'Öcalan'ın özgürlük koşulları sağlanmayan bir çözüm süreci müzakereye evrilemiyor'
12:47
JINHA
ANKARA - PKK Lideri Abdullah Öcalan'a uygulanan tecrit ile görüşmelerin engellenmesi hakkında yapılan ortak basın açıklamasında konuşan Barış İçin Öcalan'a Özgürlük Platformu'ndan Zübeyde Teker, Yaşananlar net olarak gösterdi ki, Abdullah Öcalan'ın özgürlük koşulları sağlanmayan bir çözüm süreci müzakereye evrilmiyor. Çözüm sürecini buzdolabına almak, ardından da sekretaryayı elinden almak buzdolabının fişinin çekildiği anlamına geliyor. Bu gidişata 'dur' demenin tek şemsiyesi Sayın Öcalan'dır, Sayın Öcalan'ın özgürlüğüdür, tecrit koşulları meselesidir" dedi.
İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Kapalı Hapishanesi'nde tutsak olan PKK Lideri Abdullah Öcalan, uzun zamandır avukatları, aile bireyleri ve vasisi ile görüştürülmüyor ve bu yöndeki talepler keyfi olarak reddediliyor. Bugün de İnsan Hakları Derneği (İHD), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Barış İçin Öcalan'a Özgürlük Platformu, Asrın Hukuk Bürosu, TUHAD-FED ve Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD) Ankara Şubesi, Abdullah Öcalan üzerinde uygulanan tecrit konusunda basın açıklaması gerçekleştirdi.
İHD Genel Merkezi'nde yapılan açıklamada, özellikle Abcullah Öcalan'ın durumu göz önüne alındığında çok önemli bir tecrit ve infazla karşı karşıya olduğu belirtildi. İmralı sisteminin Kasım 2009'a kadar bir infaz rejimi olduğun u belirten İHD Başkanı Öztürk Türkdoğan, Kasım 2009'dan sonra F tipi statütü ile tecrit devam ettiğini ifade ederek, "Aslında tecrit içinde tecrit devam etti" dedi. Gelinen aşamada hiçbir şekilde haber alamadıklarını vurgulayan Öztürk, Abdullah Öcalan'ın siyasal kimliğinin altını çizerek, Kürt sorununun demokratik çözümündeki pozisyonuna dikkat çekti. "PKK lideri olması, Kürtler bakımından halk önderi olması noktasındaki pozisyonu çok açık. Bir mahpusun yanı sıra, çok önemli siyasal bir kişilikten bahsediyoruz. Siyasal iktidarı sorumlu davranmaya davet ediyoruz" diyen Öztürk, Abdullah Öcalan'ın yalnızca mahpus olarak dahi yasal haklarını hatırlattı. "Eğer Türkiye bir kanun devletiyse bu kanunlara neden uyulmadığının bize anlatılması gerekir" diyen Öztürk, bu konuda Adalet Bakanlığı'na defalarca başvurduklarını, ardından Türkiye İnsan Hakları Kurumu'na (TİHK) başvuruda bulunduklarını aktardı.
'Görüşme yapıldıysa kim tarafından yapıldığı açıklansın'
Türkiye İnsan Hakları Kurumu'nun, İşkenceye Karşı Özleşmesi ek protokolüne göre, haberli veya habersiz bir şekilde cezaevlerine rahatlıkla ziyaret yapabilen tek kurumdur olduğunu ve bunun da yasal hakkı olduğunu bildiren Öztürk, "TİHK, Türkiye'nin taraf olduğu İşkence Karşı Sözleşmesi'nin seçmeli protokolü uyarınca ulusal önleme mekanizmasıyla donatılmış bir kurum. TİHK, cezaevlerini inceleme yetkisine sahiptir, siyasal iktidardan izin almak zorunda değildir" diyerek, bu yetkiye istinaden TİHK'e başvurduklarını belirtti.
Asrın Hukuk Bürosu'ndan avukat Cengiz Yürekli ise, 27 Temmuz 2011 tarihinden itibaren 500'e yakın avukatın görüşme talebinin keyfi gerekçelerle hiç bir dayanağı bulunmadan reddedildiğini belirtti. 6 Ekim 2014 tarihinden itibaren, aile ve vasi taleplerinin reddedildiğini aktaran Cengiz, 5 Nisan 2015 tarihinden itibaren de Abdullah Öcalan'la temasların tamamen kesildiğini hatırlattı. Başta Abdullah Öcalan olmak üzere İmralı'daki müvekkillerinin yaşam ve sağlık koşulları hakkında endişe içinde olduklarını söyleyen Cengiz, Adalet Bakanlığı'na bu görüşmelerin sağlanması, hiçbir yasal dayanağı olan keyfi engellemelerin son bulması için çağrıda bulundu. Cengiz, 5 Nisan 2015 tarihinden itibaren herhangi bir görüşme yapıldıysa da kim tarafından nasıl bir görüşme yapıldığının aktarılması gerektiğini vurguladı.
'Buzdolabının fişinin çekildiği anlamına geliyor'
Barış İçin Öcalan'a Özgürlük Platformu'ndan Zübeyde Teker ise, Türkiye'de bir barış isteniyorsa bu barışın sağlanması için Abdullah Öcalan'ın özgürlük koşullarının yaratılarak özgür olması gerektiğinin altını çizerek, "Yaşananlar net olarak gösterdi ki, Abdullah Öcalan'ın özgürlük koşulları sağlanmayan bir çözüm süreci müzakereye evrilemiyor. Çözüm sürecini buzdolabına almak, ardından da Sayın Öcalan'ın sekretaryayı elinden almak sonuç olarak buzdolabının fişinin çekildiği anlamına geliyor" dedi. Abdullah Öcalan'ın çözüm sürecinde, cumhuriyetin demokratikleşmesinin ve bu temelde demokratik özerklik ile yeni anayasanın da yer aldığını hatırlatan Zübeyde, "Maksimum demokrasiden maksimum diktatörlükle tek parti diktatörlüğüne giden bir süreç işliyor. Bu gidişata 'dur' demenin tek şemsiyesi Sayın Öcalan'dır, Sayın Öcalan'ın özgürlüğüdür, tecrit koşulları meselesidir" diye belirtti.
(sy/fk)