Hülya Tarman: Her geçen an Roboski halkını devletten uzaklaştırıyor

09:56

Habibe Eren/ JINHA

ANKARA - Roboski katliamının üzerinden dört yıl geçti. Ancak Roboski halkı, geçen süre zarfında adalet talebinden vazgeçmedi. Bu süre zarfında Roboski'ye gidip gelen rehabilitasyon konusunda halka yardım eden psikolog, yazar ve aktivist Hülya Tarman, "Her geçen an, kısaca zaman Roboski halkını devletten uzaklaştırıyor. Elbette çocuğuyla, genciyle, kadını, erkeği ile ciddi bir kopuş yaşanıyor. Çünkü Roboski katliamı ekmeğin peşinde olan insanların öldürülmesidir" dedi.

Şırnak'ın Uludere ilçesine bağlı Roboski köyünde 28'i aynı aileden 34 yurttaş, tüm dünyanın gözleri önünde 28 Aralık 2011'de Türk savaş uçaklarının yağdırdığı bombalarla katledildi. Katliamın üzerinden dört yıl geçti. Peki bu dört yıl Roboski halkı için nasıl geçti? Psikolog yazar ve aktivist Hülya Tarman, Roboski katliamından bu yana geçen dört yılı konuştuk.

*Faillerin cezalandırılmaması Roboski halkını nasıl etkiliyor, devletten duygusal bir kopuş yaşanıyor mu?

Başından beri şiddetsiz mücadelelerini devam ettirdiler. Hukuki yolların takibini Tahir Elçi'ye bırakmışlardı. Maalesef geçtiğimiz günlerde Tahir Elçi'yi de bir suikast sonucu yitirdik. Her geçen an, kısaca zaman Roboski halkını devletten uzaklaştırıyor. Elbette çocuğuyla, genciyle, kadını, erkeği ile ciddi bir kopuş yaşanıyor. Çünkü Roboski katliamı ekmeğin peşinde olan insanların öldürülmesidir. 'Kaçakçılık' suni sınırların bu insanlara dayattığı sınır ticaretidir. Meseleye buradan bakmak lazım. Çalışıp, üretip kazanabilecekleri alanlar yokken koruculuk dışında gündelik ihtiyaçlarını karşılamak bunun da ötesi kendi evlerinin ihtiyaçlarını karşılamak için 'sınırın' diğer tarafına akrabalarına gidiyor bu insanlar. Roboski gerçeği böyle akrabalarının bir kısmı Irak tarafında hayvanları otlatmak, tarlaları ekip biçmek içinde gidip geliniyor. Kişisel gözlemim şu oldu. 'Kaçakçı' denilen bu insanlar aslında malı taşıyan ucuz emekçiler. Malların gerçek sahipleri başka. 2011'de bir katırın taşıdığı mazot veya sigaranın karşılığı 50 TL idi. Çocuklar okula gitmek istemiyorlar nedeni çok açık 'abilerimizi, babamızı katleden devletin okulunda okumak istemiyoruz' diyorlar. Bundan daha büyük bir kopuş düşünemiyorum.

*Özellikle yakınlarını kaybeden kadın ve çocuklar bu süreçten nasıl etkilendi?

Yaşanılan vahşetten sonra köy yalnız bırakıldı. Bunu kabul edelim. Rehabilitasyona yönelik hiçbir şey yapılmadı. Psikosomatik şikayetler her geçen yıl arttı. Çocuklar Kürdistan da çabuk büyüyor. Acı ama bu gerçek. Roboski'de mezarlıkta büyüyen çocuklar var. Orada topla, balonla oynayan koşturan ağabeylerinin, amcalarının fotoğraflarını öpen onları ancak fotoğraflardan, anlatılardan tanıyarak büyüyen çocuklar. Biraz daha aklı erenler ailelerinden özellikle annelerinden duygularını saklıyor. Daha çok üzülsünler istemiyorlar. Acıyı paylaşmak dediğimiz şeyin iyileştirici yanı vardır. Ama Roboski de herkes birbirinden acısını gizleyerek yıllar geçirdi. Köye gelip gittiğim zamanlarda anneler ve çocuklarla mayıs ayı idi bir piknik yaptık. Bu bir ilkti. Çocuklar çok mutlu oldu. Orada annelerine 'anneler günü' için birer mektup yazmalarını istedim. Sonuç olarak şu çıktı: 'Anne, anneler gününü kutlayamıyorum abimi düşünüp üzüleceksin diye.' Çocuklar şarkılar söylemek istiyor 'ayıp' olur diye de yapamıyor. Bu isteklerini ilettiklerinde anneler ile bir toplantı yaptım. Gidenleri geri getiremeyeceğimizi artık içimizde onlardan yana hep bir boşluk ve acının bizimle kalacağını, fakat geride kalanların hayatlarını çalamayacağımızı söyledim. Bir başka gidişimde anneler ve çocuklar bir gece bir araya geldik ve çocuklar şarkılar söyledi anneler dinledi. Genç kadınlar ev işleri, bahçe ve hayvan bakımı arasında kalmış içlerine susmuştu. Kendilerini acılarını Roboski katliamının gecesini ve gelmiş geçmiş Roboski tarihini anlattıkları bir kitap yazdık. Yazarak acılarımızı biraz olsun sağaltmaya çalıştık.

*Roboski'de yaşanılanın katliam olduğunu ve Roboski gerçekliğini sizce Türkiye halkları ne zaman kabul edecek?

Aslında çok da umutsuz bir noktada değiliz. Bunun böyle olduğunu kabul eden çok geniş bir kesim var. Üstelik tarihe kayıt düşüğümüz içeriden yapılmış iki çalışmada bitti. 'Roboski'de Yazdık' 2014 aralık ayında yayınlandı. Dünyayı geri almak 2015 aralık ayında yayınlandı. Sözlerimi Nursel Encü'ün (12 yaşında) yazdığı ve dünyayı geri almak kitabımızın arka kapağında yer alan şiiri ile bitirmek istiyorum. Fakat Roboski gerçeğini her yerde dillendirmekten asla vazgeçmeyeceğimi de bir kez daha ifade etmiş olayım.

Roboskili'yim ben
O köyün bir çocuğu
Ben hem çocuk hem de o katliamın failini arayan
Sonuca varamayan biriyim
Kırıldım parçalandım, ama insanım unutmayın bunu lütfen…

(sy/mg)