Akademisyenlere yönelik yargı ve ırkçı kıskaç 'cadı avı'na dönüştü

15:33

JINHA

HABER MERKEZİ - "Bu suça ortak olmayacağız" diyen akademisyenlere yönelik yargı kıskacı ve linç saldırılarına her geçen dakika bir yenisi ekleniyor. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı, devletin Kürdistan'da operasyonlarını durdurması yönünde çağrı yapan Barış İçin Akademisyenler Grubu hakkında, "Örgüt propagandası yapmak" iddiasıyla ikinci kez soruşturma başlattı. Bolu ve Bursa'da akademisyenlerin odasını polis bastı ve gözaltına aldı. Gazi, Kırklareli ve Selçuk üniversitelerinde akademisyenlerin ofisinin kapısına kırmızı işaretler ve ırkçı yazılar yazıldı. Antep ve Mersin'de ise çok sayıda akademisyen hakkında soruşturma başlatıldı.

128 akademisyenin imzasıyla sivillere yönelik devlet güçlerinin saldırılarına karşı "Bu suça ortak olmayacağız" başlıklı bildiriyi yayınlayan akademisyenler Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından hedef gösterilmiş ardından ise adeta 'cadı avı' başlatılmıştı. Akademisyenler hakkında soruşturmalar, gözaltılar ve ırkçı linç saldırılarına her geçen saat bir yenisi ekleniyor. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı, devletin Kürdistan'da operasyonlarını durdurması yönünde çağrı yapan Barış İçin Akademisyenler Grubu hakkında, "Örgüt propagandası yapmak" iddiasıyla soruşturma başlattı. Soruşturmaya ilişkin açıklama yapan Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı, "Devletimizin Güneydoğu'da sürdürmekte olduğu teröre karşı mücadelesini 'katliam ve kıyım' olarak nitelendiren bildiriyi imzalayan bir grup akademisyenden Bakırköy Adli Yargı sınırları içinde bulunan üniversitelerde görev yapmakta olan akademisyenler hakkında 'terör örgütü propagandası yapmak' suçundan 3713 sayılı kanunun 7/2 maddesine gereğince soruşturma başlatılmıştır" denildi. Akademisyenler hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da "Örgüt propagandası yapmak" ve "Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni ve devletin kurum ve organlarını aşağılamak" iddiasıyla dün soruşturma başlatmıştı.

Bolu'da akademisyenlerin ofis ve evleri basıldı

Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı, Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Barış Kılıçbay, aynı bölümde görevli Dr. Ülkü Güney, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Selime Güzelsarı hakkında, "Örgüt propagandası yapmak' suçlamasıyla soruşturma başlattı. İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi ekipleri, soruşturma kapsamında üç akademisyenin evlerine sabah eş zamanlı baskın düzenledi. Ülkü Güney ve Selime Güzelsarı'nın kampüs lojmanlarda bulunan evlerinde ve Barış Kılıçbay'ın Alpagutbey Mahallesi'ndeki evinde arama yapıldı. Akademisyenlerin üniversitedeki çalışma odalarında da geniş çaplı arama yapıldı. Akademisyenlerin bilgisayarları incelendi.

'Kediler bile farkında'

Barış Kılıçbay'ın evindeki aramaya nezaret eden Eğitim Sen Bolu Şubesi Hukuk Sekreteri Zehra Kulalı Gezici, "Evde ciddi bir arama yapılıyor. Barış hoca, içinde doçentlik tezleri bulunduğundan ve başkaları zarar görmesin diye imaj vermek istemedi. Şu an o da çok şaşkın. Bir kedisi omzunda, biri kucağında, bekliyor. Kedileri bile durumun vahametinin farkında. Hocayı kimseyle görüştürmüyorlar" dedi. Zehra Barış Kılıçbay'ın babasının da imzacı olduğunu hatırlattı ve "Emekli akademisyen olan babası da imzacılar arasında. Onun durumunu bilemiyoruz" dedi. Kulalı, evdeki aramadan sonra akademisyenlerin üniversitedeki odalarında da arama yapılacağını söyledi" diye konuştu.

Bursa'da 3 akademisyen gözaltına alındı

Bursa Uludağ Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü'nden Doç. Dr. Gökhan Yavuz Demir, Tıp Fakültesi'nden Şule Akköse Aydın ve Tarih Bölümü'nden Araştırma Görevlisi Aylin Çakı bugün gözaltına alındı. Bursa ÇHD'den Avukat Aslı Evke, üç akademisyenin odalarından gözaltına alındığını söyledi.

Barış isteyen akademisyenlerin kapıları işaretleniyor

Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde çalışan Doç Dr. Kemal İnal ve Doç. Dr. Betül Yarar'ın kapısına "Gazi İletişim Ülkücüleri" imzasıyla bırakılan kağıtta, "PKK'ya destek veren Betül Yarar'ı üniversitemizde istemiyoruz", "PKK'ya destek veren Kemal İnal'ı üniversitemizde istemiyoruz" yazıları yazıldı. Evrensel'in haberine göre, sabah saatlerinde sivil polislerin İletişim Fakültesi'ne gelerek 2 akademisyenin nerede olduğunu sorduğu öğrenildi. Özel güvenlik görevlilerinin okulda olmadıklarını söylemesi üzerine polisler okuldan ayrıldı.

Kırıkkale ve Konya'da da işaretleniyor

Benzer bir olayda Kırıkkale Üniversitesi'nde yaşandı. Bildiriye imza atan iki akademisyenin kapısına "PKK'ya destek veren F.O.'yu üniversitemizde istemiyoruz" yazılı kağıt asıldı.

Yine Konya Selçuk Üniversitesi'nde de bildiriye imza atan akademisyenlerin ofislerinin kapısına kırmızı çarpı işareti ile yazılama yapıldı.

Antep ve Mersin'de soruşturma

Antep Üniversitesi Rektörlüğü, 'Barış için akademisyenler inisiyatifi' adıyla yayımlanan bildiriye imza atan 4 öğretim üyesi hakkında disiplin soruşturması başlattı. Gaziantep Üniversitesi'nde görevli Yardımcı Doçent Doktorlar Fulya Doğruel, Çağrı Aslan, Pınar Şenoğuz ve Rana Gürbüz hakkında 'Barış için akademisyenler inisiyatifi'nin bildirisine imza attıkları gerekçesiyle soruşturma başlatıldı. Rektörlük tarafından disiplin soruşturması başlatılan akademisyenlerin savunmalarının alınacağı bildirildi.

'Söz bitti, barış istemek suç oldu, cadı avı başladı'

"Bu suça ortak olmayacağız" başlıklı bildirgeye imza atan akademisyenlere yönelik soruşturmalara Mersin Üniversitesi (MEÜ) de dahil oldu. 20 akademisyene Mersin Üniversitesi Rektörlüğü tarafından sözlü olarak idari soruşturma başlatılacağı bildirildi. Mersin Üniversitesi İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mustafa Şener, soruşturmayla ilgili herhangi bir resmi evrakın kendilerine ulaşmadığını dile getirerek, "Kimseden bir şeyi saklamaya gerek yok. Dün sözlü olarak soruşturma açılacağını duyduk" dedi. Mustafa Şener, artık sözün tükendiği bir yere gelindiğini söyleyerek, sadece barış istemenin bile bu kadar manipüle edilmesinin siyasi atmosferin bir göstergesi olduğunu ifade etti.

Soruşturma ve gözaltıları "Cadı avı" olarak değerlendiren Mustafa Şener, şunları söyledi: "Bizim imzalamadığımız metinde uluslararası evrensel hukukta suç sayılabilecek herhangi bir cümle yok. Metinde yazılanları birinci sınıf hukuk öğrencisine de gösterseniz içerisinde suç unsuru herhangi bir cümle olmadığını söyler." Açılan soruşturma ve yapılan açıklamaların tamamen üniversitelerde yer alan muhalif sesleri susturmaya yönelik olduğunun altını çizen Şener, "İmzaladığımız metinde 'terör örgütü' kavramını oluşturabilecek hiçbir şey yok" diye belirtti.

(ekip/fk)