Direnişe kalkan oğulların ve kızların öyküsüdür Nusaybin - İZLENİM
09:08
Zehra Doğan/JINHA
MÊRDÎN - Nusaybin'de her abluka halkın direnişine çarpıp geri dönüyor. 11. gününde kaldırılan Nusaybin'de ateşin başında koyu bir sohbete daldığımız Zeynep, direnişe anlamlandırdığı hislerini, usta yazar Ursula K. Le Guin'in Güçler ve Marifetler kitabıyla anlamlandırıyor. "Savaşmazsan ele geçirilirsin" diyen Zeynep, "İtaat eden kölenin değil, direnişe kalkan oğulların ve kızların öyküsüdür Nusaybin" diyor.
Daha önce 6 kez sokağa çıkma yasağının ilan edildiği 4 mahallesinde 11 gündür sıkıyönetimin uygulandığı 21 Aralık'da ise tüm kentte sokağa çıkma yasağının uygulanmaya başladığı Nusaybin'de sokağa çıkma yasağı halkın direnişi kırılamayınca kaldırıldı. Abluka kaldırılmadan az önce, saldırıların Fırat, Dicle, Abdulkadirpaşa, Yenişehir'in yanı sıra Zeynelabidin ve Kışla mahallelerinin yayılmasıyla saldırılardan dolayı ağır tahribatların oluştuğu mahallelerden her gece direniş türküleri yükseliyor. Geçtiğimiz yıllarda yaşamını yitiren siyasi tutsak Aram Akyüz'ün bestelediği, "Gûlamin Gûla Mêrdînê, serhildana Nisêbînê -Benim gülüm Mardin'in gülü, Nusaybin'in direnişi" sıtranın yükseldiği Kışla mahallesinde sabaha kadar sokakta ateş etrafında halaya dura n yurttaşlarla her yaptığımız görüşmelerde geçmişe dair edindikleri deneyimleri ortaya çıkıyor.
Stranlarda tarih tekerrür ediyor...
Onlarca barikatı aşarak ulaştığımız her grupta halkın büyük coşkusuyla karşılanıyoruz. Özellikle kameraları görünce yüzlerindeki ifadenin mutluluğa ulaştığı halkın en büyük sıkıntısı ise basının bölgeye dair ilgisizliği oluyor. Yıllar önce Botan ve Mardin yörelerinden direniş türkülerinin sanki bu güne dair yazılmışçasına hayat bulması dikkat çekerken, türküler tarihin tekerüriyetine büyük bir örnek oluşturuyor. Günlerin geceye, gecenin güne karıştığı yasaklı Nusaybin gecelerinde ateş başında sohbetimiz yineliyor. Ateşin küle dönmesinin dahi saatleri alan bir sohbet konusu olduğu yasaklı gecelerden bir sohbetimiz daha başlıyor bir başka Nusaybin öyküsünün farklı kahramanı Zeynep'le. Sıtranlardan kitaplara evriliyor sohbet konumuz. Hayatına etki eden yazarlardan birinin güçlü kalemlerden biri olan Ursula K. Le Guin olduğunu söylüyor Zeynep.
Kör köleden özgür insana
Ursula'nın başarılı yapıtlarından olan Güçler kitabında saklı olan bir halk gerçekliğini söyleyen Zeynep, "İlk okuduğum kitaplardan biriydi. Orada yazar sahibine itaat eden ve sahibi olmadan yaşayamayacağını düşünen köle Gavir örneği çok önemli bir örnektir. Gavir, ablasına sahipleri tarafından tecavüz edilip öldürülmediğine kadar hayatından memnun bir köleydi değil mi? Çünkü Gavir'in belki de anne ve babasının dahi ona sunamayacağı bir lütufta bulunmuştu sahipleri. Okumayı öğretmiş, sahiplerinin belirlediği çerçevelerde dünya görüşü olmuştu. Ama ona sunulan belirli özgürlük ve ablasının ölümünden sonra verilen para belki de hayatını bundan sonra en güzel şekilde idame etmesi fırsatı dahi onun kaçmasına engel olamadı. O duyduğu acı, bedene açık ve somut tecavüze karşı duyduğu öfke onu uyandırdı ve ölümüne bir kaçış sergileyerek özgürlüğe ulaştı. Bu acı onu tüm kölelerin baş kaldırma yolunu da açmış oldu" diyor. Şans eseri kitabı daha önce okuduğumdan baş sallamakla katılıyorum.
'Savaşmazsan ele geçirilirsin'
Metaforlar üzerinden örneklemelerde ilerleyen sohbetimiz Ursula'nın birbirini takip eden olaylar dizini özelliği taşıyan usta yöntemini ortaya koyan bir başka kitabı olan Marifetler'le devam ediyor. "Eğer savaşmazsan ele geçirilirsin, bu sadece karşı tarafa olan savaş değil, kendinle de olan savaş, onu demek istiyorum" diyen Zeynep, Ursula'nın Marifetler kitabından alıntı yaparak sözlerini şöyle sürdürüyor:
'Eğer kendini koruyamazsan marifetlerin sona erer'
"Bunu ben demiyorum, Ursula diyor. Yazar şöyle der: Savaşmazsan soyun sona erer. İşte marifetler de bu işe yarar verdiği güçler sayesinde olduğu gibi... İnsan arazisini koruyabilir, suyunu temiz tutabilir. Eğer kendini koruyamazsan marifetlerini de kaybedersin. Sıradan insanlar, başka soylar bize baskın çıkar, anlıyor musun? Bunu ben demiyorum, üstat Ursula diyor. Yazar, ovalıların hiç de tekin olmayan dağlarda yaşaması için marifetlerinin olması gerek. Elbette her marifetin bir bedeli var. Bedel ödendikçe bu böyle sürer gider der. Marifetler babadan oğula, andan kıza geçer. Ta ki birileri baş kaldırıp bu düzeni yok edene kadar. Ben de buna katılıyorum, belki şu an biz bu marifetlerin sadece sürdürücüsüyüzdür. Belki de başkaldıran düzeni yok eden de, bu nu süreç gösterecek"
'Bu gün halk olarak tanınmak isteyen oğuların ve kızların direniş tarihi yazılıyor'
Kürt mücadelesinin de tıpkı Güçler kitabında olduğu gibi köle olmaktan sıyrılmayı isteyen halkın, Marifetler kitabında olduğu gibi marifetlerini yani güçlerini kötüye kullanmak istemeyen özgür ruhlu inanların hikayesi olduğunu söyleyen Zeynep, "Tarihten bu yana acılarından deneyim kazanan bir halkın direnişi açığa çıktı. Halk sadece konforlu bir yaşam değil, onurlu bir yaşam istiyor. Bu gün burada sadece 1990'larda babalarını veya annelerini kaybeden oğul ve kızların hikayesi değil, kendi başlarına olmayı istemeyen, tanınan bir Kürt halkı olmak isteyen oğulların ve kızların direniş tarihi yazılıyor. "
Her dakikasının tarihe bir belge niteliği taşıyan Nusaybin'in taş sokakları arasında, yakılan ateşin sönmesiyle sohbetimiz noktalanıyor.
(fk)