Cumartesi Anneleri: Faili devlet olan katliamların sorumluları hesap versin
14:11
JINHA
İSTANBUL - Cumartesi Anneleri bu haftaki eylemde "Güçlükonak'tan Sur'a faili devlet olan tüm katliamların sorumluları hesap versin" şiarı ile bir araya geldi. Kayıp yakınları, "Bu ülkeyi yönetenler örnek olarak Hitler yönetimini göstermişti. Belli ki Hitler faşizminin uygulamalarına Kürdistan'da başlandı. Bu zorluklara karşı Türkiye halkları diz çökmedi, çökmeyecektir. 1 Kasım'da istikrar diye AKP'ye oy verenler vicdanınız rahat mı? Biz herkesin gözüne direk bakıyoruz ama siz biz bizim yüzümüze nasıl bakacaksınız?" diye sordu.
Cumartesi Anneleri adalet arayışlarının 563. haftasında "Güçlükonak'tan Sur'a faili devlet olan tüm katliamların sorumluları hesap versin" şiarı ile Galatasaray Meydanı'nda bir araya gelerek, Güçlükonak Katliamı'nda katledilen Ahmet Kaya'nın akıbetini sordu. "Failler belli kayıplar nerede" yazılı pankartın üzerine, katledilen Ahmet Kaya'nın fotoğrafları, "Barışta ısrar ediyoruz" dövizi ve karanfiller bırakıldı. Bu haftaki açıklama HDK Eş Sözcüsü Sebahat Tuncel ve katliamlara karşı açlık grevine giren Alevi kadınlar da destek verdi.
'Siz biz bizim yüzümüze nasıl bakacaksınız?'
Eylemde ilk olarak gözaltında kaybedilen Kenan Bilgin'in kardeşi İrfan Bilgin söz aldı. Sözlerine katledilen gazeteci Metin Göktepe'yi anarak başlayan İrfan, "563 haftadır ölülerimizin kemiklerini istiyoruz. 90'larda katliamları yapan zihniyet ise hala iktidarda. Bu nedenle sorumluların yargılanmasını beklemek saflıktır. Ülkenin doğusunda cesetler sokakta, annesinin kucağındaki çocuklar katlediliyor. Bu ülkeyi yönetenler örnek olarak Hitler yönetimini göstermişti. Belli ki Hitler faşizminin uygulamalarına Kürdistan'da başlandı. Bu zorluklara karşı Türkiye halkları diz çökmedi, çökmeyecektir" dedi. Ardından yine gözaltında kaybedilen Cemil Kırbayır'ın ağabeyi Mikail Kırbayır konuşma yaptı. 80'ler ve 90'larda ki zihniyetin halkın tüm yaşam alanını hapishaneye çevirdiğini belirten Mikail, "1 Kasım'da istikrar diye AKP'ye oy verenler vicdanınız rahat mı? Biz herkesin gözüne direk bakıyoruz ama siz biz bizim yüzümüze nasıl bakacaksınız?" diye sordu.
'Babamın kimliğini karakoldan çıkardım'
Güçlükonak Katliamı'nda katledilen Ahmet Kaya'nın kızı Emine Kaya ise, "Herşey gözümüzün önünde oldu. Bu devlet yaptı. Devletin adaleti yoktur. Ben kendi elimle babamın kimliğini karakoldan çıkardım. Bize PKK yaptı dediler. PKK'nin orda ne işi var? Biz Kürt olduğumuz için bize bunları yapıyorlar. Sonuna kadar babamın kemiklerine sahip çıkacağım. Yeter artık biz barış diyoruz. Barış her şeyden önemlidir" dedi.
'Gazeteler 'PKK yaptı' dedi ama...'
Bu haftanın açıklamasını Cumartesi İnsanlarından Nur Sürer okudu. Nur, "1996 yılının 10- 12 Ocak tarihleri arasında askerler, Şırnak'ın Güçlükonak ilçesine bağlı Çevrimli ve Yatağan köylerine baskın yaptı. Abdullah İlhan, Ahmet Kaya, Ali Nas, Neytullah İlhan, Halit Kaya ve Ramazan Oruç'u gözaltına aldı. PKK'ye yardım ettikleri gerekçesiyle gözaltına alınan köylüler, Taşkonak Jandarma Taburu'na götürüldü. İşkenceyle sorgulanarak öldürüldü. 15 Ocak 1996 tarihinde Koçyurdu köy muhtarı ve aynı zamanda korucu olan Mehmet Öner'i arayan jandarma, gözaltındakileri serbest bırakacaklarını, onları almak için bir minibüs göndermelerini istedi. Korucular Hamit Yılmaz, Abdülhalim Yılmaz, Mehmet Öner ve Lokman Özdemir, Ramazan Nas'ın kullandığı 56 AH 320 plakalı minibüsle Taşkonak Jandarma Taburu'na gitti. Tabura gelen 4 korucu da öldürüldü ve daha önce öldürülen 6 köylü ile birlikte, 10 kişinin cansız bedenleri minibüsün koltuklarına bağlandı, başlarına da çuval geçirildi. Ramazan Nas'ın kullandığı minibüs jandarmanın kontrolünde yola çıktı. Yol askerler tarafından trafiğe kapatıldı. Minibüs bir noktaya gelince aracın içindeki jandarmalar inerek uzaklaştı. Yolu kesen özel tim, önce minibüsü silahla taradı. Attıkları roketler sonucu minibüs ve içindeki 10 ceset kömür haline geldi. Kaçmaya çalışan minibüs sürücüsü de taranarak öldürüldü. Adeta kül olmuş bedenler, ailelere teslim edilmedi. Üzerinde kimliklendirme çalışması yapılmadan, dini vecibeler yerine getirilmeden güvenlik güçlerince toplu halde gömüldü.16 Ocak 1996'da Genelkurmay Başkanlığı, Ankara'dan Güçlükonak'a getirilen gazetecilere PKK'nin yolcu minibüsüne saldırdığını söyledi, gazeteler de böyle yazdı" diyerek katliamın sürecini anlattı.
'PKK'nın değil, JİTEM'in işiydi, söyleyemedik'
Genelkurmay Başkanlığı aleyhinde, "Toplu cinayete azmettirme ve haber alma özgürlüğüne müdahale" iddiasıyla suç duyurusunda bulunulduğunu ama yapılan tüm başvuruların sonuçsuz kaldığını belirten Nur, "AİHM'e taşınan davada Türkiye etkin soruşturma yapmadığı için mahkûm oldu. Katliamdan 13 yıl sonra yaptığı itirafta, dönemin bakanlarından Adnan Ekmen, 'Olayı araştırınca arkasından devlet çıktı. PKK'nın değil, JİTEM'in işiydi, söyleyemedik' dedi. Güçlükonak katliamının faili devlettir. Bu katliamı planlayanlar, uygulayanlar, örtbas edenler, gerçeği değiştirerek toplumu yanlış bilgilendirenler hesap vermelidir. Bu katliamı cezasız bırakanlar hesap vermelidir" diyerek sözlerini tamamladı.
(ck/fk)