Korkunun üzerine 'tilili' ile yürüyen Zin'ler tarih yazıyor - İZLENİM
09:06
Asmin Bayram/JINHA
ŞIRNEX - Zîn'in diyarı Cizre'de korkunun üzerine 'tilili'lerle yürüyen kadınlar 'korkmayın' diyor: "Yıkın korku imparatorluklarınızı bir çığlığınız tüm zalimlere ulaşır nasıl olsa yeter ki sesinizi çıkarın bağırın..."
Cizîr'in içinden akan suları gibidir her yeri, insanları. Saf güzelliği, içtenliği samimiyeti vardır oraların. Hangi kapının önünde dursanız derler ki "tu bırçıme". 'Değilim'i bilmezler, ne varsa getirip paylaşırlar, her şeyleri senin olur sofralarında. Tıpkı direnişteki ruhları gibi. Onların ruhu senin içine işler, bir bakarsın bir yaşlı annenin zılgıtında bulmuşsun kendini. Bazen de bir bakmışsın ki bir tencere ile kaşık arasında ki o ince çizgiye yoğunlaşmışsın. Bazen bir slogan sesinde bulursun kendini. Varlığını, bütünlüğünü her şeyini bulursun o anda. Bir silah sesi gelir sonra gecenin karanlığında. Yanı başındakilere bakarsın herkes sağ mı diye. İçinden bildiğin bilmediğine ne kadar dua varsa hepsini edersin... Duaların kabul olmadığını bilsen de yine de edersin işte.
Sonra bir karşı ses çıkar "özsavunma" der, en güzel ses en güzel, tını olur şehrin direnişinde. Direnmek tarihtir kültürdür buralarda. Tank top seslerinin içinde destanlar yazan kadınların 'tilili'si yankılanır şimdi Cizre'nin tüm sokaklarında barikat başlarında… Cizre'den notlar düşülüyor tarihin sayfalarına 'direniş böyle olur' tüm yasaklı alanlarda ki gibi…
Günlerdir sokağa çıkma yasağının olduğu, 10 bin askeri gücün kuşattığı Cizre'deyiz. Cizre abluka içerisinde tanklar, toplar, obüsler Cizre'ye çevrilmiş, çatışmaların en yoğun yaşandığı Cudi mahallesindeyiz. Sokaklarda hayat bir başka akıyor her yer savaş alanı, 7 den 70'e herkes direnişçi. Bir küçük evren Cizir her şey bir ahenk içinde, herkes rolünü çoktan sahiplenmiş ve aslında bir yanıyla sonu gelen bir dönemin bir yanıyla da yeniden başlayan bir devrin çatışmasının içinde.
İhanet ve direniş
İlk haberimiz bir korucu haberi oluyor. Cizre'de Korucu başı olan Kamil Atak'ın, kardeşi Mehmet Nuri Binzet Cizre'de halk savunma güçlerine katıldığını duyuyoruz. Hemen ulaşmak istiyoruz. Bir hendekte görüşüyoruz ve Mehmet Nuri anlatıyor 'Üç saat önce buraya uzanan namluların, tankların yanından geldim. Buradaki çocuklara gelecek ilk kurşun bana gelsin' diyor ve ekliyor ' Yaptıklarımdan dolayı bütün Kürt halkından özür diliyorum' Zaman neyi gösterir bilinmez ama bana samimi gibi geliyor ya da öyle olsun istiyoruz.
Kurşunları önüne atlayan doktorumuz
Akşam saatlerinde yaralı haberi geliyor kaldığımız eve 17 yaşlarında bir genç bir olayı anlatıyor. Mahalledeki kadın evine giderken keskin nişancıların hedefi haline geliyor. Öyle ki eve girenlerin ve çıkanların hepsi canlı bir hedef. Yaralı olduğunu biliyor keskin nişancılar kan kaybından ölmesini bekliyor. 3 metrelik mesafeyi geçmek sırat köprüsünden geçmek gibi. fakat üç metre ötemizde yaralı kadın var ya yaralı kaderine terk edilecek kan kaybından ölecek yada kurşunların hedefi olma pahasına da olsa ilk yardım yapılacak. Cizreliler ne yapalım nasıl geçelim derken ne olduğunu anlamadan mahalle sakini doktor dayanamayıp fırlıyor kurşunların arasından bir anda 3 metrelik mesafe kurşun yağmuruna tutuluyor. Neyse ki hiç yara almadan yaralı kadına ulaşıp gerekli müdahale yapıyor. Doktorumuz mahallelinin alkışını ve taktirini alıyor.
Fermaname kurdaye
Direniş devam ediyor gittiğimiz her sokak çaldığımız her kapı yıllardır bizi bekleyen dostlarımız gibi karşılıyor ikramda bulunuyorlar. Aynı kolektif yaşam mahalle aralarında da var sofralar birlikte kuruluyor yaralılara birlikte koşuyorlar. Bir evde jeneratör yansa tüm telefonlar orda şarj ediliyor. Bazı evlerde 3-4 aile birlikte yaşıyor. Bu misafirperver analardan biride Leyla anadır. 125 yılı geriye devirmiş Cizre'nin en yaşlı kadını unvanını taşıyor. Yaşayan canlı bir tarihtir ana sen sormadan o anlatmaya başlıyor. Anlattıklarının belli bir sistematiği olmasa da tüm detaylarına kadar hatırlıyor olayları. 'Atatürk öldüğünde biz kadınlar onun için yas tuttuk ağladık şimdide onun askerleri üzerimize ferman göndermiş, Kürtleri bitirecez diyorlar. Kürtler bitmez' diyor. Yalnız bu anamızın bir takıntısı devlete dair ne anlatırsan yalandır diyor. Bilge kadın çoktan öğrenmiş devlete güvenilmeyeceğini. Ana aslında çok şey anlatıyor ama biz anlamıyoruz. Kimi zaman kendi kendine mırıldanır gibi konuşuyor, top ve havan seslerini dinliyor ne olacak şimdi içeri girdiler mi diye soruyor kaygıyla.
'Toprağımıza gömdüğümüz ölülerimizi bırakmayız'
Mikrofonlarımızı kadınlara uzatmaya devam ediyor en çok susanlar ve aslında direnişin tüm yükünü omuzlayanlar konuşsun istiyoruz. Kadınlar bu mesajı alıyor ve başlıyorlar anlatmaya. Köylerini anlatıyorlar kadınlar ve devam ediyorlar "20 yıl önce köyümüzden çıkardılar bizi. Şimdi de buradan sürmek istiyorlar. Büyük metropollere gidip onların ekmeklerine muhtaç olmamızı istiyorlar. Biz evimizi toprağımızı ve buraya gömdüğümüz ölülerimizi bırakmayız" diyorlar…
Birde küçük Yusuf'la tanışıyoruz. İlk gördüğümde bir sedyenin üstünde tir tir titreyen2 yaşlarında sarışın sempatik bir erkek çocuğu. Keskin nişancılar tarafından tehlikeli görülmüş ki sırtından vurulmuş. Neyse ki kurşun sıyırmış ve hala aramızda küçük Yusuf. İlk yardım yapılıyor ama hiç ağlamıyor bile, şaşkın şaşkın etrafına bakınıyor Yusuf bir anda direnişçilerin fenomeni oluyor. Selfieler çekiliyor, nerden geldiyse çikolata getiriliyor ve hemen üstlerindeki montları giydiriyorlar Yusuf'a. Herkes sahipleniyor herkes bağrına basıyor Yusuf'u.
Kadınların destanı…
'Sokağa çıkma yasağı' hala devam ediyor Cizîr'li kadınlar 3 ayda sürse 3 yılda devam etse biz buradaki çocuklarımızla kalacağız onlar terörist değil bizim çocuklarımızdır diyorlar. Halk sahiplenmiş direnişçi gençleri onları bırakmak topraklarını bırakmaktan daha zor geliyor. Bu güne kadar en çok ötekileştirilen ve ezilenin ezileni olan kadınların öncülük ettiği direnişin kalbi olmuş Cizîra Botan. 21. Yüzyılın her şeyin anlamsızlaştığı manasızlaştığı yüzyılda kendi hakikatini arıyor Zinler. Zılgıtları yankılanıyor Kürdistan'ın dört parçasına. Destan yazıyor Kürt kadınları.
Korkmayın diyor kadınlar sokağa çıkın. "Yıkın korku imparatorluklarınızı bir çığlığınız tüm zalimlere ulaşır nasıl olsa yeter ki sesinizi çıkarın bağırın" diyorlar karanlığın üstüne…
(dk/fk)