'Ne olursa olsun Sur'u terk etmeyeceğiz'
12:01
Duygu Erol- Esra Aydın/ JINHA
AMED - Sur'da 6 mahallede ilan edilen sokağa çıkma yasağı tüm ilçe halkı için tehdit oluştururken, yakınındaki ilçeler de saldırılara maruz kalıyor. Evlerinin damına düşen havan topu sonucu evlerinde büyük bir sarsıntı yaşadıklarını aktaran Songül Kaya, evlerinin birçok odasını kullanamadıklarını, yaşamlarından büyük endişe duyduklarını ancak ne olursa olsun Sur'u terk etmeyeceklerini ifade etti.
Diyarbakır'ın Sur ilçesinde 37 gündür devam eden abluka ile yoğun saldırılardan yakınlarda yaşayan halk da etkileniyor. Cevatpaşa, Fatihpaşa, Dabanoğlu, Hasırlı, Cemal Yılmaz ve Savaş mahallelerinde sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş olmasına rağmen tüm ilçede halk abluka altında. İlçeye giriş çıkışlarda insanlar didik didik aranırken, yasağın olmadığı mahallelerde de yurttaşlar baskı ve tehlike altında. Evine atılan top mermisi ile kahvaltı sofrasında başına isabet eden Melek Alpaydıncı yaşamını yitirirken ardından çocuğunu uyandırmaya giden öğretmen Mevlüde Ketani yine başına isabet eden mermi ile bir gözünü kaybetti, hayati tehlikesi devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde Özel Veni Vidi Hastanesi'ne isabet eden tank mermisinin parçalarının evlerine isabet etiğini yeni fark eden Songül Kaya sokağa çıkmanın yanı sıra evlerinde bir odadan başka odaya geçerken bile korku yaşadıklarını ifade etti. Ulu Cami'nin arka sokağında oturan 7 kişilik aile yaşatılanların zulüm olduğunu belirtirken "Ne olursa olsun evimi, mahallemi terk etmeyeceğim. Biz TOKİ istemiyoruz, eski Sur'umuzu istiyoruz" dedi.
'Tank mermileri evimize düşüyor'
Her gün evlerinin yakınlarında patlama olduğunu ve diğer odalara gidemediklerine değinen Songül Kaya, savaş istemediklerini, bu savaşın sarayın savaşı olduğunu belirtti. Songül, "Çocuklarımız dışarı çıkmaktan korkuyor artık, tank mermileri evimize düşüyor, polis bırakmıyor dışarı çıkalım. Silahla üzerimize geliyorlar, o gün biz dışarı çıktık silahla üzerimize geldiler. Biz bunu kabul etmiyoruz. Erdoğan bizden ne istiyor, evime her zaman mermiler geliyor" dedi.
'Deprem olduğunu düşündük'
Evlerine gelen mermi parçası ile o gün deprem olduğunu düşündüklerini belirten Songül evlerini terk etmeyeceklerini ve bu yapılanların işkence, zulüm olduğunu vurguladı. "Evimize düşen tank mermisinin parçaları bizim midir, insan öldürüyor 'terörist' diyor, bütün insanları öldürüyorlar, yazık değil mi millete, günah değil mi? Biz böyle şeyleri istemiyoruz. Erdoğan kendi evinde oturuyor, çayını, kahvesini içiyor, millete de işkence çektiriyor. Gençleri, çocukları öldürüyorlar, 16 yaşında çocuğu öldürüyorlar" dedi.
Songül ablukanın devam etiği mahallelerde yaşayanların anneleri, kardeşleri olduğuna dikkat çekti.
' Sur'u hapishaneye çevirdiler'
Yasak ilan edilen mahallelerde yakınlarının olduğunu belirten Songül, Sur'un bir hapishaneye çevrildiğini ifade ederek şöyle devam etti: "Biz Sur'un diğer tarafına yaklaşamıyoruz, silahla üzerimize geliyorlar, evimizde oturuyoruz biber gazlarını atıyorlar, ne dışarı çıkabiliyoruz, ne de pencerelerimizi açabiliyoruz, hiçbir şey yapamaz duruma geldik" dedi. Songül, bir ay boynuca dışarıya çıkamadıklarını, yemeksiz kaldıkları günler olmasına rağmen Sur'u ve evini terk etmeyeceğini vurguladı.
'Biz ölsek de buradan ayrılmayacağız'
Katliamlar ve ablukaya karşı ölene kadar mücadele edeceklerini vurgulayan Songül, "Bizim kanımız orada mücadele edenlerden daha değerli değil ya, biz ölsek bile buradan ayrılmayacağız, gitmeyeceğiz. İnsanlar öldükten sonra, çocuklar öldükten sonra biz eve ne yapacağız ki, varsın o da gitsin, ama biz buradan gitmeyeceğiz, ne evimi ne de Sur'u bırakırım, komşularımı da bırakmam. Çünkü hepimiz biriz onları bırakmam" dedi.
'Sur'a TOKİ yapamaz, izin vermeyeceğiz'
Sur'da TOKİ yapılanmasının olmasını istemediklerini söyleyen Songül, "Erdoğan Sur'a TOKİ yaptıracakmış. TOKi istemiyoruz. Biz eski Sur'umuzu istiyoruz, Ulu Cami'yi, Kurşunlu Cami'yi, Dört Ayaklı Minare'yi onları istiyoruz. Erdoğan kesinlikle Sur'da TOKİ yapamaz, yaptırmayacağız, buna izin vermeyeceğiz" dedi.
'Elimdeki tank mermisini kim atabilir'
Kurşunlu Camisi'nin harabeye dönüşmesine de değinen Songül, "Erdoğan diyor ki 'Kurşunlu Cami'yi dışarıdakiler, teröristler yakmış', oysa o vuruyor, her gün uçak üzerimizden geziyor. Bu elimdeki tank mermisini kim atabilir? Onlar mı atıyor, yok bunlar devletin savaş malzemesi, onlar atıyor. Biz bu zulmü kabul etmiyoruz. Erdoğan dinden, imandan bahsediyor, camiyi yakıyor, geçlerimizin bedenini yakıyor. Bu kadar zulüm, hakaret nerede görülmüş bu. Biz hepimiz biriz, kardeşiz, biz birbirimizi bırakmayacağız" diyerek tekrar tekrar Sur'u bırakmayacaklarını vurguladı.
'Kefenleri bedenlerinden büyük cenazeler defnediyoruz'
"Buna işkence, zulüm nereye kadar sürecek" diye soran Songül,"Bunca çocuk, kadın, genç öldürdüler, işkence ettikleri insanlar bu nereye kadar sürecek? Erdoğan ne istiyor, bir canımız vardı, onu da her gün alıyor, her gün cenaze defnediyoruz, kefenleri bedenlerinden büyük cenazeleri defnediyoruz" diyerek vicdanlı olan herkesin bu yaşananlara ses çıkarmasını istedi.
(gc)