İsa Oran'ın arkadaşları: Arkadaşımızın cenazesini istiyoruz

09:01

Handan Tufan / JINHA

İZMİR - Diyarbakır'ın Sur ilçesinde devam eden sıkıyönetim uygulamalarıyla birlikte gerçekleşen saldırılarda polisler tarafından katledilen ve cenazesi 14 gündür ailesine verilmeyen İsa Oran'ı üniversiten arkadaşları anlattı. İsa'nın özlemini kurduğu ve her fırsatta yoldaşlarına anlattığı dünyayı kurmak için yola koyulduğunu söyleyen arkadaşları, İsa'nın ve Mesut Seviktek'in cenazesinin derhal ailesine verilmesi gerektiğinin altını çizdi.

Kürt halkının özyönetim talebine katliamlar ile karşılık veren devlet, katlettiği yurttaşların cenazelerini sokak ortasında günlerce bekletiyor. 7 gün sokakta bekletilen Taybet İnan'ın cenazesi oluşan tepkiler sonucunda defin edilirken, 14 gündür Sur'da İsa Oran ve Mesut Seviktek'in cenazeleri bekletiliyor. Katledilen her bir yurttaş arkasında ise bir hikaye ile bize bakıyor. Dokuz Eylül Üniversitesi Kimya Bölümü öğrencisi İsa, yaklaşık 2 yıl önce okulunu bırakıp, özlemini kurduğu ve her fırsatta yoldaşlarına anlattığı dünyayı kurmak için yola koyuldu. İzmir'de başta Gezi Direnişi olmak üzere, gençlik hareketlerini sokağa döken tüm eylemselliklerde kararlı duruşu ile ön saflarda olan İsa, dokunduğu herkese bir şeyler bıraktı. Yoldaşları İsa'nın özlemini ve hayalini kurduğu dünyayı anlattı.

'Zamanın olduğu her yerde, her koşulda çabasını gösteriyordu'

Tanıştıkları ilk anda İsa'yı fark ettiğini ifade eden arkadaşı Zeynep Can, "Suskun ama bir o kadar da her şeyi anlatan birisiydi. Aynı üniversitede okuduk. Aslında onun önerisiyle aynı üniversiteye geçtik. İsa bir şey söylediğinde reddetmek mümkün olmuyordu. Üniversite ortamında birilerinin değişmesini bekliyorsun. İzmir alanında üniversite gelip de yozlaşmayan çok az kişi var. İsa'da onlardan bir tanesiydi. Duruşu farklıydı, iradesi çok farklıydı. Buraya geldiğinde de bunu koruyabildi. Burada da birçok kişiyi o kararlı duruşuyla etkiledi. Zamanın olduğu her yerde, her koşulda çabasını gösteriyordu" dedi.

İsa'nın duyarlı bir kişi olduğunu belirten Zeynep bir anısını şöyle anlattı: "En belirgin özelliklerinden biri de buydu. Ben yurtta kalıyordum. Yurtla ilgili problemlerim vardı. Bu sıkıntılarda Kürt kimliğimden kaynaklıydı. İsa ile bu konuyu paylaştım. Sonra yurttan tartışıp çıktım, kapının önüne çıktığımda İsa'nın bir grup arkadaşı toplayıp geldiğini gördüm. O gün yurdun kapısını çarpıp çıktık."


'En çok ta kitapları seviyordu'

İsa'nın sisteme karşı büyük bir öfke duyduğunu sözlerine ekleyen Zeynep şöyle devam etti: "İzmir'e geldiğinde hemen çalışmalara girdi. Birilerinin onu örgütlemesine gerek yoktu. Kendisi birşeyin öncülüğünde olmayı tercih etti. Bizler tatillerde ailelerimizin yanlarına dönerdik. Ama İsa burada kalmayı tercih ediyordu. Gazete dağıtıyordu, ailelerle görüşüyordu, cezaevinde arkadaşlarla ilgileniyordu. En çok ta kitapları seviyordu. Kitap hediye etmeyi seviyordu. Herkese yetişmeye çalışıyordu. İradeli, mücadeleci ve emekçi biriydi. Birçok insanın hayatına dokunmuş ve değiştirmiştir. İsa arkadaş birçok alanda insanlara ulaşmış birisi. Birçok kişinin üzerinde emeği ve dostluğu var. Onu orada tutan kişilerde bunu çok iyi biliyor. Biliyorlar ki onun şahsında ardında bıraktığı kişilere sopa gösteriyor. Birde bir yenilgisinin sonucu olarak bir saldırganlaşması var. Biz arkadaşımızın cenazesini istiyoruz. Bu bizim en doğal hakkımızdır."


'Bu yapılan bir insanlık suçudur'

İsa ile üniversite çalışmaları sırasında tanıştığını anlatan arkadaşı Turan Yıldız, "İlk dikkati çeken onun azmi ve fedakarlığıydı. İster istemez bizimde üzerimizde etki yaratıyordu. Geri adım atmıyordu, çok çalışkan birisiydi. O ve bir arkadaşı kalıyordu. İkisinin de bursu vardı. Bir bursu cezaevine gönderiyorlardı, diğer bursla da geçiniyorlardı. Günlerdir cenazesi Diyarbakır'da betonların üzerinde. Devlet bilinçli olarak ailelere teslim etmiyor. Bu bir insanlık suçudur. Cenazelerin derhal ailelere ve bizlere verilmesi gerekiyor. Bunun için ne gerekiyorsa yapacağız" diye ifade etti.

'Bu birimizin meselesi değil, hepimizin meselesidir'

İzmir'de evsiz kalan tüm öğrencilerin İsa'nın evine geldiğini anlatan arkadaşı Özlem Gündüz de "Kim ne kadar parası varsa ortaya koyuyordu. İlk tanıdığım zamandan son tanıdığım güne kadar hep netti. Ne yapacağını biliyordu. Alanda etki bırakmış ve kararlı net bir arkadaştı. Üniversite alanından gittiğinde her gittiği yerde gerçekten bu etkisini devam ettirmiş bir arkadaştı. Kendinden eminliği çalışmalarına yansıyordu. Kendilerince cenazelerimizle oyun oynamaya çalışarak bizim irademizle dalga geçtiğini zannediyor. Cenazenin günlerce ailesine ve arkadaşlarına verilmemesi gerçekten insanlık dışı bir durumdur. Anayasal hiç bir zeminde var olan bir durum değil. Hangi savaş koşullarında olursa olsun, mutlaka cenazeyi alma ve toprağa defin etme bir hak. Bunun hiç bir karşılığı yok. Tüm insan hakları savunucularına tüm insanlığa, tüm anneleri, tüm gençleri çağrı yapıyoruz. Bu birimizin meselesi değil, hepimizin meselesidir" şeklinde konuştu.

(dk)