'Kürtler 'biz Gezi'deydik Gezi nerede?' diye sorar'
09:07
Özlem Çiçek/ JINHA
İSTANBUL- Kürdistan'da devlet tarafından gerçekleştirilen ağır insan hak ihlallerine karşı batının sessizliğini, batıdan eleştiren Hatice Çiftçi, "Eğer batı buna bir ses verecek olsaydı, devlete 'Yaptığın katliamdır, yanlıştır' diyebilecek olsaydı, devlet belki yine geri adım atmayacaktı ama halk uyanacaktı. Belki o insanlar sokaklarda katledilmeyecekti, sürüklenmeyecekti en azından okullara 'Geldik, sizi katledeceğiz' gibi cümleler yazılmayacaktı" dedi.
Namlusu kendine yöneltilmiş devletin silahlarıyla ilk defa Suruç'ta karşılaşan, Ezidi ve Kobanêli mülteciler ile ilgili dayanışma kampanyaları yürüten, Lice'de kalekol yapımlarına karşı halk ile mücadele verirken özel harekat polislerinin kimlik kontrolleri sırasında O'dadaki 'çifte standart' uygulamasına şahit olan Hatice Çiftçi tiyatro yazarı ve aynı zamanda bir aktivist. Hatice, ülkenin doğusunda yaşanan katliamların yarattığı ölüm sessizliğine batıdan ses vermeye çalışanlardan. Hatice, ile "Gezi'de Kürtler neredeydi" sorusundan, "Kürtler öldürülürken Türk'ler neredeydi" sorusuna belki de asıl 'bölünme' olarak tabir edilen büyük sessizliği konuştuk.
'Kürtler her dönem terörize edilmiş bir halk olmuştur'
"İster bu bölgede olsun ister farklı bölgede olsun, ister bu ülkede olsun ister farklı ülkelerde olsun Kürtler bize bir kalıp içerisinde sunulmuştu" diyen Hatice, Kürtlerin her dönem terörize edilmiş bir halk olduğunu dile getirdi. Her ne olursa olsun Kürtler işkence de görseler, cesetleri zulme de uğrasa, cansız bedenleri sokaklarda kalıp, cenazelerinin üzerini karlar da örtse sonuçta o 'Kürt ise her şey ona revadır' anlayışının toplum tarafından kanıksandığını belirten Hatice, "İstediğimiz kadar inkâr edelim bu bilinçaltımıza yerleştirilmiş bir gerçeklik" diye belirtti. Batı'da yaşayanların akrepleri, tomaları ve devlet şiddetini Gezi'de gördüğünü fakat Kürt halkının barış süreci sırasında bile Kürt halkının tomalara, akreplere, özel harekât kuşatmalarına maruz bırakıldıklarını dile getiren Hatice, bu durumun normalleştirilmemesi gerektiğine dikkat çekti.
'3 aylık bir çocuk için bile 'Ama'lı cümleler oluşturuluyor'
Hatice barış sürecinin Kürt halkının ortadan kaldırdığı iddialarına karşılık olarak bizim Lice'de gördüğümüz barış süreci zarfında dört yıl öncesinden kurulmaya başlanılan kalekollar neydi? diye soruyor ve ekliyor "Demek ki bir savaş sürecine hazırlanılıyordu." Barış sürecinde bu kadar iyi bir empati ortaya konulmuşken bir anda insanların 360 derece yani Gezi'den önceki döneme döndüklerini gördük" diyen Hatice," Berkin'de büyük bir toplumsal refleks oluşmuştu. 15 yaşında bir çocuk gerçekten büyük bir trajediydi. Berkin, İstanbul'da öldürüldüğü vakit, çok büyük bir toplumsal refleks oluştu. Ali İsmail'de yine aynı ki keza onlar bizim değerlerimizdir. Fakat şu an 3 aylık bir çocuk öldürülüyor (Miray bebek) 3 aylık bir çocuk için bile 'Ama'lı cümleler oluşturuluyor" diye konuştu.
'Biz Gezi'deydik Gezi nerede?
"Bir toplum yine yalnızlaştırılıyor, yine ötekileştiriliyor" diyerek Kürt halkının katliamlar karşısında tek başına bırakıldığına dikkati çeken Hatice, "Gezi aktivistlerinin "Kürtler neredeydi?" sorusuna karşılık olarak şu anda Kürtlerin de şunu sorma hakkı vardır. 'Türkler nerede?' Türkleri geçtim, Gezi'dekiler nerede?" dedi. Kürt soykırımına karşı çok küçük bir azınlık olarak karşı durduklarını belirten Hatice, Şu an 'Biz Gezi'deydik Gezi nerede?' demeye başladık" diyerek, Gezi'dekiler üç beş nedenle 'Kürtler neredeydi' diye çok ağır bir ithamda bulunabiliyorken, burada bir katliam var, bir yok ediliş var, topraklarından sürgün edilen bir halk var, 90'lardan çok daha büyük olaylar bütün Kürdistan'da yaşanıyor. Bu toplum ama'larla başlayan cümleler sarf ediyor. Bu cümleler vicdanı, inancı olan hiçbir kimsenin sarf edebileceği cümleler değildir" vurgusunu yaptı.
'Eğer batı devlete…'
Hatice, " Eğer batı buna bir ses verecek olsaydı, devlete 'Yaptığın katliamdır, yanlıştır' diyebilecek olsaydı, devlet belki yine geri adım atmayacaktı ama halk uyanacaktı" şeklinde konuşarak "Belki o insanlar sokaklarda katledilmeyecekti, sürüklenmeyecekti en azından okullara 'Geldik, sizi katledeceğiz' gibi cümleler yazılmayacaktı. Devletin katliamda ve zorbalıkta pervasızca sınır tanımamasının önüne geçilebilecekti "dedi.
'Sen hendekleri kaldır ben seni rahat öldüreyim'
Hatice son olarak, katliamların sebebi olarak öne sürülen öz yönetim ve hendeklere değinerek müzakere sürecinde cumhurbaşkanının yerel yönetimleri güçlendirmekten bahsettiğini hatırlattı. Hatice, "Devlet diyor ki 'sen hendekleri kaldır ben seni rahat öldüreyim.' Hendekler bir savunma savaşıdır, bir saldırı savaşı değildir. Toplum da o 'tankları oradan çekin diyeceğine o hendekleri kapatın' diyor. O asker oradan çekilince ortada hendek diye bir şey kalmayacak zaten. Bunu Türkiye'deki aydınların bütün topluma anlatması gerekiyor" diyerek batıdaki insanların Türk medyasının yalan yanlış, çarpıtılmış haberleriyle beslendiklerini belirtti. Hatice son olarak devletin tankıyla tüfeğiyle yaş ayırt etmeksizin oradaki halkları yok etme çabası içerisinde olduğunu bu katliamın bir ayağının da Türk medyası tarafından değiştirilip, dönüştürülerek halka sunulduğuna dikkat çekerek, halkların bilinçlendirilmesinde aydınlara ve özgür basına çok sorumluluk düştüğünü aktardı.
(ck/fk)