Çağlar Demirel: Kadınlar özyönetim alanlarının öncü gücüdür

09:05

Nurcan Yalçın-Mizgin Tabu/JINHA

AMED - Özyönetim bölgelerinde devlet güçlerinin özellikle kadın ve çocukları hedef alarak katledilmelerini değerlendiren HDP Gurup Başkanvekili Çağlar Demirel ve KJA Kadın Koordinasyon üyesi Ayşe Yağcı, Kürt kadınlarının savaşta gösterdiği öncü role değinerek devletin kadınları bilinçli bir şekilde hedef gösterip katledildiğine dikkat çekti.

Devletin Kürdistan'da başlattığı topyekûn savaş konseptine karşı geliştirilen özyönetim direnişi ve özyönetim alanlarında kadın ve çocuklar devlet güçleri tarafından hedef haline getirilerek katlediliyor. Kadınların direnişte gösterdiği öncü rolleriyle devletin hedefi haline geldiğini söyleyen HDP Gurup Başkan vekili Çağlar Demirel, "Yaşamın bütün alanında aslında kadın öncü güçtür. Özelde Kürdistan'da genelde Türküye ve dünyaya baktığımızda kandın öncü güç olduğunu görebiliriz. Kim öncü güç olursa zaten emperyalistler ve devlet güçleri o güce müdahaleyi gerçekleştirirler. Kürdistan'da kadınlar özyönetim direnişinde en önde yer aldı ve bunun mücadelesini yürütenlerde kadınlar oldu" dedi.

Özyönetim alanlarında 73 kadın katledildi

Direnişte "evimizi de yıksanız, o yıkılan evimizin taşlarıyla barikat yaparız" diyen Kürdistanlı kadınları hatırlatan Çağlar, "Özelde Silvan'da gördük analar ellerine ağaç alıp 'hiçbir şekilde bize saldırılmasına, çocuklarımıza ve yaşam alanlarımıza müdahale etmelerine izin vermeyeceğiz' dediklerini gördük. Yine aynı şekilde Nusaybin'de kadınlar yaşamın en öncüsü olduğu için kadınlar hedef seçildi. Özyönetim alanlarındaki kadınların özellikle hedef seçilmesi ve şuan ki katliama kadar 73 kadının yaşamını yitirmesi bunun tek örneği olarak ifade edebiliriz. Şırnak'ta Silopi'de, Cizre'de, Nusaybin'de, Dargeçit'te, Sur'da ve Derik'te biz bunları yaşayarak gördük. Aslında Varto'da Ekin Wan'la başlayan ve İstanbul'da devrimci kadınların infazıyla devam eden ve daha sonrasında Kürdistan'da bir bütün olarak hedef seçildi" diye konuştu.

'Kadın iradesine vurulmak istenen bir darbe olarak ifade ediyoruz'

Kadınların özyönetimin, genel mücadelenin ve direnişin öncü rolü olduğunu ifade eden Çağlar, "Hiçbir şeyden korkmayarak, direnerek, çocuklarını gençlerini ve o alanda yaşayan tüm halka kendilerini siper etikleri için kadınlar hedef seçildi. Cizre'de, Silopi'de ve Nusaybin'de yaşanan son döneme ilişkin birkaç örnek gösterirsek eğer neden hamile kadının karnındaki bebek hedef seçildi? Neden doğmamış bebekler katledildi?" diye sordu?

'Saldırılar kadın mücadelesini yüceltecektir'

Yaşanılan saldırılar ve katliamların kadın mücadelesine vurulan kurşun olduğunu nitelendiren Çağlar, "Biz bunu böyle algılıyoruz. Neden Taybet İnan vuruluğu yerde bir hafta boynunca sokak ortasında bırakıldı ve cenazesinin alınmasına izin verilmedi? Neden çocuklarının gözü önünde insanlar o cenazeyi almaya gidemedi? Bizim bir hafta boyunca bütün girişimlerimize rağmen verilmedi cenazesi sokak ortasında bırakıldı. Bunu kadın mücadelesine ve kadın iradesine vurulmak istenen bir darbe olarak ifade ediyoruz. Ama biz bunun kadın mücadelesinin daha fazla direnerek yücelteceğine ve güçlendireceğine inanıyoruz" dedi.

'Direnişin öncüsü kadınlar'

Kürdistan'da yürütülen savaşın öncülüğünü kadınların yaptığını ifade eden KJA Kadın Koordinasyon Üyesi Ayşe Yağcı, "Kürdistan özgürlük halk mücadelesinin başında kadınlar mücadele etmiştir. Tarihten bu güne baktığımızda da devletin hedefinde kadınları vardı ve hep kadınlar katledilmiştir. Çünkü kadınlar bir toplumun öncü gücüdür. Bizde biliyoruz ki kadın özgürleşmeden toplumda özgürleşemez. Kürdistan'da ise diyebiliriz ki tarihin en büyük savaşı yaşanıyor. Kürt halkı tarihi günlerden geçiyor ve bu tarihi günlere zılgıtlarıyla, hendeklerin yanında durarak gençlere moral ve destek veren ve aynı zamanda direnişe de öncülük eden kadın arkadaşlarımız var. Bu anlamda sistemler her zaman kadınlardan korkar. Bundan kaynaklı Kürdistan'da en çok katledilen kadınları oluyor" diye konuştu.

'Kadınlar direnişte komünal yaşamı örüyor'

Başta Silopi olmak üzere Cizre, Nusaybin, Dargeçit ve Sur'da özyönetim direnişinin sürdüğüne dikkat çeken Ayşe, "Özyönetim direnişini sahiplenen kadınlardır. Bu mücadele anlamlıdır çünkü yıları alan ve 40 yıllık bir kadın özgürlük mücadelesinin sonucudur. Devletin tüm baskı ve zulmüne karşı mücadelesini veriyor. Kadınlar 40 yıllık mücadelesini de özyönetim direnişiyle taçlandırmıştır. Devletin de bundan korkması da aslında yeni bir şey değildir" diyen Ayşe kadınların özyönetim alanlarında ördüğü komün yaşama değinerek, "Kadınları özyönetim alanlarında hem büyük bir moral gücü ve aynı zamanda komün yaşamında öncü gücü olarak ta görünüyorlar. Gerçekten de tam bir paylaşım ve ortak bir yaşamla elindeki her şeyi herkesle paylaşan örnek bir duruş sergileniyor kadınları tarafından. Kadınlar b davranışlarıyla komünal yaşamın değerlerini yaşatmaya çalıştığı bir direnişten bahsedebiliriz. Buda kadının özünde var olan bir durum" şeklinde ifade etti.

(dk)