Ceylan Bağrıyanık: Tecridin yansıması abluka ve kadın katliamlarıdır
09:07
JINHA
AMED - PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecrid ve son olarak İmralı'dan iki tutsağın sürgün edilmesini değerlendiren Ceylan Bağrıyanık, "Bunun tek bir anlamı var o da önderliğe yaklaşımdır, önderliğin geliştirdiği Türkiye ve Kürdistan halklarının ortak bir arada yaşam perspektifine karşı büyük bir saldırıdır" dedi. Tecritle Kürdistan'da yürütülen savaşın bir konseptin ürünü olduğunu vurgulayan Ceylan, "Tecrit, Kürt halkı üzerinde geliştirilen bir tecrittir. Türkiye halklarının geleceği üzerinde geliştirilen bir tecrittir. Bütün herkesi etkileyecek ve özgürlükler adına büyük kayıplara yol açacaktır. Bu aynı zamanda AKP hükümetinin de bitişi demektir" diye konuştu.
PKK Lideri Abdullah Öcalan ile Temmuz 2011'den buyana avukatları Nisan 2015'den bu yana da ailesi ve İmralı heyeti görüşme yapamıyor. Son olarak da geçen yıl sekreteryada olmaları için İmralı'ya gelen Nasrullah Kuran ve Çetin Arkaş kimseye haber verilmeden Silivri Cezaevi'ne sürgün edildi. KJA Koordinasyonu'ndan doğru İmralı heyetinde yer alan Ceylan Bağrıyanık, iki tutsağın sürgün edilmesini, Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi ve başta kadınlar olmak üzere Kürdistan'da saldırıları değerlendirdi.
'Sürgünün anlamı halkların özgürlüğüne saldırıdır'
İki tutsağın sürgün edilmesini tesadüf sonucu, kendilerine giden postanın geri gelmesiyle öğrendiklerini belirten Ceylan, yine avukatların Silivri Cezaevi'nde tutsaklarla görüşme isteklerinin reddedildiğini, Bakanlık yetkililerinden 'rutin sevk' yanıtı verildiğini hatırlatarak, iki tutsağın böyle bir talebi olmadığını belirtti. Nasrullah Kuran ve Çetin Arkaş'ın İmralı'ya gidişinin bir mutabakat sonucu gerçekleştiğini, bunda bizzat devlet ve hükümet yetkililerinin onayı olduğunu vurgulayan Ceylan, "Arkadaşlarımızın iradesi dışında, heyete, avukatlarına, ailelerine haber ve bilgi verilmeksizin sürgün edilmelerinin tek bir anlamı var o da önderliğe yaklaşımdır, önderliğin geliştirdiği Türkiye ve Kürdistan halklarının ortak bir arada yaşam perspektifine karşı büyük bir saldırıdır. KJA olarak bu süreci toplumların bir arada özgürce ve barış içinde yaşamasını hedefleyen büyük bir saldırı olarak değerlendiriyoruz" dedi.
'Komplonun katlanarak devam etmesidir'
Bu durumu 'rutin bir işlem' olarak görmediklerini, sürece yönelik bir uygulama olduğunu ifade eden Ceylan, "Buna karşı cevabımız da bu süreci engellemeye yönelik yaklaşımların karşısında durmaktır" dedi. Bu sürecin Kürt halkının bütün illerde, Abdullah Öcalan'ın tecrit altında geliştirdiği, kadınların geliştirdiği mücadeleyle demokratik ulusun hayat geçirileceği bir sürece evrileceğini söyleyen Ceylan, şöyle devam etti: "Hükümet yetlilileri eninde sonunda önderliğin özgürlüğü ve iradesini de içinde olduğu bir müzakere sürecine evrilmek zorundadır. Bunu engelleyen bir yaklaşım var ve bunu Önderliğimiz de yapılan görüşme süreçlerinde de ifade etti ve bugün Kürdistan, Türkiye, Ortadoğu'da gelişen saldırılar aslında buna dayanıyor. Bu sevki sadece Türkiye cephesinden de değerlendiremeyiz. Bunu Ortadoğu'da uluslararası güçlerin geliştirdiği savaş konseptinin parçası olarak değerlendiriyoruz. Bu uluslararası komplonun ilk günden itibaren katlanarak devam ettirilmesinden başka bir şey değildir. Bu sürgünü hem bu sürece hem de Ortadoğu'da hareketimizin önderliğimizin perspektifi ışığında gerçekleştirmek istediği, halkların bir arada yaşama umudu ve pratiğine yönelik saldırı olarak değerlendiriyoruz."
'Saraydan geliştirilen politikanın ürünü'
Bütün demokratik yapılara, sivil toplum örgütlerine çağrıda bulunan Ceylan, "Biz bu komployu, halklar üzerinde gerçekleştirilen komployu ancak bir arada ve daha güçlü sistemimizi örerek boşa çıkartabiliriz. Biz KJA olarak da önderliğimizin özgürlüğü geliştirilinceye kadar bu mücadelede iddialıyız, kararlıyız ve bunu gerçekleştireceğiz" dedi. Kadınların ve halkların mücadelesine katliamlarla engel olunamayacağını dile getiren Ceylan, "Biz kadınları ve önderliğin perspektifiyle yaşamak isteyen halkları mücadelesinden vazgeçiremezler. Asla bu saldırılar karşısında boynumuzu bükmeyeceğiz. Başımız dik, büyük bir umutla kendi sistemimizi inşa edeceğiz. KJA olarak, kadınlar olarak bu saldırılara karşı mücadelemizi büyüterek cevap olacağız. Bu saldırının AKP hükümeti ve devlet tarafından hayata geçirildiğini biliyoruz, saraydan geliştirilen politikalar olduğunu biliyoruz. Önderliğin de orada kendi geliştirdiği perspektifle geliştirdiği direniş bu biçimiyle kırılmaya çalışılıyor. Tecrit içinde tecrit yaşatılmaya çalışılıyor. Bunun karşısında mücadelemizi büyüteceğiz ancak bir gerçek var ki bu artık bütün güçler tarafından görülmek zorundadır, önderliğimiz üzerinde geliştirilen tecrit, Kürt halkı üzerinde geliştirilen bir tecrittir. Türkiye halklarının geleceği üzerinde geliştirilen bir tecrittir. Bütün herkesi etkileyecek ve özgürlükler adına büyük kayıplara yol açacaktır. Bu aynı zamanda AKP hükümetinin de bitişi demektir. Bu bir ateştir. Önderliğe yönelmek, önderliğin sistemine yönelmek, karşılıklı mutabakat içinde gerçekleştirilmiş anlaşmaların geriye dönülmesi, önderlik sekretaryasına dair geliştirilen bu saldırı bir ateş açığa çıkartır ve bu ateş de en çok AKP'yi yakacaktır. Bu Türkiye'nin geleceği açısından büyük sorunlara yol açacaktır" diye konuştu.
'Gladyo devrede'
Uluslararası güçlerin sessiz kaldığını bunun da saldırıları onayladıkları anlamına geldiğini vurgulayan Ceylan, "Bu sadece Türkiye devletinin değil uluslararası güçlerinde içinde olduğu bir komplodur. Gladyo, önderliğimizin de görüşmelerinde çokça değerlendirdiği ve bir 3. Dünya Savaşı olarak da nitelendirdiğimiz ve içinde bulunduğumuz bu süreç açısından gladyonun savaş politikalarıyla devrede olduğunu ve bunu gerçekleştirdiğini çok iyi biliyoruz. Uluslararası komplo karşısında hem ulusların kendi içinde demokratik ulus perkpektifini geliştirerek aynı zamanda ulaslararasınada daha büyük konfederal birlikler geliştirerek bu komployu boşa çıkaracağımızı belirtmeliyim. Biz kadınlar ve KJA olarak bu politikalar karşı direneceğiz ve önderilğimiz özgürleşinceye kadar bunun mücadelesini yürüteceğiz. Bütün sol, sosyalist hareketleri ve sivil toplum kuruluşlarını da buna karşı tavır almaya davet ediyoruz" dedi.
'Önderlik bir beden değil özgürlük ruhudur'
"Önderlik bir kişi, bir beden değildir. Özgürlük ruhudur, toplumlar açısından, halklar, inançlar kültürler, kadınlar, gençlik açısından önderliğin anlamı budur. Bizim için önderlik yeni yaşamdır. Bu yeni yaşam perspektifini ortaya çıkarkan, bunun gerçekleşmesi için dünyada eşi benzeri görülmemiş bir direniş geliştiren bir önderliktir. Bu anlamda sadece Kürdistan'da ve Türkiye'de değil, Ortadoğu'da ve bütün dünyada perspektifiyle kabul edilen bir önderliktir" diyen Ceylan, Abdullah Öcalan'a yaklaşımın halkalara mesaj olduğunu söyledi. Ceylan bu mesajın da "Siz kendi alternatifinizi yaşayamazsınız, ancak bizim izin verdiğimiz ölçüde yaşayabilirsiniz, buna direnirseniz biz de sizin üzerinizdeki tecridi derinleştiririz" olduğunu dile getirdi.
'Tecridin yanısıması Cizre'de Sur'da ablukadır'
Tecrit ve bugün yaşanan saldırıların birbiriyle bağlantılı olduğunu, hepsinin bir konseptin ürünü olduğunu ifade eden Ceylan şunları söyledi: "Bugün tecridin yansıması Cizre'de Sur'da abuladır. Kadınlar üzerinde geliştirilen katliamdır. Cenazelerimizin alınmasına izin verilmiyor. Bunlar önderliğin üzerindeki tecridin yansımalarıdır. Bu bir konsepttir. Bir yanda önderliğimiz üzerinde böyle bir saldırı gerçekleştiriliyor, diğer yandan halkın geliştirdiği irade beyanları, direnişi karşısında dünyada görülmemiş, hiçbir dünya savaşı sürecinde görülmeyen katliam ve soykırım uygulanıyor. Bu halkın iradesiyle seçilmiş belediyelere yöneliniyor kayyum atamaları gündeme getiriliyor. Parlamenterlere dokunulmazlıkların kaldırılması mesajı veriliyor. Mücadeleyi yürüten kadınlara yönelimler söz konusu. Sadece Kürdistan'da değil Paris katliamı ve yine Türkiye'de devrimci kadınlar infaz ediliyor. Gazeteciler cezaevine konuluyor. Bunların hepsi komplonun birer parçasıdır. Direnen tek bir odak, tek bir güç bırakmama üzerine kurulmuş bir konsepttir. İç tartışmalarını duyuyoruz '6 bin kişi ölse ne olur' deniyor. Bu devlet kendi politikasını hayata geçirmek, direnenleri bastırmak için büyük katliamları göze almış, hiçbir kaygı gütmüyor."
'Verilen mesaja cevabımız var'
Söz konusu konseptle verilen mesajı aldıklarını ve buna cevap geliştirdiklerin ifade eden Ceylan, "Ne yaparlarsa yapsınlar, hangi yönelim biçimleriyle gelirlerse gelsinler karşılaşacakları tek şey vardır o da büyük direnmek. Özgürlük için ruhlarımızı büyük geliştirmek, özgürlüğe dair bulunduğumuz alanlardaki öz yönetimlerimizi geliştirmek, kadın özgün örgütlenmelerimizi çoğaltmak. Bu anlamda ne kadar birlikte olabilirsek bu konsepti boşa çıkarmamız o kadar yakındır. Bunu gerçekleştirecek gücümüz, irademiz, inancımız, kararlılığımız var" diye konuştu.
(gc-ny/fk)