JINHA

ŞIRNAK - Silopi'de 29 gündür süren saldırılara karşı yılmayan kadınlar, "Taş üstünde taş kalmasada. Burası benim evim" diyor.

14 Aralık 2015'ten bu yana dünyanın hiçbir yerinde görülmeyen ölüye ve diriye yapılan zulüme karşı direnen Silopi'de 25'i aşkın kişi katledildi. Taybet İnan ve daha nice insan katledildi ve cenazeleri günlerce sokakta bekletildi. İlçeyi boşaltmak için ilk günden elektrik ve suları kesen devlet güçlerinin halka karşı kullandığı diğer bir araç olan gıda ambargosu da sonuç vermedi. Tank ve topların yanı sıra, kepçelerle şu ana kadar kentte binin üzerinde konut yakılıp yıkılarak kullanılmaz hale geldi. Evlerinde darp edilerek çıkarılan binlerce kişi ise tehdit zoruyla ilçeden sürgün edilerek göçe zorlandı.

Tüm saldırılara kağmen halk toprağını koruyarak terk etmemekte kararlı. Barbaros Mahallesi'deki evi devlet güçlerince tank atışı ile yıkılan Meryem Sanırlı (43) ise, devletin kendilerine uyguladığı vahşeti hiç bir zaman unutmayacağını kaydetti. Devletin tüm Kürt halkını düşman gördüğünü dile getiren Meryem, "Bunun için uzaktan tank ve toplarla evleri yıkıyorlar. Orada kimin olduğunu bilmiyorlar. Çünkü kim olursa Kürt'tür ve onların düşmanıdır. Benim evimi tank bombardımanı ile yıktılar. Ben asla Silopi'den çıkmayacağım. Taş üstünde taş kalmasa da. Burası benim evim" diye konuştu.

Silopi'de devletin tankı ve topuna güvenerek bir vahşet uyguladığının altını çizen Narin Karataş da, cenazelere yönelik saldırılara tepki gösterdi. "Cenazelerimize vahşet uygulayarak, evlerimizi yıkarak boyun eğeceğimizi zannediyorlar" diyen Narin, "Devletin Silopi'de sadece zırhlı araçları, tank ve topuyla kaldığını belirten Karataş, "Halkın nefreti var onlara. Burada halkın tamamı artık daha fazla bu devletten nefret ediyor. Çocuklarımızı, yaşlılarımızı katlederek bizi toprağımızdan çıkaramazlar. Bu vahşeti nefretle kınıyorum" dedi.


(ekip/fk)