Kadın Sinemacılardan Diyarbakır için son söz: Bu bir film değil!

15:27

JINHA

İZMİR - Sur ilçesi başta olmak üzere Kürdistan'ın birçok il ve ilçesinde ilan edilen sokağa çıkma yasaklarına karşı Türkiye haklarına çağrı yapan kadın sinemacılar, "Uzun bir süredir Cizre'de, Diyarbakır'da olanları film gibi izliyor Türkiye! Bu bir film değil, orada çocuklar kadınlar öldürülüyor, orada yeniden bir tarih yazılıyor" dedi.

Diyarbakır'ın Sur ilçesi başta olmak üzere Kürdistan'ın birçok il ve ilçesinde ilan edilen sokağa çıkma yasaklarına karşı halkın direnişi devam ediyor. Yaşanan direnişe ve bu direnişe karşı Türkiye'nin batısı sessizliğine karşı kadın sinemacılar konuştu. Yaşanan tabloya tepki gösteren yönetmen Nezahat Turan Gündoğan "Artık bu topraklarda mutluluğun filmini yapmak istiyoruz. Edi bese" dedi.

'Yarın çok geç olacak'

Türkiye halklarına çağrı yapan Nezahat, "Türkiye'nin batısında, güneyinde, kuzeyinde yaşayanlar; akılınızı vicdanınızı, gözlerinizi körelten siyasete ne kadar sessiz kalacak ve insanlığınızın öldürülmesine seyirci kalacaksınız? Abluka altına alınan, sokağa çıkması yasaklanan, öldürülen Kürtler senin insan yanın için direniyor. Yarın çok geç olacak, şimdi değilse ne zaman?" diye belirtti.


Dünya tarihinde sayısız savaş başladığını ve bittiğini hatırlatan Mizgin Müjde Arslan, "Savaş suçluları yargılandı. Bu savaşın dünyanın gündeminde artık yer edinmesi tartışılması ve bir antlaşma ile sonlandırılması gerekiyor. Günlük hayattaki şiddet tahammül edilemeyecek boyuta ulaştı. Türkiye devletinin başında bulunanların emriyle gerçekleştirilen katliamı kınıyorum. Kimsenin ölmek ya da öldürmek zorunda olmadığı bir yol olmalı. Bu yolu aramak da siyasetçilerin sanatçıların Aydınların işidir" şeklinde ifade etti.

'Görelim, duyalım, durduralım'

Yönetmen Bingöl Elmas ise, "Bir yanımız ölürken hangi kardeşlikten bahsedebiliriz. Daha ne kadar bize söylenen yalanlarla zehirlenip duracağız. İnsanlığımızı kemiren bir zehir bu. Yalandan düşmanlar üreten bir zehir bu. Savaşın ortasında yaşanır mı hiç bir şey olmadan. O savaşın bombaları, katilleri uzak mı sanılıyor. Zalim ve zulüm sizleri de es geçecek mi sanıyorsunuz? Kaç gün daha görmedik, duymadık, bilmiyoruz oyununu sürdüreceğiz. Savaşın şakası olmaz, ayırdıkları da olmaz. İnsanlar can derdinde. Böylece devam edemeyiz. Körlük ve hamasetle başa çıkamayız bu savaşla. Görelim, duyalım, durduralım" diye çağrı yaptı.

'Çünkü onların iktidarı savaşla, kanla ayakta kalabilir'

7 Haziran seçimlerinin katil ve hırsızların saltanatına son verebileceğini dosta düşmana gösterdiğini belirten yönetmen Eylem Şen, "12 Eylül'ün ve Erdoğan'ın barajı el birliği ile yıkıldı. Hemen ardından AKP iktidarının başlatmış olduğu savaş ve saldırı politikaları her geçen gün katlanarak arttı. Çünkü onların iktidarı savaşla, kanla ayakta kalabilir. Ülkeyi 90'lardan kurtarma iddiası ile iktidara gelen AKP darbe koşulları ile iktidarını sürdürüyor. Tüm bunları durdurmak elimizde. Gezi eylemleri ile başlayan Haziran Ayaklanması'nı, Rojava Devrimi'ni ve barajın yıkılışını gördük" diye belirtti.

'Rojava'nın ruhuyla 'biz' yazalım'

Suriyeli mültecilerle ilgili çektiği belgesel Asfur'un, çekimlerinde bir mültecinin kendisine "İnsanlar tüm bu olanlar film gibi izliyor. Bunlar film değil gerçek" dediğini aktaran Eylem, "Uzun bir süredir Cizre'de, Diyarbakır'da olanları film gibi izliyor Türkiye! Bu bir film değil, orada çocuklar kadınlar öldürülüyor, orada yeniden bir tarih yazılıyor. Ya bu ölümleri durduracağız, bu savaşı durduracağız ya da tarihsel olarak yenenler yenilenlerin başlarında silecek kılıçlarının kanını. Biz, her birimiz bu tarihin önesiyiz. Buna razı olmayalım. Bu hırsızların katillerin önünde eğilmeyelim. Diyarbakır'da da İzmir'de de İstanbul'da da tarihi Gezi'nin ve Rojava'nın ruhuyla 'biz' yazalım" diye kaydetti.

(ht/dk)