İHD: Türkiye BM müdahalesi ile karşılaşabilir
14:59
JINHA
ANKARA - İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, başlatılan savaş ve operasyonlarla birlikte bir yılda 60'ı çocuk 247 sivilin katledildiğini belirtirken DTK'nın açıkladığı özyönetim talebinin insan hakkı olduğunu vurguladı. BM sözleşmesinde halkların kendi kaderlerini tayin etme hakkı olduğuna dikkat çeken Öztürk, DTK'nın bildirisinde yer alanların bölücülüğü değil gönüllüğü esas aldığını söyleyerek , "Artık bu köhnemiş fikirlerinizle halkı rahat bırakın" dedi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) "2015 yılı Türkiye değerlendirmesi Barış ve Demokrasi Manifestosu" adıyla 2015 yılında yaşanılan yaşam ihlalleri ve hukuksuzlukları açıklarken DTK'nın açıkladığı 14 maddelik özyönetim deklerasyonuna da değindi. Toplantıda raporu açıklayan İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, "Türkiye'nin 92 yıllık döneminin 41 yılı, sıkıyönetim, askeri rejim ve OHAL altında geçti. Özerklik şartı, idari ve mali özerkliği öngörmektedir. Özerklik şartı bölücülüğü değil gönüllülüğü, birliği teşvik etmektedir" açıklamasında bulundu. 2015 Ağustos'dan bu yana sokağa çıkma yasağının uygulandığını söyleyen Öztürk, 16 Ağustos'da başlayan ve halen devam eden süreçte Diyarbakır'da 8 ilçede toplam 32 kez, Mardin'de 3 ilçede toplam 9 kez, Şırnak'ta iki ilçede 7 kez, Hakkari'de 1 ilçede 4 kez, Muş Varto, Batman/Sason ve Elazığ'da birer kez sokağa çıkma yasağının ilan edildiğini bu şekilde doğrudan 1 milyon 300 bin kişinin etkilendiğini belirtti.
Öztürk TBMM İnsan Hakları Raporu'na göre 2012 sonu itibarı ile yaşamını yitiren güvenlik personeli(asker,polis, köy korucusu) sayısının 7 bin 918 sivil sayısının 5 bin 557, silahlı militan sayısını ise 22 bin 101 olarak açıkladığını belirtirken, İHD ve THİV verilerine göre ise 1993 yılı ile 2014 yılı sonuna kadar yaşamını yitiren asker,polis, korucu ve silahlı militan sayısının 23 bin 758 kişi olduğu, 1993 ile 2014 yılı arasında sivillere yönelik saldırılar, kara mayınları ve patlayıcılar, faili meçhul cinayetler ve yargısız infaz sonucu 8 bin 104 kişinin yaşamını yitirdiği 1980 ile 2003 yılları arasında ise gözaltında 940 kişinin zorla kaybettirildiği ve gözaltı merkezlerinde ve cezaevlerinde 1 bin 308 kişinin öldürüldüğünü belirtti.
Demokrasi istediklerini belirten Demokrasi'nin sadece oy kullanmak olmadığını belirtti .Öztürk, "Demokrasi: halkın kendi siyasal, ekonomik, toplumsal ve kültürel sistemlerini belirlemek için, kişinin kendini özgürce ifade edebilmesi ve kendi yaşamlarının tüm yönlerine tam katılımına dayanır" dedi.Yerel yönetimler, özerklik, demokratik özerklik, federal yönetim ve benzeri konuların tabu olmaktan çıkarılması gerektiğini vurgulayan Öztürk, bu kavramların özgürce hayata geçirilip tartışılması gerektiğini söyledi.
'BM halkın kendi kaderini tayin etme hakkı var'
DTK'nın özyönetim deklerasyonuna değinen Öztürk, BM İnsan Hakları Komitesinin 1984 tarihli 21. oturumunda 12 nolu genel yorumun kabul edildiğini bu maddeye göre halkların kendi kaderini tayin etme hakkının önemli olduğu, halkların kendi siyasal statülerini özgürce karar verdiği, ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmelerini özgürce kullanma hakkına sahip olduğuna işaret ederek öz yönetimle aynı şeylerin talep edildiğini vurguladı.
'Kürtler BM başvurabilir'
Türkiye'nin BM İkiz Sözleşmeleri'ni 15 Ağustos 2000 tarihinde MHP ve ANAP'ın bulunduğu DSP koalisyon hükümeti döneminde imzaladığını hatırlatan Öztürk, daha sonra AKP hükümeti zamanında Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi 4868 sayılı kanunla, Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi 4867 sayılı kanunla onaylandığını hatırlattı. Öztürk, "Türkiye 5468 sayılı kanunla uygun bulduğu ve Bakanlar Kurulunun 2006/10692 sayılı kararı ile 5 Ağustos 2006 tarihinde yürürlüğe koyduğu 'Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmeye ek ihtiyari protokolü dikkate almalıdır. Bu protokol uyarınca Türkiye'de yaşayan farklı etnik gruplara mensup her bir birey veya tüzel kişi iç hukuk yollarını tamamlayıp BM İnsan Hakları Komitesine başvuru yapabilir. Kürtler imza toplayıp BM'ye başvurabilir" dedi.
'Türkiye BM konferans ve deklarasyonunu inkar ediyor'
BM İnsan Hakları Komitesinin Türkiye'ye yönelik verdiği ilk raporda Türkiye'ye tavsiyelerde bulunduğunun altını çizen Öztürk, "DTK'nın 27 Aralık 2015 günü açıkladığı 14 maddelik deklarasyonu karşısında verilen olumsuz tepkiler ve tehditler BM konferans ve deklarasyonunu inkar etmek demektir. Türkiye Kürtlerinin kendi geleceğini belirleme hakkı ile ilgili talebi görmezden gelinirse Türkiye BM'nin müdahalesi ile karşılaşabilir" dedi.
'Özerklik insan hakkıdır'
Öztürk, özerkliğin tamamen insan hakkı olduğunu belirterek Türkiye'nin de bu protokolü imzaladığını söyledi. Öztürk, bu ilana karşı söylenilen hakaret, tehdit ve soruşturmaların hukuka aykırı olduğunu ifade etti. Bu çerçevede insan haklarının geliştirilmesi açısından İHD olarak üniter yada federal sisteme geçmenin mümkün olduğunu belirten, DTK'nın bildirisinde yer alanların bölücülüğü değil gönüllüğü esas aldığını söyleyen Öztürk, "Artık bu köhnemiş fikirlerinizle halkı rahat bırakın" dedi.
'Abdullah üzerindeki tecrit kaldırılarak müzakere sürecine yeniden dönülsün'
İHD olarak Kürt sorunun her zaman demokratik ve barışçıl çözümünü savunduklarını söyleyen Öztürk, "Bunda ısrarlıyız. Çatışmaların hemen durmasını istiyoruz. Dolmabahçe mutabakatını destekliyoruz. Hükümetin Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi, kaldırarak sorunun çözümü için müzakereye gidilmesini istiyoruz" ifadelerini kullandı.
(sy/fk)