Yaşatan kadınlar gülümseten çocuklar vuruluyor önce
09:09
Mizgin Adım/JINHA
ŞIRNEX - Burası Cizre, kış geldi. Çocuklar üşüyor, anneler top seslerini şarkılarıyla bastırıyor. Burası matematiği 'yasakları' delerek öğrenen çocukların şehri. "Toprağımızı terk etmeyeceğiz Allahın izniyle" diyen inançlı, direngen kadınların kenti Cizre'de 16 gün…
Cizre ve Silopi de ki sokağa çıkma yasağı 16 günü geride bıraktı. Belki de buna 'yaşama yasakları' demek daha doğru olur çünkü burada kaldığımız süre içinde evlerin top atışlarına tutulduğunu, evlere yangın mermileri atıldığını gördük. Yasaklanan sokaklar ise bir bebeğin ya da 80 yaşında bir kadının, camiye gitmek isteyen bir yurttaşın yaşamını yitirdiği ya ada yaralandığını duymak ve görmek işten dahi değil. İlk önce su depoları, trafolar hedef alınıyor şehir susuz ve elektriksiz bırakılıyor. Sonra çocuklar ve kadınlar hedef alınıyor doğmamış çocuklar bile anne karnında vuruluyor. Toplumun hayat kaynakları kadınlar ve çocuklar tek tek aramızdan ayrılıyor. Savaşa rağmen yaşamın işleyişin sağlayan kadınlar ve yüzleri gülümseten çocuklar ölüyor ilk önce.
Yaşamak için matematiksel hesaplar
Hayatta kalmak en zoru. Bazen ince hesap işi bazen de tamamen şans. Geometrik hesaplamalar yapılıyor. Matematik öğretmenleri terk etse de bu şehri iyi hesap yapabilen çocuklar burada. Topun nerden geleceği, keskin nişancının görüş açısını hesaplayabilen öğrenciler bıraktılar geride. Yoldan geçerken "üç saniyeniz var eğer üç saniye içinde geçmezseniz vurulursunuz" diyor bir çocuk ve koşuyoruz kaç saniye geçtiğini bilmiyoruz ama çok hızlı geçiyoruz. Zamanla reflekslerimiz gelişiyor ve daha hızlı hareket ediyoruz.
'Bir yılan bile kışın deliğinden çıkarılmaz'
Cizre, günlerdir karanlıkta olan bir şehir. Havalar soğuk, bölge halkı üşüyor. Onları ısıtan ise dillerinden düşürmedikleri "Toprağımızı terk etmeyeceğiz" sözüyle sokaklara çıkmak, birlikte ekmek pişirip, çocukları beslemek.
Bu evde şarkı söylemek bir gelenek oldu
"Bir yılan bile kışın deliğinden çıkarılmaz ama bizim yuvamızı başımıza yıkıyorlar" diyen kadınlar odun sobalarıyla bu soğuğa çare bulunmaya çalışıyor. Odun sobaları etrafında sohbetler ediliyor misafiri olduğumuz evde. Çocuklar var birden tekrar başlıyor silah sesleri ev halkı başlıyor 'Ez Xelefim' stranı söylemeye bu evde türkü söylemek gelenek haline geldi.
Evdeki anne "çocuklar korkmasın diye şarkı söylüyoruz" diyor. Ertesi gün gelip bizi çağırıyorlar birçok eve top değmiş oraya doğru gidiyoruz. "Yazın" diyor mahalle halkı "mahallenin yakıldığının yazın, topları yazın, çocukların katledildiğini yazın, halimizi yazın" diyor "yazın ki körleşmiş insanların gözü açılsın ve bizi görsün."
Bin bir zorlukla evine mermi isabet eden Xoxê'nin evine ulaşıyoruz. Dualar ve beddualar sıralıyor Xoxê. Cizîra Botan direniştir diyor ve şunları dile getiriyor: "Evimizden çıkmamızı istiyorlar evimizden toprağımızdan çıkıp nereye gideceğiz. Kanımızın son damlamasına kadar davamızın peşinde olacağız. Onların tankı topu var bizim Allah'ımız var."
'Artık çocuklarımızı devletin okuluna göndermeyeceğiz'
Xoxê devletin memurlarını aralarından çektiğini ve kendilerine ölüm biçtiğin belirterek, "Bu son artık çocuklarımız eğitimsiz kalsa da artık çocuklarımızı okula ve askere göndermeyeceğiz. Burası Mem û Zin'in memleketidir biz kimseye diz çökmeyeceğiz. Erdoğan'ın sonu da Saddam'ın sonu gibi olacak. Biz direnişteyiz Allahın izniyle Cizira Botan direniştir" diyor.
Mahallesini terk etmeyen 90 yaşındaki Asya ise bir ömre 3 ferman sığdırdığını söyleyerek şunları dile getiriyor: "Toplarla köyümüze saldırdılar biz de kaçtık yollara düştük yürüyerek Irak'a gittik. Eylül ayında 9 günlük yasak döneminde de üzerimize kurşun ve bomba yağdırdılar. Şimdide 4 tarafımızdan bize saldırıyorlar."
'12 yılık emeğim kül oldu fakat biz küllerimize de sahip çıkacağız'
Yanan evini bize gösteren Gülê, 12 yılık emeğinin kül olduğunu söyleyerek, "Yıllardır eşimi kaybetmişim dişimle tırnağımla bin bir zahmetle bu evi yaptım ama şimdi bu devlet tüm emeğimi yaktı. Bize söyledikleri şey eğer 'çıkmazsanız sizi yakarız' diyorlar. Madem bizi öldürmek istiyorlar buyursun gelsin hepimizi bir anda öldürsün" dedi. Yaşananların Kürtlere yönelik bir soykırım girişimi olduğunu kaydeden Gulê, "Bizler buna boyun eğmeyeceğiz evimiz küle dönse de biz küllerimize sahip çıkacağız" diyor
Cizre'de yasağa rağmen ölüme rağmen yaşam devam ediyor. Elektriğin olmadığı ilçede gıda yavaş yavaş tükeniyor fakat halk komünal yaşamla elerindeki her şeyi paylaşarak ve tükenmeyen sirik ve nanê sêlê sayesinde hayata kalıyor. "Teslim olmazcağız" diyor Cizre halkı ölümü göze alıp Cizre'de kalan Cizreliler tek yolun direniş olduğunu söylüyor.
(gc)