Dargeçit'den Ankara'ya mesaj var: Elleriniz yakamızdan düşsün

09:26

Zehra Doğan/JINHA

MÊRDÎN - "Bir an için gözünüzü kapatın ve tüm sevdiklerinizi kaybetme kaygısıyla günlerce yaşadığınızı düşünün" sözleriyle 19 gün boyunca Dargeçit'te yaşananları anlatan 55 yaşındaki Halime Aksay, direnişe karşı "Kürtler ne istiyor" söylemlerine tepki göstererek, " Kürtler elinin körünü istiyor. Hey cahil, Kürtler senin hiç tatmadığın onurlu bir yaşam istiyor, o kirli ellerinin yakalarından düşmeyi istiyor" diyor.

Sokağa çıkma yasağıyla birlikte 19 gün süren saldırılar boyunca 7 kişinin katledildiği, onlarca kişinin ise yaralandığı Mardin'in Dargeçit (Kerboran) ilçesinde yasak kalksa da abluka devam ediyor. İlçe Emniyet Müdürlüğü özel harekat timlerinin yerleşkesi haline getirilirken, dağlık bir coğrafik konuma sahip ilçenin tepe noktalarına ise zırhlı araçlarca ablukaya alınmış durumda. Kher-Boran, Kfar-Boran, Kerburan, Kerboran gibi isimlerle anılan eski bir tarihe sahip ilçenin sakinleri Süryani, Ermeni ve Kürtler oluştururken, yakın tarihe kadar da Kürtlerin Zerdüşlük inancını uzun bir süre yaşattığı biliniyor. Abara sokaklar, mavi-yeşil kapılı taş evler, kiliseler ve tarihi camileriyle eski kültürünü her şeye rağmen yaşatan ilçenin 19 günlük direniş gücünü geçmişten alıyor.
Kerboran'a geldiğinizde anlatmanız gereken çok hikayeden birini dinledik
28 Ekim 1995'te Dargeçit'te öğretmenlik yapan Gürkan Arıtürk (25) ve Ökkeş Kaya'nın (28) kontralar tarafından katledilmesinin ardından suçu PKK'ye yığarak başlayan katliam politikaları, 1995 yılında ailece gözaltına alındıktan sonra kızı Fehime Çelik'e gözlerinin önünde tecavüz edilerek katledilen ve ardından cesedi bir kuyuya atılan Süleyman Seyhan katliamından günümüze dek uzanır.

'Kürtler elinin körünü istiyor!'

1995 yılında Dargeçit'te yaşanan katliam ve kaybetme de '90'lı yıllarda devlet tarafından sıkça hayata geçirilen bu uygulamadan sadece birisi. Peki son 19 günlük sıkıyönetimde ne oldu? Tarihi taş sokakların arasından, "gelin bu yıkılmış evleri de çekin" sesini takip ediyoruz. Bahçenin mavi demir kapısından bizleri el işlemeli yazmalı 55 yaşındaki Halime Aksay karşılıyor. Olanları, halkın buna karşı cevabını bizim anlatmamıza ne hacet, Halime ana başlıyor anlatmaya: "Bir an için gözünüzü kapatın ve tüm sevdiklerinizi kaybetme kaygısıyla günlerce yaşadığınızı düşünün. Ayağınızı evden çıkardığınız an vurulduğunuzu düşünün, hızlı nefes almanın her an şüpheyi üzerinize çekip anında ölebileceğinizi düşünün. İşte biz 19 gün boyunca bunları yaşadık. Peki ne oldu, evimizi başımıza yıkarak devlet kazandı mı? Peki biz korktuk mu, tabi ki hayır! Ben 1990'ların kanlı canlı tanığı Halime, boyun eğmedim, eğmeyeceğim de. Hala kuş kafalı birileri çıkıp televizyonlarda 'bu Kürtler ne istiyor' diyor. Kürtler zıkkımın kökünü, elinin körünü istiyor. Hey cahil, Kürtler senin hiç tatmadığın onurlu bir yaşam istiyor, o kirli ellerinin yakalarından düşmeyi istiyor."

Çocuklar poşet poşet boş kovan topluyor

Kerboran'da çocuklar arasında son zamanlarda boş kovan toplama yaygın bir hale gelmiş durumda. Taşıdıkları bir poşet kurşunu önümüze döken 12 yaşındaki Umriye Keleş ile 10 yaşındaki Ömer Keleş, kurşunları evlerinin bahçesinden topladıklarını söylüyor. Evlerinin arka odasında 20 kişiyle 19 gün yaşadıklarını söyleyen çocuklar, "Üzerimize her gün bombalar yağıyordu, kurşunlar yağmur gibi bahçemize döküldü. Bahçedeki tuvaletimize sürünerek gidebiliyorduk. Komşumuzun Ahmet adındaki oğlu korkudan aklını kaçırdı" diyor. 10 yaşındaki İsmail Taş ise olanları şöyle anlatıyor: "Amcamın evini yıktılar, tüm evlerin basarak bizim fotoğraflarımızı ve ağabeyimin kimlik bilgilerini alıp gittiler. Hayvanlarımızı ben kurtardım, bahçede sürünerek her gün hayvanlarımıza yem verdim. İneğimiz kurşunlarla delik deşik oldu. Ben korkmuyorum, buradaki tüm çocukların üzerine yemin edebilirim ki onlar da hiç korkmadı. Korkunca yenileceğimizi biliyordum, korkmadım kazandık" diyor. İsmail, Kerboran'ın baş sözcüsü edasıyla üstüne vazife konuşmasını bitirdikten sonra, çocukların oyun malzemesi haline gelen yanmış arabaların direksiyonun başına geçerek hayali yolculuğa doğru harekete geçiyor.

'Bu topraklar bizim mirasımız, yedirtmeyiz'

Kerboran'ın inşa çalışmaları da aynı zamanda devam ediyor. Genç kadınların birlik heyecanıyla yürütülen onarım işinde yer alan Meryem Doğan ise şöyle konuşuyor: "'Evlerinizi terk edin' anonslarıyla tehdit edip duruyorlardı. O anonslar onların ses tellerine zarar vermekten başka hiç bir işe yaramadı. Eğer Erdoğan toprağını terk edebiliyorsa, biz de terk ederiz. Bu topraklar bizim mirasımız, mirasımızı yedirtmeyiz."

(mht/fk)