Sara Aktaş: Sêvê, Pakize ve Fatma özyönetim direnişinin sembolü oldu
09:05
Bêrîtan Elyakut-Nurcan Yalçın/JINHA
AMED- Silopi'de katledilen 3 siyasetçi kadının katliamına ilişkin konuşan KJA Koordinasyon üyesi Sara Aktaş, "KJA olarak 3 kadın arkadaşımızın direnişini öz yönetim direnişlerinin sembolü olarak tanımlıyoruz. Örgütlü olduğumuz tüm alanlarda katliamları protesto edecek ve yas tutmayacağız. Arkadaşlarımızın direnişini sahiplenerek zafere ulaştıracağız" dedi.
Silopi ilçesinde 4 Ocak tarihinde yaylım ateşine tutulduktan sonra yaralanan ardından infaz edilen 3 siyasetçi kadın için tepkiler çığ gibi büyüyor. Paris'te katledilen 3 Kürt siyasetçi kadının yıl dönümüne günler kala Silopi'de 3 siyasetçi kadının katledilmesini çalışma ve yol arkadaşları değerlendirdi. Kadınlar, KJA Yönetim Kurulu üyesi Sêvê Demir, Silopi Halk Meclisi Eş Başkanı Pakize Nayir ve KJA üyesi Fatma Uyar'ın Ocak ayında ve 3 yıl aradan sonra katledilmesinin tesadüf olmadığını ifade etti. 3 Kürt siyasetçi kadının infaz edilmesine karşı verecekleri cevabın direnişi zafere götürmek olduğuna vurgu yapan KJA Koordinasyon Üyesi Sara Aktaş, Sêvê, Pakize ve Fatma'nın yürüdüğü yolda tüm direnişçi kadınların yürüyeceğini söyledi.
'3 kadın öz yönetim direnişinin sembolü oldu'
9 Ocak 2013'de Paris'te katledilen Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez'in direniş bayrağını Silopi'de katledilen 3 kadının devraldığının altını çizen Sara, onların da direniş bayrağını direnen kadınların eline alıp dalgalandıracağını kaydetti. 3 siyasetçi kadının öz yönetimlerin direniş sembolü olacağını dile getiren Sara, "Arkadaşlarımız ömürlerini kadın kurtuluş ideolojisine adamış ve bu yolda birçok bedel ödemişlerdir. Sêvê yıllarca cezaevinde dahi direnişin öncülük misyonunu oynamaktan vazgeçmedi. 2012 yılında süresiz dönüşümsüz açlık grevinde il grup arasında tereddütsüz bir şekilde yerini aldı. Fatma aynı şekilde cezaevinde geliştirilen her türlü işkenceye karşı Kürt kadının direniş bayrağı olmuştur. Bu arkadaşlarımız cezaevlerinden çıktıktan sonrada ara vermeden devam ettiler. KJA olarak 3 kadın arkadaşımızın direnişini öz yönetim direnişlerinin sembolü olarak tanımlıyoruz. Örgütlü olduğumuz tüm alanlarda katliamları protesto edecek ve yas tutmayacağız. Arkadaşlarımızın direnişini sahiplenerek zafere ulaştıracağız" diye belirtti.
'Sêvê'nin hayata karşı kararlı bir duruşu vardı'
Sêvê Demir, Fatma Uyar ve Pakize Nayır ile siyaset çalışmalarında tanıştıklarını dile getiren DTK Eşbaşkanı Selma Irmak, her 3 kadının da ömrünü mücadeleye adadığını ve bu yolda bedel ödediklerini söyledi. Selma, Sêvê Demir'le geçirdiği zamanı ve kişiliğini anlatarak sözlerini şöyle sürdürdü: "Mücadeleci özelliğini alsa yitirmedi. Sêvê bir dil savunucusuydu. Kürt dilini kendi anne sütü gibi görüyordu. Güçlü duruşu ve yurtseverliğinden asla taviz vermezdi. Her şeyden önce öncü bir kadındı Sêvê ve korkusuzca olaylara yaklaşıyordu. Sêvê ile 5 yıl aynı cezaevinde kaldım ve onun ne kadar başarılı ve güçlü biri olduğunu oradan biliyorum. 68 gün açlık grevinde kaldı ve o güçlü duruşunu bir kez daha bize gösterdi. Sêvê'nin hayata karşı kararlı bir duruşu ve yaklaşımı vardı."
'Güçlü ve kararlı kadınlar devletin hedefi halindedir'
Sêvê'nin yaşam felsefesini kadın ideolojisi üzerine inşa ettiğini söyleyen Selma, Sêvê'nin hedef olmasının en büyük nedenin yaşam felsefesi ve direnişçi özelliğinden kaynaklandığını ifade etti. Güçlü ve kararlı bir duruşu sergileyen kadınların özellikle sistemin hedefi haline geldiğinin altını çizen Selma, kadınlar olarak kararlı olduklarını ve 3 siyasetçi kadının yolunda yürüyeceklerini vurguladı. Özgürlük ve hakikat arayışlarının her zamankinden daha fazla olacağına dikkat çeken Selma, "Ne kadar acımasızca üzerimize gelirlerse biz kadın özgürlüğü için aldığımız bayrağımızı ve halk özgürlük mücadelesi için taşıdığımız bayrağımızı bırakmayacağız. Eğer tarih bir gün yazarsa ben inanıyorum ki bir tek kadının mücadelesini yazacaktır. Bu vesile ile Sara, Rojbin ve Ronahi şahsında tüm ölümsüzleşen kadın kahramanları saygıyla anıyorum. Mücadelelerinin izinde gideceğimizin sözünü veriyorum" dedi.
'Kadınların iradesi teslim alınmak istendi, başarılı olunmadı'
AKP hükümetinin ve DAİŞ'in zihniyetinin bir olduğunu dile getiren KJA Üyesi Ayşe Gökkan ise "Erkek egemen zihniyetler Ortadoğu'da Kürt kadının mücadelesi başta olmak üzere, Arap, Süryani, Asurî, Keldani, Ermeni ve Çerkes kadınlarının sesini her alanda kesmek istiyorlar. Bunların içinde ise mücadelenin öncüsü ve güçlü duruşa sahip olan kadınlar onların birinci hedefidir. Tarihten de bu zihniyeti çok iyi biliyoruz. AKP 5 bin yıllık köleliği şimdi DAİŞ zihniyetiyle yürütüyor. Bütün bunlara baktığımızda Silopi'deki katliamın ne anlama geldiğini çok iyi biliyoruz" diye konuştu. Paris katliamıyla birlikte kadınlara bir masaj da verilmek istendiğini dile getiren Ayşe, 3 kadın şahsında kadınların iradelerinin teslim alınmak istendiğini ancak başaramadıklarını belirtti. Ayşe, Sakine, Fidan ve Leyla'nın direniş bayrağını Silopi'de katledilen 3 kadının devraldığını ve bu yenilginin hazmedilmemesi nedeniyle katliamın yapıldığını söyledi.
'Direnişçi kadınlardan devlet korkuyor'
Sêvê, Pakize ve Fatma'nın yaralı halde bulunduğunu ancak ardından infaz edildiğini söyleyen Ayşe, "Bu kadınların katledilme şekli ve zamanı bir tesadüf değil. Mücadeleci kadınlara aynı mesaj gönderildi ve mücadeleleri durdurulmak istendi. Biz biliyoruz ki Sakine Cansızın bayrağını Sêvê Demir aldı. Devlet direnişçi kadınlardan korktuğu için seslerini kısmak istiyorlar. Bizler susmayacağız ve direnmeye devam edeceğiz. Direniş bayrağı üçken altı oldu ve biz kadınların görevi daha da ağırlaştı. Onlara layık olacak şekilde bayraklarını devralıyoruz. Mücadeleyi zaferle taçlandıracağız" dedi.
(gc)