'İşkence tezgahlarında ah demeyen' Kadriye'yi ablukalarla mı kaçıracaksınız?

09:46

Zehra Doğan/JINHA

MÊRDİN - Kadriye Yücel, Dargeçit'te devletin ablukalarına karşı 'ah' demeden ayakta kalanlardan. Eşi ile birlikte emekle büyüttüğü hayvanlarını 19 günlük saldırılarda yitiren Kadriye, "Ablam 1992'de göğsünde emzirdiği bebeğiyle yanarak can verdi. Kimse bize neden topraklarınızı bırakmıyorsunuz diye sormasın. İşkence tezgahlarında ah demedim. Bizi bunlarla mı korkutup topaklarımızdan kaçıracaksınız" diyor.

Mardin'in Dargeçit (Kerboran) ilçesinde 19 günlük sıkıyönetime karşı halk direnişinin sergilendiği Safa Mahallesi'nde sokağını terk etmeyen 65 yaşındaki Kadriye Yücel ile 70 yaşındaki Sabri Yücel cifti, "Bu devlet size ne yaptı" söylemlerine en büyük cevap. 1990'lardan bu yana halk serhıldanının ilk sergilendiği bölgeler arasında yer alan ilçede yasakla beraber yeni bir direniş örneği sergilenirken, Kadriye ve Sabri ise korkusuz halkın öncülüğünü yaparak evini terk etmediğini söylüyor.

1992'de köyleri Kartalkaya'nın (Liyan) asker ve korucular tarafından boşaltıldıktan sonra ilçeye yerleşerek yeri kazıp sığınak şeklinde ev inşa eden çiftin son yıllarda sığınağın üstüne inşa ettikleri iki odaları ise son saldırılarda ağır şekilde tahrip edildi. Yasağın kalkmasına rağmen ablukanın devam ettiği mahallede hala elektrikler gelmezken, inşa çalışmaları ise halk tarafından yapılıyor. Kar düşen damlarını bir yandan temizleyip bir yandan sorularımızı yanıtlayan çiftin anlatımlarında büyük bir direniş açığa çıkıyor.

'Gerillayla paylaşılan bir ekmeğin dahi bedeli ölümdü'

Direnişinin 1990'larda yaşadığı işkenceye karşı bir cevap olduğunu söyleyen Kadriye Yücel, "10 çocuğum vardı şimdi etrafımda kimse yok. Ben bir kadın olarak işkence tezgahlarında ah demeden büyük bir mücadele verdim. İşkencede akrabalarımın düşük yaptığına tanık oldum, kadınlara tecavüz etmekten, elektrikten geçirmeye kadar birçok işkenceye tanık oldu bu gözler. Gerillayla paylaşılan bir ekmeğin dahi bedeli ölümdü bu topraklarda. Eşim yıllarca siyasi kaçaktı, çocuklarımı yoklukta büyüttüm. Her gün ev baskınından sığındığımız mağaralarda yaşadık aylarca. Dağlardan topladığımız pancarlar karnımızı doyurduk. İlçeye döndüğümüzde ise tüm Kerboran halkına getirilen yeni bir uygulamaya tabi tutulduk. Yıllarca ilçe karakoluna gidip yoklamaya tabi tutulduk. O gün yoklamada yok yazılan, 'gerillaya katıldı' diye geçiyordu deftere" diye anlattı.

Kadriye, geçmişten gelen deneyimlerle halkın direngenlik kazandığını söyleyerek, "Tüm acılara karşı bağışıklık kazandık. Kaybedecek neyimiz kaldı ki? 19 gün boyunca komşularımla sığınakta kaldık. Son iki gün aç kaldık ama yine de boyun eğmedik. Hayvanlarıma sadece iki kez yem verdim, ikincisinde tam önüme havan topu düştü, hayvanlarım öldü" dedi.

'Ablamı göğsünde emzirdiği bebeğiyle yaktılar'

Kadriye'nin eşi Sabri Yücel ise yaşadıklarını şu sözlerle anlattı: "Yıllarca hapiste kadım, arkadaşlarımı gözlerimin önünde katlettiler. Şıkefta (Kurucu) Köyü'nde kalan Vesile Şahin adında bir ablam vardı. Askerler köylerini bastı, evleri ateşe verdi. Ablam göğsünde emzirdiği bebeğiyle yanarak can verdi. Küçük oğlu Ahmet yangından kurtulup günlerce yürüyerek evimize gelmişti. Ağır şekilde soğuk almıştı, bir kaç ay sonra yaşamını yitirdi. Ailemden gerillaların adını saysam buradan Ankara'ya yol olur. Kimse bize neden topraklarınızı bırakmıyorsunuz diye sormasın. Ben ve eşim bu topraklara gençliğimizi verdik. Tırnağımızla toprağı deşip yuva yaptık, yuvamızı başımıza yıktılar, son nefesimiz dek yine kazacağım yine de burada yaşayacağız" diye konuştu.

(mht/fk)