Barış İçin Edebiyatçılar: Ama’sız eğer’siz, bu suça ortak olmayacağız

09:19

Sibel Yükler/JINHA

ANKARA – Barış İçin Edebiyatçılar, “Ama’sız fakat’sız eğer’siz, bu suça ortak olmayacağız” diyerek, Kürtçe ve Ermenice olmak üzere 5 dilde Barış İçin Akademisyenler’e destek için imza kampanyası başlattı. Şair Asuman Susam, otuz yıl önceki darbe sürecinin hayaletinin hortalayarak tüm ülkeyi tehdit ettiğini belirtirken, eleştirmen Aşegül Tözeren ise, edebiyatçıların desteğinin bir anda arttığını söyleyerek, “Bu bile barışa susadığımızın göstergesi” dedi.

“Bu ülkenin akademisyen ve araştırmacıları olarak bu suça ortak olmayacağız!” diyerek barış için ses çıkaran bin 128 akademisyen, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından ihanetle suçlandı. Ardından yandaş medya da tarafından hedef haline getirilen akademisyenler, ‘acil olarak’ toplanan YÖK Genel Kurulu tarafından, "Bu bildiri ile ilgili olarak hukuk çerçevesinde gereği yapılacaktır" açıklamasıyla tehdit edildi. Bugün, birçok akademisyen hakkında soruşturma açıldı.

Edebiyatçılar: Bu suça ortak olmayacağız

Ancak barış taleplerini seslendiren akademisyenlere, hedef gösterenlere inat en büyük desteklerden biri de Barış İçin Edebiyatçılar İnisiyatifi'nden geldi. "Yaşamak, eşit ve özgür yurttaş olmak, düşünmek ve ifade etmek en temel haklardır. Bu hakların ihlali karşısında direnmek, direnenlerin yanında olmak bir zorunluluktur" diyen edebiyatçılar, "Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi’nin ‘Barış Çağrısı’nın ardından çağrıcı akademisyenlerin hedef gösterilmesine ve başlatılan linç kampanyasına karşı" Barış İçin Edebiyatçılar İnisiyatifi adı altında bir araya gelerek hazırladığı metni edebiyatçıların imzasına açtı.

'Ama’sız fakat’sız eğer’siz: Bu suça ortak olmayacağız'

Aralarında Latife Tekin, Karin Karakaşlı, Aslı Tohumcu, Asuman Susam, Ayşegül Tözeren, Ayşe B. Kaban, Murathan Mungan, Ayfer Tunç, Ahmet Büke, Melike Koçak, Sema Kaygusuz ve Vedat Türkali'nin de yer aldığı 500’ü aşkın edebiyatçı, metne imza atarak, "Bu suça ortak olmayacağız" dedi. Barış İçin Edebiyatçılar İnisiyatifi, Kürtçe, Ermenice, Türkçe, İngilizce ve Almanca olarak hazırladığı metinde şunları söyledi:

"Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifinin, 11 Ocak 2016 tarihinde hükümete yaptığı barış ve müzakare çağrısına, kalbimiz ve kalemimizle katılıyoruz. Düşünce ve ifade özgürlüğünün engellenmesini reddediyoruz. Eşitlik ve barışın yanındayız. Yaşam hakkının yanındayız. Özgür düşüncenin yanındayız. Ama’sız fakat’sız eğer’siz: Bu suça ortak olmayacağız! Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi’nin, yanındayız."

‘Otuz yıl önceki darbe sürecinin hayaleti hortladı’

JINHA'ya konuşan -şair Asuman Susam, “kendi gibi düşünmeyene dair düşmanlık ve o düşüncelerin tasfiyesi bir anlamda yeni bir toplum inşası” olduğunu belirterek, “Bugün toplumun üzerinde doğrudan ya da dolaylı şiddet uygulayanların amacı bütünüyle bu. Ne acıdır ki dün de buydu. Otuz yıl önceki darbe sürecinin hayaleti hortladı. Ve tüm ülkeyi bu hayalet tehdit ediyor” dedi.

Bugün çeşitli çevrelerin yükselttiği barışa dair sese kimsenin kayıtsız kalamayacağını söyleyen Asuman, “Barış diyen tüm sesler de eşitlik, adalet ve vicdanla kurulu bir toplum düşlüyor. Birlikte umutvar bir yaşamı kurmak arzusu taşıyor. Metinler her zaman tartışma yaratır, bireysel farklar elbette patikalar, kılcal yollar ister. Ama bugünün yakıcı ortamı şiddetten uzak, özgürlüklerden, barıştan, eşitlik ve adaletten yana bir dünya isteyen herkesi biraradalığa zorluyor. Bugün birbirimiz için verdiğimiz imzalar imza olmanın ötesinde anlamlar taşıyor” diye konuştu.

‘Bu bile barışa susadığımızın göstergesi’

Eleştirmen Ayşegül Tözeren ise, Barış İçin Akademisyenler inisiyatifinde yer alan Nazan Üstündağ’ın Barış Bloku'nda konuşurken, barış bildirisine imza istediklerinde akademisyenlerden gördükleri yoğun ilgiden söz ettiğini hatırlattı. Kendilerinin de akademisyenlere destek olarak bir araya geldiği andan itibaren sayılarının hızla arttığını ifade eden Ayşegül, “Birkaç saat içinde 200 edebiyatçı olduk. Sabah geceki sayıyı ikiye katlamak üzereydik! Bu bile barışa susadığımızın göstergesi. Tekrarlıyorum, ama'sız, eğer'siz, fakat'sız: Bu suça ortak olmayacağız!” dedi.

'Edebiyatçıların da sözsüz kalması kabul edilemezdi'

Edebiyat öğretmeni Melike Koçak, "korkuyla ve kanla karılı Türkiye topraklarında hakiki bir özgürlüğe asla ulaşamayacak mıyız?" diye sordu. "Baskı, zulüm, sansür, ölüm, kıyım, katliam... mirası hiç değişmeyecek mi? Hesaplaşma ve yüzleşmeleri yaşayıp da hafifleyerek; eşit, adil, özgür, demokratik, çoğulcu bir ülke olamayacak mıyız diye soruyor; tarihe, dile, kültüre baktığımda cevaplarından korkuyorum" diyen Melike, imza vermesindeki nedeni şöyle anlattı:

"Sağlıkçılar, avukatlar, öğretmenler, kadınlar... yaşam hakkının, eşit yurttaşlık hakkının, adalet talebinin ihlal edilmesi karşısında direnenlerin yanında yer alır ve bunun bedellerini öderken toplumdaki akademisyenlerin imzasıyla sessiziliğin bir yerden yırtılması geç de olsa olumlu. Ama geç kaldık. Hepimiz. Barış'ın imkân ve ihtimalinin kıyısındaydık. Direnen halklar kadar kıymetini bilemedik. Yine de her tür dayanışma, barış sürecinin yeniden kurulmasına; özgür, eşit, demokratik ve törenler değil karnavallar kıvamında yarınların kurulmasında her çaba kıymetlidir. Yaşanan süreci akıl zemininde değerlendirmek mümkün değil. Tüm bunlar karşısında edebiyatçıların da sözsüz, sessiz kalması sanırım kabul edilemezdi. Bu dayanışmaların, barışa karşı her sesin, adımın, girişimin kıymetli olduğunu düşünüyorum."

İmzacıların tam listesi için https://barisicinyazarlar.wordpress.com/ adresine bakabilirsiniz.

(fk)