'Kürtlerin statü talebi anayasal güvenceye alınsın'
14:21
JINHA
HABER MERKEZİ - Diyarbakır, Batman ve Yüksekova'da bu haftada "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" şiarıyla eylem yapan kayıp yakınları, geçmişten bu güne devletin katliam çetelesinin sürdüğünü belirterek, "Kürtler bir statü talebinde bulunuyorlar. Bireysel ve kollektif haklarıyla yaşamak istiyorlar. Ve bunun anayasal güvenceye alınmasını istiyorlar. Hendek bir sonuçtur" dedi.
DİYARBAKIR
İHD ve kayıp yakınların "Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın" sloganı ile her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 361'incisi, Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirildi. Kayıp fotoğraflarının taşındığı eyleme İHD Diyarbakır Şubesi yönetici ve üyeleri, kayıp yakınları, Barış Anneleri Meclisi üyeleri, SES ve Sur ilçesinde sağlık hakkı ihlallerine yönelik Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi önünde nöbet eylemi başlatan sağlık çalışanları katıldı. Eylemde, İstanbul'da 1981 yılında, gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınmayan Nurettin Yedigöl'ün akıbeti soruldu.
Oturma eylemi öncesi konuşan İHD Genel Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, devletin eski akılla hareket ederek faillerin yargı önüne çıkarılmadığını belirterek, siyasal iktidarın failleri koruduğunu kaydetti. Sur, Cizre ve Silopi ilçelerinde bir ayı aşkın devam eden sokağa çıkma yasağını ilişkin değerlendirmelerde bulunan Raci Bilici " Operasyonlar orantısız bir şekilde devam ediyor. Kentler harabeye çevriliyor. Kolluk güçleri tarafından gerçekleştirilen sivil ölümlerde çok ciddi boyutlarda bir artış var. Biz yüzlerce kayıp ve toplu mezarların oluşturulduğu bir süreçten geldi. Ama sonuç alınmadığı görüldü. Bu güvenlik politikaları bir sonuç alınmayacağı çok nettir. Kürtler bir statü talebinde bulunuyorlar. Bireysel ve kolektif haklarıyla yaşamak istiyorlar. Ve bunun anayasal güvenceye alınmasını istiyorlar. Hendek bir sonuçtur" dedi.
7 sağlık emekçisi katledildi
SES Diyarbakır Şubesi Eşbaşkanı Ramazan Kaval, geçmiş yıllardaki çatışmalı ortamda 7 sağlık çalışanı arkadaşlarının katledildiği belirtti. Sokağa çıkma yasağı ilan edilen yerlerde sağlığa erişim haklarının ciddi bir şekilde ihlal edildiğini belirten Ramazan, "Bunun için eylem başlattık. Eylemin ikinci gününde Aziz arkadaşımızı katlettiler. Mahallesinde bir kadın yaralıydı. Ona yardım edip, tedavi etmek istedi. Ancak kafasından vurdular" diye belirtti.
Nurettin Yedigöl'e ne oldu?
İHD Diyarbakır Şubesi Kayıp Komisyonu Üyesi Nigar Kocaman, İstanbul'da 1981 yılında, gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınmayan Nurettin Yedigöl'ün hikayesini paylaştı. Kocaman şunları belirtti: "Erzincan'lı ve 27 yaşındaki Nurettin Yedigöl, 12 Nisan 1981 tarihinde, İdealtepe'de yapılan bir ev baskınında gözaltına alınır. Gözaltı süresi içersinde ağır işkencelere maruz kalır. Nurettin Yedigöl, gözaltında sorgudayken arkadaşları tarafından görülür. Arkadaşlarının anlatımlarına göre Nurettin Yedigöl, sorguda çırılçıplaktı, kolları tutmuyordu, konuşamıyordu ve kanlar içindeydi. Arkadaşlarının bu son görüşü dışında, Nurettin Yedigöl'ü bir daha gören olmadı. Yakınlarının Nurettin Yedigöl'ün bulunmasına yönelik yaptığı tüm başvurular sonuçsuz kaldı. Tüm başvurular 'gözaltına alınmadı' yanıtıyla geri çevrildi. Açılan davalardan da bir sonuç çıkmadı. Aile, yıllarca devlet kapılarını çaldı, Nurettin'i sordu. Soruşturmayı yürüten dönemin savcısı Faik Tarımcıoğlu'nun aileye "Bizim elimizde de oğlunuz hakkında bir tutuklama kararı var ama bulamıyoruz" dediği ileri sürüldü." Yapılan konuşmaların ardından Nurettin Yedigöl ve tüm kayıplar anısına gerçekleştirilen 5 dakikalık oturma eyleminin ardından etkinlik sona erdi.
YÜKSEKOVA
Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde İnsan Hakları Derneği (İHD) ve kayıp yakınlarının "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" talebiyle "faili meçhul" cinayetlere kurban gidenlerin akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle düzenledikleri eylemin 90 'ıncı haftasında Suruç da katledilen Süleyman Aksu'nun isminin verildiği sokakta gerçekleşti. Kayıpların fotoğraflarının ve karanfillerin taşındığı eyleme HDP, KESK yöneticileri, Metin Göktepe'nin ablası gazeteci Meryem Göktepe ve çok sayıda yurttaş da destek verdi. Kayıp yakınları bu haftaki buluşmasında, 8 Ocak 1996 tarihinde cezaevinde katledilen iki tutuklunun cenazesini izlemek için görevi başındayken polislerce bin kişiyle beraber toplu halde gözaltına alındıktan sonra polislerce "gazeteciye özel muamele" diyen polislerce dövülerek katledilen gazeteci Metin Göktepe'nin hesabı soruldu. Katledilen gazeteci Metin Göktepe'nin kendisi gibi gazeteci olan ablası Meryem Göktepe, "Öyle ölümler var ki insan yaşadığına utanır. Gerçekten bu gün Metin'in yirminci yılında onu anmaktan yasını tutmaktan utanır hale geldik. Anne karnında bebeler, sokakta anneler kaldı. Sokakta da annesinin cansız bedenini izleyen çocuklar kaldı. Savaşı çıkaran erkekler barışı inşa edecek olan kadınlar. Buradaki her basın emekçisinde kardeşim Metin'i görüyorum. Metin bu memlekette kayıplar olmasın diye nerede bir emek varsa Metin orada olurdu. Burada olurdu Metin olsaydı yine barikatların arkasında gerçekleri halka aktarırdı nerede bir gerçek karartılmak istenilse ilkin gazeteciler katledilir. Bu ülkede 90 lı yıllarda 23 gazeteci bölgede katledildi" diye konuştu.
'Zulüm kendi mezarını da kazar'
Meryem Silopi de önce kaybedilen sonra emniyete olduğu kabul edilen Nedim Oruç'un kaybedilmek istendiğini de değinerek, "Sabaha kadar elimiz yüreğimizde yeni bir Metin Göktepe yaşanmasın diye uyumadık. Metin'e geç kaldık Nedim'e geç kalmayalım dedik. 90lı yıllara gitmeyelim diyorlar ya 90 lı yılları aratır oldular. Zulüm kendi mezarını da kazar. Metin'i öldürdünüz ama binlerce Metinler oldu" dedi. Eylem, 5 dakikalık oturma eylemi ile sona erdi.
BATMAN
İHD ve kayıp yakınları tarafından "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" sloganıyla her hafta Cumartesi günü gerçekleştirilen eylem 361. haftada devam etti. Gülistan Caddesi İnsan Hakları Anıtı önünde gerçekleştirilen eylemde kayıpların fotoğrafları taşındı. İHD yöneticilerinden Mesut Aydın, Silopi'de katledilen 3 Kürt siyasetçi kadının infaz edilmesine değinerek, "DBP PM üyesi Sevê Demiri KJA üyesi Fatma Uyar ve Silopi Halk Meclisi Eşbaşkanı Pakize Nayir'in sivil siyaset mücadelelerini sahipleneceğiz ve infaz edilen 3 Kürt sivil kadını asla unutmayacağız ve adaletin takipçisi olacağız" diye belirtti.
Mesut, sokağa çıkma yasaklarının derhal sona erdirilmesi gerektiğini vurgulayarak, insanların evlerinden, geçmişlerinden ve topraklarından koparılıp sürgüne mecbur bırakılmasını kınadıklarını dile getirdi. "İşlenmeye devam eden hukuksuzluğa; devlet, kendi işlediği suçları soruşturamaz gerçeğine itiraz ediyoruz" diyen Mesut, bebeklerin, çocukların, kadınların, yaşlıların öldürülmesine sebep olan savaş politikalarına son verilmesi gerektiğini söyledi. Mesut, oğullarının cenazesini alamayan ailelerin 10 gündür açlık grevinde olduğunu belirterek, "Savaş hukukunda bile ölüye saygıdan dolayı cenazeler yerde kalmasın diye ateşkesler olurdu. Be sebeple yaşanılanlar savaş değil soykırımdır. Barışı, insan hak ve özgürlüklerinin tanındığı, korunduğu ve geliştirildiği bir durum olarak görüyor ve barışta ısrar ediyoruz" dedi.
Yapılan açıklamanın ardından 5 dakikalık oturma eylemi gerçekleştirildi.
(ekip/fk)