böylesi bir dönemde çok önemli. Son zamanlarda bunun önemli örneklerini yaşadık. Ancak kendi adıma söyleyebilirim ki mesleki dayanışmayı az buluyorum. Birine ses olurken diğerini görmezden geliyor meslektaşlarımız. Bu anlamda son dönemlerde Kürt gazeteciler olarak dayanışmanın ırksal ayrımına uğradığımızı düşünüyorum. Gözaltından çalışma koşullarına kadar zor bir dönemden geçtik. Yaşadıklarımız gördüklerimiz tüm hayatımız boyunca aklımızda kalacak türden ağır olaylardır. Tutuklandığımda farklı gruplardan meslektaşlarımızın tepki göstereceğini sandım ama öyle bir şey olmadı. Diğer meslektaşlarımızla mektuplaştığımda onların da benimle aynı hissi paylaştığını gördüm. Aslında bunlar çok önemli meseleler değil. Olmasa da olur artık. Ancak birini desteklerken diğerini görmezlikten gelmek farkında olunmayan ayrımcılığa girer. En azından ben böyle düşünüyorum. Destek anlamında Kürt basını her zaman yanımızda oldu. Özellikle JINHA’nın verdiği moral ve destek ne kadar doğru bir alanda çalıştığımı hissettirdi. İşte kadın mücadelesi dedirtti bana.”