İHD raporu: Ablukalarda 170 yurttaş yaşamını yitirdi

15:16

JINHA

AMED - İHD Diyarbakır Şubesi'nin hazırladığı rapora göre, 16 Ağustos 2015 ile 10 Ocak 2016 tarihleri arasında 7 kentin 19 ilçesinde 59 kez ilan edilen sokağa çıkma yasakları sırasında 170 yurttaş yaşamını yitirdi, 145 kişi de yaralandı. İHD Şube Başkanı Raci Bilici, AHİM'in kararına da tepki göstererek, "Bundan sonra yaşanacaklardan AİHM de sorumludur" dedi.

İHD Diyarbakır Şubesi, 16 Ağustos 2015 tarihinde başlayan ve halen Sur, Silopi ve Cizre'de devam eden sokağa çıkma yasaklarında meydana gelen yaşam hakkı ve insan hakları ihlallerine ilişkin raporu basın toplantısında açıkladı. İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, 16 Ağustos 2015- 10 Ocak 2016 tarihleri arasındaki hak ihlallerini sıralayarak, bugüne kadar 7 kentin 19 ilçesinde 59 kez ilan edilen sokağa çıkma yasaklarında 170 yurttaşın yaşamını yitirdiğini belirtti. 145 kişinin ise yaralandığını kaydeden Raci, sadece Diyarbakır'da 10'u çocuk, 3'ü kadın olmak üzere 37 yurttaşın yaşamını yitirdiği, 47 kişinin ise yaralandığını ifade etti. Raci, uzun süredir devam eden ablukalarla beraber yaşam hakkı ihlallerinin sürdüğünü, insanların temel ihtiyaçlarını karşılayamadığını ve sağlığa erişimin engellendiğini vurgulayan Raci, "Artık yaşama şansları kalmadı. Bu konuya ilişkin gerek bölge valilikleri gerek hükümet yetkileri ile yaptığımız görüşmelerde bu yaşanların sürdürülebilir bir durum olmadığını ve uluslararası sözleşmelere aykırı davranıldığını söyledik" dedi.

'Bu süreç böyle devam edemez'

Kürdistan'da artık çok farlı bir hukuk uygulandığını vurgulayan Raci, amacın Kürt halkına yönelik imha planları olduğunu belirterek şöyle devam etti: "Sorunun hendek olmadığı ortaya çıktı. Hendekler bahane edilerek, Kürtlerin kazanımlarına yönelik imha ile gidildiğini görüyoruz. 43 gündür kuşatma altında bulanan tarihi Sur'da yaşanlar çok ağır. Burada artık normal bir yaşam sürdürülemez. Toplumsal gösteri ve çatışmaların yaşandığını yerlerde, yargısız infazlar yapılıyor. Bölgede kolluk güçleri, pervasızca yetkilerini kötü bir şekilde kullanıyor. Bu süreç böyle devam edemez."

'İnsancıl hukuk yerle bir ediliyor'

Artık insanlığın abluka altında olduğuna vurgu yapan Raci, bunları izleyecek durumda olmadıklarını belirterek, uluslararası insan hakları örgütlerine acil eylem çağrılarını yineledi. Raci, "Bileşmiş Milletler, Avrupa Birliği, Avrupa İnsan Haklar Mahkemesi (AİHM) ile bu durumun vahametini Cumhurbaşkanı Erdoğan ile İçişleri Bakanı ile görüştük. İnsancıl hukuk yerle bir ediliyor. Günlerce cenazeler yerde duruyor ve kimsenin almasına izin verilmiyor. Almaya giden aile yakınları ise vuruluyor" şeklinde konuştu.

'Keyfi bir uygulama ile cenazelere yaklaşıyor'

Raci dün bekletilen cenazeleri almak için gittikleri Sur'da yaşananları da aktararak, "Cenazeleri almaya gittiğimizde önce 'cenazelerin üzerindeki mühimmatları bize getirin sonra cenazelerini alın' diyorlar. Bu temelde savcıların soruşturmasını ilgilendirirken, kolluk birimleri tamamen keyfi bir uygulama ile cenazelere yaklaşıyor" diyerek konuştu.

Talepler sıralandı

Sokağa çıkma yasağın kalktığı Nusaybin'de fiili yasağın sürdüğünü belirten Raci, "İşkence ve kötü muamele yaşanıyor. Hiçbir hukuk kurarları buralarda geçmiyor. Orada yaşayan insanların hayatı tehlikededir" diyerek taleplerin şöyle sıraladı, "Sayın Öcalan üzerindeki tecrit kaldırılsın. Diyalog ve müzakere masasına geri dönülsün. Şiddet devre dışı bırakılsın. Devlet operasyonları durdursun ve ablukalar kalsın. PKK'de çatışmalardan uzak durup müzakereye dönmeli."

Kürdistan'da yaşanan sokağa çıkma yasaklarına karşı AİHM'e yapılan başvuru sonucunda "tedbir kararına yer olmadığı" kararını da eleştiren Raci, "Bundan sonra yaşanacak can kayıplarından AİHM de sorumludur. Bunun önünü geçmeyerek suça ortak olmaktır. Biz bu süreçte AİHM'in en azından tedbir kararı almasını bekliyorduk. Mahkemenin verdiği karar kaygı vericidir" diyerek kararın tekrar gözden geçirilmesini talep etti.

(de-şa/gc)