Cizre'nin tüm evlerinde 14 günün direniş sıcaklığı var - İZLENİM

09:00
İZLENİM" class="social-twitter">

Asya Tekin/JINHA

CİZRE - Sıkıyönetim uygulamalarının 14 gündür sürdüğü Cizre'de yoğun top sesleri altında kadınlar öncülüğünde tarihi bir direnişte tanıklık ediyoruz. Dünya gündemine düşen Miray bebeğin ve devamında daha dünyaya gözlerini açamadan katledilen bebeklere kıyan devletin güçlerine karşı kadınlar, "Cizre direnişin kentidir bodrumlarda yaşasak ta devlete boyun eğmeyeceğiz ve asla teslim olmayacağız" diyor.

Şırnak'ın Cizre ilçesinde halk, devletin sıkıyönetim uygulamalarına karşı 14 gündür büyük bir direniş içerisinde. Son günlerde artan saldırılar nedeniyle kadın, çocuk, yaşlı ve daha doğmamış çocukları dahi hedef alan devlet güçleri, beyaz bayraklarıyla yaralılarını hastaneye taşımak isteyenleri bile hedef alarak katlediliyor. Devlet güçleri tarafından abluka altına alınan Cizre'de 6 aylık bebek Miray İnce annesi tarafından korunmaya çalışırken kurşunun isabet etmesi sonucu yaşamını yitirdi. Ardından torunu Miray İnce'yi beyaz bayrakla hastaneye götürmeye çalışan dede Ramazan İnce'de özel harekatçıların açtığı ateş sonucu yaşamını yitirdi. Miray'ın ağır yaralı olan annesi Rukiye İnce ise Adana'ya sevk edilerek, tedavi altına alındı. Katliamların devam ettiği Cizre'de Miray bebek ve daha isim bile alamadan üç bebek yaşamını yitirdi.

Nasıl kıydınız minnacık bebeğe nasıl…

Cizre sokakları savaş, Cizre sokakları ateş, Cizre sokakları direniş. Cizre'de çok çocuk var, her evde 15 çocuk her biri dünyalar güzeli çocuklar. Akşam öğreniyoruz bir bebek vurulmuş keskin nişancılar tarafından. Nasıl kıydınız minnacık bir bebeğe, nasıl kıydınız Miray bebeğe ve ismini alamadan yaşama daha gözlerini açamayan üç bebeğe. Gözleri açılamadan kıyıldı bebeklere. 'Katilsiniz, katilsiniz, katilsiniz' diyor Cizreli kadınlar. Devletin saldırılarına tepki gösteren kadınlar, "Bu yaşananlardan sonra asla hendeklerimizi kapattırmayacağız. Hendekler bizim savunma aracımız, kendimizi koruma aracımız. Hendeksiz bir yaşam düşünemiyoruz" diyor.

'DAİŞ olmasalar karnımızdaki bebekleri katlederler mi?'

Düşük yapan kadınlardan biri kan kaybı yaşamasına rağmen hastaneye gitmek istemiyor. Hastaneye neden gitmek istemediğini de şu sözlerle ifade ediyor: Çünkü devletin katil özel harekatçıları var orda gitmek istemiyorum. Oraya gitmektense hendeklerin arkasında ölürüm daha iyi. Hendeklerin arkasında kendimizi daha güvende hissediyoruz. Bizi görmeden evlerimizi yıkan, çocuklarımızı dahi karnımızdayken katleden devlet, ellerine geçirirse ne yapar acaba. Bunlar DAİŞ… DAİŞ olmasalar karnımızdaki bebekleri katlederler mi? Burada yaşamak çok zor olsa da direnerek güzelleştireceğiz.'

Bodrum katlarında onlarca insan birarada yaşıyor

Cizre sokaklarındayız kadınlar duvar diplerinde 'sokağa çıkma yasağı var ama evlerimize top, bomba atar atılıyor. Evlerimiz güvenli değil sokaklarımız da kalıyoruz. 40 yıldır direndik direneceğiz ve hendeklerimizi kapatmayacağız' diyor kadınlar. Kadınlardan biri bize 'arka sokaktaki eve top atılmış gördünüz mü' diye soruyor. Yok deyince bir kadın bize eşlik ederek eve götürüyor. Evet evlere top atılmış iki gün bizi evine misafir eden ailenin evi vurulmuş aile evi boşaltarak yan taraftaki evlere geçmiş. Kadın bizi bir arka sokağa götürüyor bu sokakta yüzlerce insan var kalabalık. Çocuklar sokakta oyun oynuyor. Bodrum katlarında insanlar 100-150 kişi kalıyor 'sizi oraya götürelim' diyorlar. Tüm mahallenin bodrum katlarında yüzlerce insan yaşıyor. Bodruma iniyoruz evet kadın erkek, çocuk yüzlerce insan bir arada yaşıyor. İnsanlar yataklarını getirmiş, odun sobası kurarak sobanın etrafında toplanmış ısınıyorlar.

'Bodrumlarda yaşarız ama devlete boyun eğmeyiz'

Yahudi Soykırımı'nda insanların evlerin altındaki gizli ibadethaneleri ve sığınakları aklıma geliyor. Bir halk soykırıma karşı direniyor. Bu kadınların direnişi tüylerimizi ürpertiyor. Tanklara, toplara inat soykırıma karşı direnmeye hazır bir irade var bu yer altlarında. Bodrumlarda insanlar yaşamaya başlıyor, Kürtler sanırım yeraltında yaşamaya başlayacaklar… Bodrumda yaşayan bir kadın 'Biz Kürtleri bitirmek istiyorlar ama biz bitmeyiz. Bu gün bizi bitirmeye çalışanlardan yarın bu bodrumlarda yaşamak zorunda bıraktırılan çocukları hesap soracak' diyor. Bodrumdan çıkıyoruz, bizim içinde zor bu yaşananlar tanıklık etmek, yıkılmaz bir irade var karşımızda bu irade nasıl anlatılır kelimelere dökülür. Sokaklara çıkıyoruz yeniden bu sırada kadınlar 'bodrumlarda yaşarız ama devlete boyun eğmeyiz' diye sesler yükseliyor kadınların ağzından.

'Cizre direnişin kentidir teslim olmayacağız'

Ve yeniden sokaklardayız kadınlar duvar diplerinde… Savaş kadınları politikleştirmiş. Keskin nişancılar tarafından evlerin damlarındaki su depoları vurulmuş, su şebekesi patlamış, sular caddelerde akıyor. Kadınlar bu suyu kovalara dolduruyor, çocukların banyo ve temizlik ihtiyaçlarını kovalara doldurdukları sile ile karşılıyor. Suyu kovalara dolduran kadınlar 'bizim temel ihtiyaçlarımızı keserek buradan göç ettirmeye çalışıyorlar. Ancak biz Kürt halkı 40 yıldır devletin bu uygulamalarına maruz kaldık gerekirse mum ışığında kalır, sobalarımızı yakar etrafında toplanarak ısınırız' diyor. Yemekler ateşler üzerinde pişiyor. Kadınlar ateşte su ısıtarak çocukların başlarını yıkıyor, elbiseleri elle yıkıyorlar. Bunun bir direniş olduğunu ifade eden kadınlar 'Bu uygulamalarla Kürt halkını teslim alamazlar biz devlete teslim olmayacağız. Burası direniş kenti' diyor. Cizre'nin geceleri soğuk ancak direniş tüm evleri ve yürekleri ısıtıyor.

(mg)