'Kürdistan'a özgürlüğü, kadın mücadelesi getirecek'
10:27
Duygu Erol/ JINHA
ANKARA - Kürdistan’da 7 Haziran seçim sonuçlarını sindiremeyen AKP Hükümeti’nin adı konulmamış savaş ilanından sonra genç, yaşlı, çocuk demeden insanlar katlediliyor. Toplumsal hayatın her alanında bütün zorlukları yaşayan kadın savaşın da en ağır bedellerini ödüyor. Kadın bu bedeli en yakınlarının canıyla ya da kendi canıyla ödüyor. Kadın mücadelesi yürüten kadın kurum ve sivil toplum örgütleri bu ölüm ve katliamlara tepki göstererek ortak mücadele çağrısında bulunuyor.
Kürdistan’da ilan edilen sokağa çıkma yasaklarıyla beraber her gün sokak ortasında, evlerinde, bahçelerinde kadınların katledilmesine kadın kurumlarından tepkiler geliyor. “Türkiye'de son aylarda yaşanan savaş ve çatışma ortamından kadınların doğrudan ve dolaylı olarak etkilendiklerini görüyoruz. Kadınlar bu ortamın beraberinde getirdiği şiddet ve baskıyı, somut örneklerini ev baskınlarında ve sokağa çıkma yasağı ilan edilen bölgelerde öldürülen, ve çıplak bedeni teşhir edilen kadınlar üzerinden gördüğümüz gibi, kendi kimlik ve bedenlerinin aşağılanması ve bunun da ötesinde yaşam haklarının ellerinden alınması olarak deneyimliyor” diyen Kadın Dayanışma Vakfı üyesi Nihan Damarlı, art arda ilan edilen sokağa çıkma yasaklarıyla beraber şiddetin denetimsiz bir şekilde arttığını ve bu şiddetin görünmesinin, ona müdahale edilmesinin de engellendiğine dikkat çekti.
Sokağa çıkma yasaklarıyla beraber ev içinde yaşanan şiddetin ikincilleştiğini belirten Nihan, ev içinde şiddete maruz kalan kadının şiddetle mücadelede sorumlu mekanizmalara ulaşamadığını ve devlet kurumlarına başvurmamanın tercih edildiğini ifade etti. Yaşanan şiddetin teşhir ve tespit edilerek görünürleştirilmesi gerektiğine vurgu yapan Nihan, kadınlar arası dayanışma ağlarının örülmesini sağlayacak politikalar üretilmesi çağrısında bulundu.
‘Savaşın bedelini kadınlar ödüyor’
“Türkiye’de her gün yeni bir sokağa çıkma yasağı duyuyoruz. Ve her gün yeni bir ölüm haberi ile uyanıyoruz. Şuanda Erdoğan’ın başkanlık hayallerinin sonuçlarını görüyoruz, diye düşünüyorum” diyen Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu üyesi Ayşen Ece Kavas ise, bu şiddet arttıkça kadınların daha çok hayatını kaybedeceğinin altını çizdi. “Doğrudan etkileri de var zaten. maalesef yaşarken eşit değiliz ama ölürken eşitiz galiba” ifadelerinde bulunan Ayşen, eylemlerde birçok kadının polis, asker tarafından katledildiğini belirtti. Savaş ortamının tırmanmasıyla beraber kadın cinayetlerinin de arttığına ve haziran ayından beri her ay kadın cinayetlerinin durmadan arttığını belirten Ayşen, “Savaşın bedelini kadınlar böyle ödüyor. Biz tabi ki bu katliamlara karşı mücadele etmeliyiz. Bu yüzden kadınları da bütün herkesle beraber mücadele etmeye çağırıyorum” dedi.
‘Kobanê ruhunda olduğu gibi onurlu bir barış için mücadele ediyoruz’
Son 6 ay içerisinde toplamda 5 ay 15 gün sokağa çıkma yasağı olduğuna dikkat çeken KJA üyesi Zozan Yeliz Yıldırım da, sokağa çıkma yasaklarıyla beraber 150’nin üzerinde insanın katledildiğini ve bunların çoğunun kadın olduğunu belirtti. “Haziran seçimlerinden sonra devlet top yekun bir savaş ilan etti. Bunu devlet tüm kurumlarıyla, kuruluşlarıyla, ordusuyla, askeri ile Kürdistan üzerine yoğunlaştırdı. Zulüm her zaman vardı. Tıpkı 90’lar Türkiyesi’nde olduğu gibi bugün Türkiye’sinde de yaşıyoruz bunu. Biz Kobanê ruhunda olduğu gibi onurlu bir barış için mücadele ediyoruz. Onurlu bir barışa giden yolun öz yönetim ve öz savunmadan geçtiğini dile getirdik. Ama biz öz savunma ve öz yönetimin arkasında demokratik değerlerimize sahip çıkma mücadelesi veriyoruz” diyen Zozan, Türkiye metropollerindeki sol, sosyalist, devrimci güçlere da çağrı yaparak bu zulme ses çıkarılması gerektiğini ifade etti.
‘Zulüm kadın mücadelesini hedef alıyor’
Kadına yönelik başlatılan zulmün YJA-Star gerillası Ekin Wan şahsında kadın mücadelesinin hedef alınarak başlatıldığına değinen Zozan, şunları kaydetti: “Bölgede sokakta yürüyen, kapısının önüne çıkan ya da evinde oturan kadınlar katlediliyor. En son Selamet Yeşilmen hamileydi, Mardin Nusaybin’de iki çocuğuyla beraber katledildi. Ama devlet gözüyle baktığımız zaman o bir teröristti, o hendekleri kazandı ya da barikatları kurandı. Doğrudur hendekler var doğrudur barikatlar var. ama bu barikatların arkasında devrimci bir duruş, direnişçi bir ruh örülmüştür.
Bugün orada he kadın anne olarak evladını kaybetmektedir, abla olarak kardeşlerini devletin zulmüne kurban etmektedir ya da bir sevgili olarak sevdiklerini toprağa emanet etmektedir. Ancak kadınlar bugün bütün sıfatlarından arındılar, annelikten, kardeşlikten, sadece kadın kimliğine bürünerek mücadeleci ruhlarına devam etmektedirler ve mücadelelerini daha da büyütmektedirler."
‘Kadınların verdiği mücadele Kürdistan’a özgürlük getirecektir’
“Bugün biz kadınlar olarak Ankara’da İstanbul’da ya da Türkiye metropollerinde bulunan kadınlar olarak daha fazla ses vermeli, daha fazla örgütlenmeliyiz. Burada ki sol, sosyalist, devrimci bütün kadınlara sesleniyoruz; Kürdistan’daki ruh batıda vücut bulması gerekir. Biz bugün yek vücut olarak bu zulme, bu katliamlara devletin, AKP’nin bu politikalarına ses vermemiz gerekiyor” diyen devletin kadın nezdinde tüm Kürdistan’ı hedef aldığını ifade etti.
Zozan, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride vurgu yaparak, “Sayın Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünü bununla beraber kadın örgütlülüğünü getirecektir. Biz kadınlar olarak örgütlüyüz, özgürlüğe inançlı ve ilerlemeye devam ediyoruz. Bugün Kürdistan’da gençlerimizin, kadınların verdiği mücadele Kürdistan’a özgürlük Türkiye’ye demokratikleşme getirecektir. Direnişlerini bir kez daha selamlıyorum, kadın olarak mücadelelerinin yanında olduğumuzu belirtiyoruz” dedi.
(sy/fk)