'Ülkeler silahını bırakıp yaşam hakkına yönelmeli'
09:03
JINHA
İSTANBUL - Türkiye'de yaşanan katliamlara ve insan hakları ihlaline ilişkin konuşan kadın ve LGBTİ'ler, dünya ülkelerine şu çağrıda bulundu: "Bugün Kürdistan'da insanlar evlerine kapatılıyor, kadınlar ve çocuklar şiddete uğruyor. Bütün dünya ülkeleri silahlarını bırakıp insan ruhuna, sevgiye, eşitliğe insan yaşam hakkına yönelmesi gerekiyor."
Türkiye'de yaşanan hak ihlalleri artarak devam ederken, Kürdistan'da devlet eliyle katliamlar gerçekleşiyor. Bir yandan katliamlar yaşanırken, devlet daha önce yaptığı katliamlarla da yüzleşmedi. Devletin yaptığı katliamlarının yanı sıra ise toplumda 'öteki' olarak gösterilen LGBTİ'ler de katlediliyor, yaşam hakları yok sayılıyor. Türkiye 10-17 Aralık İnsan Hakları Haftasını ise katliamlar ve insan haklarının ihlalleriyle karşılaşıyor. Türkiye'de yaşanan hak ihlallerin ve katliamların son bulması gerektiğini vurgulayan yurttaşlar, adalet talebine vurgu yaptı.
'Demokrasi hala bize çok uzak'
İHD İstanbul Şubesi Gözaltındaki Kayıplara Karşı Komisyon Üyesi Sebla Arcan, Türkiye'nin insan hakları alanında çok fazla gerilediğini belirtti. Türkiye'de hiçbir zaman demokrasi hukukunun olmadığını ifade eden Sebla, "Bu kadar ciddi geriye gidiş, yaşam hakkının ihlali yoğun bir biçimde fütursuzca ihlal edildiği bir dönem yaşanmamıştır" dedi. AKP iktidarının 13 yıl boyunca, hak ve özgürlük taleplerini kanla, gözyaşıyla bastırmak istediğini kaydeden Sebla, "Her güne kent kuşatmaları, ölümler ve bombalamalarla uyanıyoruz. Dolayısıyla Türkiye'de insan hakkı talep etmek kriminalize edilen bir durum. İnsan hakları bize hala çok uzak, demokrasi ve hukuk bize hala çok uzak" diye konuştu.
'Aile Bakanlığı erkek egemen zihniyete hizmet ediyor'
İHD İstanbul Şubesi Kadın Komisyonu'ndan Dilber Yüksel, "Kadınlar için çıkartılan yasalar uygulanmıyor. Aileden sorumlu bakanlık erkek egemen gerici zihniyete hizmet ediliyor. Erkek egemen zihniyete karşı ise kadınlar kendi örgütlülüğünü oluşturarak mücadele ediyor" dedi. Savaşın kadına yönelik şiddetin de artmasına neden olduğunu söyleyen Dilber, "En büyük ve derin acılar savaşlarda görülüyor. Şu şartlarda kadın Türkiye'de ciddi cinayetlere kurban giderken yine de mücadeleye devam ediyor yılmıyor" diyerek, kadın mücadelesinin yükseltildiğini kaydetti. "Esas barışın ve kurtuluşun sağlanabilmesi için bütün dünya kadınlarının savaşın olduğu yerlere ses vermesi gerekiyor. Bugün Kürdistan'da insanlar evlerine kapatılıyor, kadınlar ve çocuklar şiddete uğruyor. Bütün dünya ülkelerinin silahlarını bırakıp insan ruhuna, sevgiye, eşitliğe insan yaşam hakkına yönelmesi gerekiyor" ifadelerinde bulundu.
'Tek talebim adalet…'
6 Aralık 1993'te gözaltında kaybedilen Hüseyin Taşkaya'nın kızı Serpil Taşkaya, "Ben 22 yıldır bu meydan da büyüdüm. Tek talebimiz adalet, sorumluların bulunup yargılanmasını istiyoruz" dedi. "Benim yıllardır bir umudum olmadı ama 2011'de başbakanla yaptığımız toplantıda biraz da olsa umutlanmıştım. Biz kandırıldık çünkü sistem aynı sistem sadece farklı boyutlarıyla karşımıza çıkıyor. Talebimiz faillerin yargılanması çünkü kim oldukları belli. Kemiklerimizi istiyoruz, bir mezar sahibi olmak istiyoruz" sözlerine yer verdi.
'Özgürce yaşamak istiyoruz'
Kadıköy Kent Konseyi LGBTİ Meclisi'nden Siyabend Kurdi de, LGBTİ'lere yönelik işlenen nefret cinayetlerine dikkat çekerek, "Bütün LGBTİ'li bireyler olarak kendi haklarımızı kullanıp özgürce yaşamak istiyoruz. Kendi yönelimlerimiz, tercihlerimiz ne olursa olsun herkesle birlikte yaşamak istiyoruz. Haklarımızı alana kadar mücadele edeceğiz. Cumartesi Anneleriyle birlikte olacağız. Nerde bir azınlık, öteki varsa ve hakları gasp edilmiş bir topluluk varsa onlara destek olmaya devam edeceğiz. Diliyorum ki önümüzdeki yıllar içerisinde Türkiye'ye insan hakları gerçekten gelir ve biz o gün insan hakları kutlu olsun diyebiliriz" şeklinde konuştu.
(dek-ck/mg)