Devlet baskısına karşı direnişte buluşan iki ayrı yürek…
11:02
JINHA
AMED - Sur ilçesine yönelik saldırılarda yaşamını yitiren Ramazan Öğüt ve Rozerin Çukur'u yakınları ve arkadaşları anlattı. Ramazan'ın yakınları, "Ramazan küçüktü ama yüreği büyüktü" derken, Rozerin Çukur'un yakınları ve arkadaşları ise, Rozerin'in en çok anne karnında katledilen bebeğe üzüldüğünü belirterek, kadın konusundaki hassasiyetine dikkat çekti.
Sur'da 42'inci gününe giren abluka nedeniyle günlerdir bekletilen İsa Oran, Mesut Seviktek, Ramazan Öğüt ve Rozerin Çukur'un cenazeleri aileleri tarafından alınamıyor. Cenazeleri almak için tüm girişimleri sonuçsuz kalan aileler, 11 gündür İHD Diyarbakır Şubesi'nde açlık grevinde. Sur'a yönelik saldırılarda yaşamını yitirenlerden Ramazan Ögüt, henüz 17 yaşındaydı. 11 gündür cenazesi ablukanın sürdüğü Sur'da bekletilen Ramazan'ı halası Zarya Baran anlattı. Ramazan'ın korkusuz bir çocuk olduğunu söyleyen Zarya, "Küçük olmasına rağmen her şeyin farkındaydı ve devletin baskısını kabul etmeyen bir kişiliğe sahipti" dedi.
'Ramazan küçüktü ama yüreği büyüktü'
Zarya, yeğeni Ramazan ile yaşadıkları bir diyalog şu sözlerle anlattı: "Okulda sürekli devlet baskısıyla karşılaşıyordu. Biz onu sürekli dikkatli olması için uyarıyorduk ama o bize 'polisten korkmuyorum' diyordu. Bir gün okul çıkışında dört polis Ramazan'ı gözaltına almak için çembere almıştı. Polisler Ramazan'ı alamayınca bu defa ekip halinde gelip alıp götürdüler. Dört ay hapis cezası verildi. Ramazan cezaevinden çıkar çıkmaz okula gitmeyeceğini, okulun ona hiçbir şey ifade etmediğini ve sistemin okulunda okumayacağını söyledi. Ramazan dönüp bize 'Erdoğan zaten çocukları öldürüyor. Okumasına izin vermiyor, niye okuyayım ki' dedi. Ramazan küçüktü ama yüreği büyüktü. Yaşasaydı ondan büyük bir kahraman çıkacaktı ama Erdoğan izin vermedi. Ramazan'ım küçük yaşta kahramanlaştı."
'Rozerin en çok anne karnında katledilen bebeğe üzüldü'
Sur'da cenazesi alınamayan Rozerin Çukur da Ramazan gibi henüz 17 yaşındaydı. Rozerin'i de babası ve okul arkadaşları anlattı. Rozerin'in yasaklı bölgelerde yaşanan katliamlardan etkilendiğini belirten baba Mustafa Çukur, "Rozerin en çok anne karnında katledilen bebeğe üzüldü. O haberi görür görmez tavırları değişti. Annesi sabaha kadar ağladığını görmüş. Rozerin kimseyi incitemezdi. Ona verdiğim okul harçlığını biriktirip sokaktaki hayvanlara yiyecek ve yaraları için tıbbi malzeme alırdı. Havuz medyası böyle bir çocuğa kalkıp 'terörist' diyor. Gerçek teröristliği yapanlar görünmüyor. Ablukanın başladığı dönemlerde tank ve top seslerinden kızım uyuyamıyordu sabaha kadar kâbuslar görüyordu. Kızım inandığı yoldan gitti, bende yolundan pişmanlık duymadım. Bana kalan tek şey onun bıraktığı mücadeleyi sürdürmektir. Halk olarak bu gençlere sahip çıkmalıyız. Biz yetişkinlerin cesaret edemediğimiz yolu onlar seçti" sözlerini kullandı.
'Rozerin küçük yaşta kadın haklarını savunan biriydi'
Rozerin Çukur'un okul arkadaşı Şevin Yel ise Rozerin'in 2 yıl öncesine kadar içine kapanık ve sessiz biri olduğunu belirtti. Şevin, Rozerin'in son iki yılda değiştiğini dile getirerek, "Rozerin kendini bulmaya sorgulamaya başlamıştı son zamanlarda. Rozerin artık bazı şeylerin farkına varmış ve öğreniyor gibiydi, kadın konusunda çok hassaslaşmıştı, okulda ve sınıfa cinsiyetçi küfürlere tepki vermeye başlamıştı. Sınıfta kadına karşı olan yorumlarına açıklık getirerek, kadınlara olan fikrini düşüncesini hiç çekinmeden söylüyordu. Rozerin kadın konusunda çok hassas biriydi, böylesi küçük yaşta kadın haklarını savunan biriydi" ifadelerinde bulundu.
'Rozerin mor rengini en güzel temsil edenlerden biriydi'
Rozerin'in katledilmesinin adaletsizlik olarak değerlendiren Şevin, "Kendini tanımaya başlamış bir kadının bu kadar çabuk hayattan koparılması çok adaletsizce ama bu demek değildir ki, Rozerin'in ölmesiyle düşüncesi ve fikri ölecek. Biz kadınlar olarak onun kimliğini duruşunu düşüncesini hep yaşatacağız. Rozerin'de şöyle bir şey vardı, halkını koruma içgüdüsü çok gelişmiş ve çok cesur biriydi. Rozerin düşüncesi ve fikriyle çok değerli bir kadındı, evet bugün Rozerin artık olmayabilir ama geriye genç kadınlara fikrini ve düşüncesini bıraktı. Ölen bir insanın mesleği ve ona ait eşyaları kalmaz ama arkasında fikirleri kalır. Rozerin çok güzel ve radikal bir kadındı. Rozerin mor rengini en güzel temsil eden kadınlardan biriydi" diye konuştu.
'Kürdistan toprakları Kürt halkının toprakları olarak kalacak'
Rozerin'in bir diğer sınıf arkadaşı Barış Barut da, Türk devletinin Kürtlerden korktuğunu ifade ederek, "Saray çeteleri bizden ve direnişimizden o kadar korkuyor ki ölülerimize bile tahammül edemiyorlar. Cenazelerimize bile işkence ediyorlar. Ama biz direnişimizi devam ettireceğiz. Tüm devrim ve Kürdistan şehitlerinin bize devrettiği bayrağı biz direnişimizle dalgalandıracağız. Direnişte yer alan ve yaşamını yitiren arkadaşlarımızın cenazelerini almak için aileyle beraber mücadele edeceğiz. Silopi, Cizre, Sur, Nusaybin ve Kerboran'ı özgürleştirmeyene kadar mücadelemizi devam ettireceğiz. Kürdistan toprakları Kürt halkının toprakları olarak kalacak. Rozerin çok güçlü ve çok cesur bir kadındı kendisine yakışan bir şekilde yaşamını yitirdi. Rozerin bize arkadaşlarına sürekli destek verir yardımcı olurdu. Bizde bu kötü günde onu yalnız bırakmayacağız ve onun mirasını devam ettireceğiz" şeklinde ifade etti.
(ekip/mg)