Emine Ayna: Kürtleri ortadan kaldırarak mı sorun çözeceksiniz?

14:11

JINHA

AMED - HDP Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına yönelik söylemler ve Kürdistan'da yaşanan sürece ilişkin basın toplantısında konuşan DBP Eş Genel Başkanı Emine Ayna, devletin Kürt sorununu çözmede şiddet modelini esas aldığını vurgulayarak, "Bu sorun nasıl çözülecek. Kürtler ortadan kaldırılarak mı çözülecek. AKP Hükümetinin de savaş kararıyla uyguladığı durum budur. 'Söz konusu devletse her şey mubahtır' söylemiyle 35 günlük bebek katlediliyor" dedi.

Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Hatip Dicle ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Emine Ayna, HDP Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmalarına yönelik söylemler ve Kürdistan'da aylardır devam eden sıkıyönetim uygulamalarıyla birlikte artan şiddet ortamına ilişkin DTK'da basın toplantısı düzenledi. Toplantıda ilk olarak konuşan DTK Eş Başkanı Hatip Dicle, Kürt halkına karşı Cumhuriyet'in kuruluşundan bugüne kadar çok kez tekrarlanan imha ve savaş konseptinin bir yenisinin daha yaşandığını vurgulayarak, "Her gün sivil ölümleri olmak üzere aldığımız kötü haberlerle giderek sadece bir bölgeyi değil Türkiye'nin tüm coğrafyasını tehdit edecek durumda bir karanlık tabloyla karşı karşıyayız. Böyle dönemlerin en büyük handikabı ise mantığın ve aklın sesinin duyulmamasıdır. Öfkenin duyguların öne çıkması silah sesleri arasında bastırmasıdır. Biz tarihe not düşmek Türkiye halklarının ve Kürt halkının ortak halkının ortak geleceğine duyduğumuz mantığın sesini duymaya devam edeceğiz" dedi.

'Amacımızın gerçekleşmesi yönünde sanıyorum ilgili çevreler ilgili mesajları aldılar'

Önceki hafta gerçekleşen DTK Genel Kurulu'nda okunan deklarasyona ilişkin yapılan yorumlara değinen Hatip, "Deklarasyonumuza yönelik tekrar bir görüşme ve diyalog sürecinin başlatılmasını hedefleyen bir içeriği vardı. Demokrasi birlik hedefliyordu. Gelen eleştirileri takip ettik. Ama hakaret boyutlarına varabilen veya ihanet belgesi olarak değerlendirilen kısmını da şiddetle reddediyoruz. Bu teklif bu siyasi çözüm deklarasyonu, yeni değil 2005 yılından bu yana Kürt sorununun çözümü Türkiye'de demokrasinin daha güçlenmesi durumunda yapılan öneri paketinin daha ileri boyutlara ulaşmış versiyonuydu. HDP- HDK ve DBP'nin de siyasi parti olarak yaptığı programlarda yer alan metinlerdi. Görüşme ve diyalog sürecine hizmet etme ve savaş ve çatışma sürecinin bitmesini isteyen arabulucu heyetlere kesimlere Kürtlerin ne düşündüğünü içeren manifesto niteliğindedir. Bu amacımızın gerçekleşmesi yönünde sanıyorum ilgili çevreler ilgili mesajları aldılar" ifadelerine yer verdi.

'Deklarasyonumuza yaklaşım kabul edilemez'

Kendilerini düşündüren noktanın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tavrı olduğuna dikkat çeken Hatip, 2013 yılında dönemim başbakanının "Eyalet sisteminden korkmamalıyız mesela Osmanlıklarda Kürdistan ve Laziztan vardır" açıklamalarını hatırlattı. "Bu çerçevede değerlendirme yapan siyasetçinin daha aradan 3 yıl geçmeden ve Sayın Öcalan'ın baş müzakereciliğinde yürüyen en önemli tartışma maddelerinden biri olan bu yaklaşımı unuturcasına deklarasyonumuza adına ihanet dercesine yaklaşımı kabul edilemez" diye aktaran Hatip, HDP'nin eş başkanlarının başta olmak üzere Kürt siyasetçilerinin hedef haline getirilmesinin ve dokunulmazlıkla tehdit edilmesinin düşündürücü olduğuna dikkat çekti.

2 Mart 1994 tarihinde meclisten kovularak 10 yılının üzerinde ceza aldığını hatırlatan Hatip "Bizler o sürecin yarattığı derslerden tecrübelerden bugünkü yöneticilerin ders almadığı görülüyor. Belirtelim ki bizim bugün dışarıda olmamız Kürt sorununun çözüm amaçlı yarattığı siyasal kurumların başında olmamız bile bunun bir çözüm olmadığını yani 2 Mart darbesinin çözüm teşkil etmediğine örnektir. Demek ki sorun böyle çözülmüyor" dedi.

'Mücadele biçimini belirleyen devlettir'

"Demokratik siyaset kanallarını tıkarsanız şiddete teşvik edersiniz. Şiddet şiddeti doğurur. Toplumsal bir yasayı dikkate almak sanıyorum önce devletin göz önüne alacağı bir yasa olmalı" diyen Hatip, Güney Afrika Devrimi'nin Lideri Nelson Mandela'nın savunmalarında ve görüşmelerinden hatırlatma yaparak "Ülkede ezilenlerin sorunları varsa orada bir mücadele varsa orada mücadelenin biçimini belirleyen devlettir" dedi. Hatip, devletin şiddete başvurması durumunda tıkanmanın arkasından şiddetin doğacağını belirtti.

'Kovulma hareketleri kopmaya hizmet eder'

Kürt halkının siyasi temsilcilerinin 1994 yılında olduğu gibi ikinci kez bir meclisten kovulma hareketi ile karşı karşıya olduğunu belirten Hatip, "Hepimiz bilmeliyiz ki bu kovulma hareketi birliğe değil kopuşmaya hizmet eder. Sadece devlet yöneticileri değil toplumun tüm kesimleri Türkiye'nin demokrasi güçleri hepsi hedef gösterme dokunulmazlığı tekrar gündeme getirme girişimlerine tavır almalıdır. Doğuracağı sonuç daha kötü olabilir. Türkiye tarihini yakından inceleyenler der ki 2 Mart darbesinden sonra şiddette korkunç artmalar olmuştur" şeklide konuştu.

Devletin Kürt halkına yönelik yaklaşımlarının Türkiye'nin insan haklarını sicilini zedeleyeceğine işaret eden Hatip, "Bu zedelenme dış müdahaleleri getirir. Bunu uyarı için söylüyoruz. Demokratik siyaset kanallarını bu tarzda yok etmek sorumlu devlet yöneticilerinin çözümü olmamalıdır. Bütün bu uyarılarımızın devlet nezdinde karşılık bulmasından daha fazla Türkiye'nin sermaye kesimleri dahil olmak üzere emek örgütleri demokrasi, güçleri duyarlılık çağrısı olarak algılamalı" dedi.

'Hukuk artık kişiye göre işliyor'

Ardından konuşan DBP Eş Genel Başkanı Emine Ayna'da İdil'de HDP, DBP, DTK ve KJA'dan oluşan heyetin İdil yolu üzerinde keyfi bir şekilde durdurulduğundan bahsederek, "Sokağa çıkma yasaklarına ilişkin İdil'e gidip halkımızla birlikte sokağa çıkıp halkımızla birlikte nöbet geliştirmek istediler. Askerler tarafından durduruluyorlar. Sadece onlar durduruluyor. Hukuk artık kişiye göre işliyor" diye konuştu.


'Kürt sorununun nedenleri ortadan kaldırılmalıdır'

Yaptıkları çağrının devlete değil kamuoyuna olduğunu söyleyen Emine, "Buradan çağrımız devlete değil çünkü devlet bir karar vermiş Kürt sorununu çözmeme kararı vermiş. Demokratik yöntemlerle bu sorunu çözmek isteyenlere kararını vermiş durumda. Biz topluma sesleniyoruz aklıselime çağırıyoruz. Hep söyledik bu bir doğru. Devletin şiddeti doğruyu ortadan kaldırmaz. Doğru şudur: çözüm ancak nedeni ortadan kaldırırsanız gelişir. Hangi soru için geçerlidir. Kürt sorununun varlık nedenleri ortadan kaldırılmalıdır" şeklinde ifade etti.

'Kürt halkı hak mücadelesi veriyor'

"TC devletinde yaşayan Kürtlerin hakları yoktur" diyen Emine Kürt halkının hak mücadelesi verdiğinin altını çizdi. Emine, "Bu sorun nasıl çözülecek. Kürtler ortadan kaldırılarak mı çözülecek. AKP Hükümetinin de savaş kararıyla uyguladığı durum budur: 'Sorunu yaşayan ortadan kalkarsa şiddet yöntemiyle ortadan kalkar.' Kamuoyuna seslendiğimiz budur. 'Söz konusu devletse her şey mubahtır' söylemiyle 35 günlük bebek katlediliyor" dedi.

'Devletin sorun çözme modeli şiddet'

Emine, Kürdistan'da katledilen sivillerin kamuoyu tarafından görülmesi gerektiğinin altını çizerek, "Bir adım ötesine taşıyarak dokunulmazlığın kaldırılmasından bahsediyor. Cumhurbaşkanının yaptığı intikam duygularıdır. Devlet böyle yönetilmez. Devletin yönetme gerekçesi halkı korumaktır. Anayasa nedir. Anayasa'da belirlenen kurallar neyin kuralları olmalıdır. 12 Eylül'de anayasa hakların ortadan kaldırılması üzerine yapıldı. Şimdi de AKP aynısını yapıyor. Sorun çözme modellerini şiddet üzerinden kuruyor" şeklinde belirtti.


Dokunulmazlıkların kaldırılması söylemlerine ilişkin konuşan Emine, "Sadece düşüncelerini ifade edenler için söz konusu olmamalıdır. Tarih tekerrürden ibarettir. Tarih dersleri ders çıkarmak ve aynı hataları yapmamak içindir. Bizde bunu yapmayalım ders çıkaralım" diye konuştu.

(ekip/gc)