İstanbul'da sokağa çıkma yasağı ilan edilse ne yaparsınız?

09:03

JINHA

İSTANBUL - Kürdistan illerinde devam eden sokağa çıkma yasaklarını şehirlerin tanklar ve ağır silahlarla kuşatılmasını İstanbullulara sorduk.

7 Haziran seçimlerinin ardından AKP ve Saray'ın devreye koyduğu savaş konsepti sokağa çıkma yasakları ile can almaya devam ediyor. Sur'da ilan edilen sokağa çıkma yasağı 26 günü aşarken bunun yanı sıra Cizre, Silopi ve Dargeçit'te yine abluka altında. Sokağa çıkma yasağının olmadığı bölgelerde ise direnişe destek veren halk, yine devlet şiddeti ile karşı karşıya kalıyor. Abluka altında ki bölgelerde halk yaşamsal ihtiyaçlarını karşılayamazken, Silopi'de katledilen Taybet İnan'ın naaşı 7 gün sokakta alınamadı. Devlet şiddetine karşı Kürt halkının direnişi ise yine aynı orada artış gösterirken, katliamlar kadınların zılgıtlarına çarpıyor, tilili çeken anneler yeni yaşamı müjdeliyor. Ülkenin bir yanı katliamlara direnişle cevap verirken diğer yanında ise yükselen sesler cılız kalıyor.

Mikrofonlarımızı İstanbul'da yaşayan yurttaşlara uzattık ve biraz empati, biraz vicdan, biraz da farkındalık katarak sorduk: "İstanbul'da sokağa çıkma yasağı ilan edilse ne yaparsınız?"

'İstanbul'da yok doğuda çok'

İlk olarak mikrofonumuzu Serpil İnan'a uzatıyoruz. Serpil "İstanbul'da sokağa çıkma yasağı yok ama doğuda çok . Toplamda 150 günü aşan yasaklar olmuş günah değil mi?" diye soruyor. Bu kez biz ona "İstanbul'da sokağa çıkma yasağı ilan edilse ne yaparsınız?" diye sorduğumuzda, "Mecburen uymam lazım, kanun" diyor. Ardından başka bir sokakta aceleyle işe yetişmeye çalışan bir kadına soruyoruz aynı soruyu.
Verdiği cevap da yine acele ve net oluyor "Terk ederim."

"Şuanda var olan sokağa çıkma yasağı var mı?" diye sorduğumuzda mikrofon uzattığımız hemen herkes ülkenin bir yanında yaşanan yasakları bildiğini söylüyor fakat yaşananları herkes farklı bir pencereden değerlendiriyor. Sokakta olduğumuz süreç boyunca ise yalnız bir farklı cevapla karşılaşıyoruz. Cevap "Sokağa çıkma yasağı olabilir de olmaya bilir de bilmiyorum" oluyor.

'Bir şeyler yapmak lazım'

Ardından sokağa çıkma yasaklarını sormaya devam ediyoruz bu kez aldığımız cevap hem farklı hem öz eleştiri içeriyor. "Sokağa çıkma yasağı benim şuan bisiklet süremememdir" diyen Ahmet Vural, ardından süreci kendini eleştirerek değerlendiriyor, " Bir insanın özgürlüğünü bir gün bile kısıtlamak o insanların yaşama hakkını elinden alınmadır. Aslında İstanbul'da sokağa çıkma yasağını beklemeden bir şeyler yapmam lazım. Cizre'de, Sur'da yasak varsa bu İstanbul'da da yasak olduğunun göstergesidir. Peki, niye bir şey yapmıyorum? Çünkü çok konformist davranıyorum. Belki de daha farklı elimizi nereye uzatsak her yandan silah çıkıyor. En azından insanların haberi olsun diye uğraşmaya çalışıyoruz ama yeterli değil."

'Sokağa çıkmadan duramam'

Ahmet ve bisikletini bırakıp yürümeye devam ediyoruz. Taksim'in kendine has koşturmasında zor bela durdurarak soruyoruz sorumuzu. Sokağa çıkma yasaklarının güvenlik gerekçesi ile ilan edildiğini söyleyen bir yurttaş İstanbul'da ise aynı durumu yaşamak istemediğini söylüyor. Yasakları özgürlüğün kısıtlanması olarak değerlendiren başka bir kadın ise "Keşke İstanbul'da da ilan edilse bu sayede ödeşiriz" diyerek tepkisini özetliyor. Yine başka bir kadın özgürlüğün kısıtlanması olarak tanımlarken, aynı şeye maruz kalsa sinir krizi geçireceğini ve sokağa çıkmadan duramayacağını söylüyor. Sokağa çıkma yasağının bazı bölgelerde olduğunu söyleyen ve İstanbul'da öyle bir uygulama olmadığını dile getiren başka bir yurttaş ise " İlan edilse yine çıkarım" diyor.

'Yasağı delerim'

Zeynep Özcan'ı ise Tarlabaşı'na doğru yürürken üzerinde "Umudun adı yaşam olsun" yazan bir duvarı fotoğraflarken yakalıyoruz ve hemen ona da aynı soruları yöneltiyoruz. Zeynep, "Aslında buna tepki göstermem gerekiyor fakat tepi göstermem için bir zemin lazım bu zeminin oluşturulması gerek. Cizre'de olanları biliyorum" diye belirtiyor. Bir cafede çayına ortak olduğumuz yurttaş ise sokağa çıkma yasaklarını zulüm olarak değerlendiriyor ve aynısı İstanbul'da olsa "Elimden geldiği kadar örgütlenip bu yasağı delmeye çalışırım" diyor.
Son olarak mikrofonumuzu görüp yanımıza gelen bir yurttaş ise "Buralarda sokağa çıkma yasağı var. Eylemler de yasak. Buradan Taksim Meydanı'na yürümek yasaktır. Ülke esir hale geldi. Herkesin özgür hakkı vardır" diye konuşuyor.

Sonuç olarak istisnalar dışında mikrofonumuzu uzattığımız hemen herkes bir yerlerde bir şeyler olduğunu, insanların yaşamsal haklarının gasp edildiğinin bir nebze de olsa farkında. Farkındalığı yüksek olanlar bu duruma karşı bir şey yapamamaktan muzdarip.

(ck-öç/fk)