'Başkaldıran Kadınlar' konferansında son sözü Kobanê söyledi

21:38

JINHA

İSTANBUL - Dünyaya Başkaldıran Kadınlar Konferansı Kobanê Kantonu Kadın Bakanı Amina Bekir'in konuşmasıyla sona erdi. Amina, Rojava'da kadınların devrim içinde devrim yaparak, direnme mirası ile yoluna devam ettiğini söyledi.

Emekçi Kadınlar tarafından İstanbul'un Şişli ilçesinde bulunan Ali Poyzaroğlu Sahnesi'nde düzenlenen Dünyaya Başkaldırıyoruz Uluslararası Kadın Konferansı sona erdi. Konferansın öğleden sonraki oturumlarından Avrupa Ezidi Dernekleri Federasyonu üyesi ve Zorla Alıkonulan Kadınlar Platformu Sözcüsü Leyla Ferman, Sosyal Jale Ergün Akyüz,"Savaş Göç ve Kadın" başlığı altında sunum yaptı. Özellikle Ortadoğuda Müslüman olamayan kesime yönelik bir şiddetin varlığına dikkat çekerek Ezidi kadınlara yaşatılanları anlat. Leyla, "İnanılmaz bir şekilde Êzidi kadınlara yönelik yapıldı bu şiddet. IŞİD üyelerinin tecavüz etmesi onların mantığı ile 'biz kazandık' deme şekliydi. Amaçları tecavüz sonucu kadınların kendi topraklarına dönememelerini sağlamaktı. Kadın şahsında bir halka ve kültüre tecavüzdü" dedi.

Leyla, "Özgürlük mücadelesinin ideolojik yaklaşımı nedeniyle bu kadınların geleneksel aile yapısında katledilmesinin ve kaybedilmesinin önüne geçti. Ancak yinede hala intihar eden kadınlar var. Ancak bunun karşısında özgürlüğünün peşine düşen ve bir daha aynı şeyleri yaşamamak için Şengal savunma güçlerine katılan kadınlarda var. Ve bu sayı bize umut veriyor" diye konuştu.

'Ezidiler'de kadınların savunma gücü bir ilktir'

Leyla, DAİŞ tarafından esir alınan kadınlara ilişkin önümüzdeki dönem platform olarak yürütecekleri çalışmaları şöyle anlattı: "Meclisler Êzidi tarihinde bir ilktir ve halkın iradesinin kurumlarıdır. Êzidi tarihinde ilk savunma birliği YBŞ ve YPJ-Şengal'dir. YBŞ özgürlük hareketine bağlıdır ve içinde de Êzidi kadın güçleri vardır. Ezidi kadınları sahiplenmeliyiz bunu için de rehabilitasyon merkezleri gereklidir. Diyarbakır'da bir rehabilitasyon merkezi açmanın ilk adımını atıyoruz. İkinci projemizde göçmenlerle konuşmak. Çetelerin yaptıklarının unutulmasını istemiyoruz. Êzidi halkına yapılanların katliam olduğunun kabul edilmesi için dava açacağız. Hem geleceğimiz hem de geçmişimiz için önemli bir adımdır. Şengal'in varlığı Êzidiler'in varlığıdır bu nedenle Şengali savunmak doğal hakkımızdır. Şengal'in savunulması bu anlamada önemlidir."

Sosyal Pedagog Jale Ergün Akyüz ise göçmenlerin ve mültecilerin Avrupa ülkelerinde ırkçılıkla karşılaştıklarını ifade ederek, "Mültecileri karşılayan ve onlara yardım etmek isteyen insanlar var ancak çoğunlukla istenmiyorlar ve devlete baskı yapıyorlar. Bunu çoğunlukla medyanın kışkırtması sağlıyor. Kadınlar yollarda gelirken yaşadıkları cinsel tacizi anlatmak zorundalar ancak onur kırıcı buldukları için zorlanıyorlar. Buda mültecilik başvurusunda kadınları zorluyor. Çocuklar için de çok zor bir dönem oluyor çünkü yaşadıkları ülkedeki çocuklarla aynı konumda olamıyorlar eğitimlerinden ve tüm sosyal haklarından mahrum kalıyorlar" dedi.

'Sistem kadın mücadelesine karşı önlemini alıyor'

Sunumların ardından HDK Es Sözcüsü Sebahat Tuncel konuştu. Sebahat, "Cizre'de katliam girişimi var, gözaltına alınan kadınlar cinsel saldırıya uğruyorlar ve en önemlisi katlediliyorlar. Kapitaist modernist sistem ciddi bir kriz yaşıyor. Bu kriz içerisinde halklara sorunlar yaşatırken, ortaya çıkan savaş politikasında en fazla kadınlar zarar görüyor. Bu sistem bize yeni olanaklar sunuyor. Katliam var ancak bir de direniş de var. Bu süreci karşılamanın en temel yöntemi örgütlenmektir. Eğer yaşananlara takılırsak ancak yaşananlar karşısında sürüklenmiş oluruz. Kadınlar devrimin her aşamasında vardır" diye konuştu.

'Direnişin ön saflarından kadınlar var'

Mücadele yürütülürken geleneksel rollerden ayrılmak gerektiğini dile getiren Sebahat, "Yeni bir bakış açısıyla kendimizi örgütlemeliyiz o zaman başarıya ulaşabiliriz " şeklinde konuştu. Kürtler özgürlük istediğini ancak bununla birlikte bir arada yaşadığı halkların da özgürleşmesini istediğini belirten Sebahat, "Kürtlerin kendi kaderini tayin hakkı net olarak kabul edilmiş değil. Bir halkın kendi kaderini tayin etme hakkı varsa herkesin bu halkla dayanışma içerisinde olması gerekmektedir. Farkında mıyız bilmiyorum ama Kürdistan'da büyük bir çatışma var ancak Türkiye'de de büyük bir sessizlik var. Kürdistan'da direnişin en önünde yine kadınlar var. Daha fazla insan ölmeden itiraz etmek en insani görevimizdir" dedi.

'Kadınlar devrim içinde devrim yaptı'

Konferansın son konuşmacısı Kobanê Kantonu Kadın Bakanı Amina Bekir oldu. Rojava'dan konuşulduğu zaman akla ilk olarak askeri yapının geldiğini ifade eden Amina, "DAİŞ'e karşı savaşan kadınlar acaba hangi bilinçteydi ki DAİŞ gibi vahşi bir çeteye karşı direndiler. Çeteler 2 saatte Musul'u ele geçirdi korku saldı. Yönünü Rojava'ya döndüğünde karşısında Kürt kadınlarını/gençlerini buldu. Bunlar Musul gibi Kobanê'yi de alacaklarını zannettiler. Rojava devriminden önce halk kendini bu savaşa hazırladı. Kadın devrimin içinde devrim yaptı" diye belirtti. Amina sözlerini şöyle tamamladı: "Kürt halkı her zaman zulüm altındaydı bu nedenle özgürlüğe kavuşmak için şimdi elinden gelen her şeyi yapıyor. Bu irade hiçbir zaman kırılmadı kırılamaz."

(sg-öç/fk)