Hukukçular: Kürt halkının çığlığını duyurmaya geldik
10:31
JINHA
AMED - Sur'da devam eden abluka 48'inci gününe girerken, saldırılar nedeniyle Kürt halkıyla dayanışmak amacıyla batı illerinden destek ziyaretleri de devam ediyor. İstanbul'dan Diyarbakır'a gelen ÇHD'li avukatlar, "Kürt halkının çığlığını duyurmaya geldik" dedi.
Diyarbakır'ın Sur ilçesine yönelik abluka 48'inci gününe girerken, saldırılar nedeniyle sağlık hakkından yaşam hakkına kadar birçok ihlal de yaşanıyor. Sur ilçesinde devam eden saldırılar nedeniyle İstanbul'dan Diyarbakır'a gelerek halka destek ziyaretinde bulunan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) avukatları, özyönetim direnişlerini ve yaşanan hak ihlallerini değerlendirdi. Öncelikle AİHM'nin aldığı tedbir kararına değinen ÇHD avukatlarından Severel Ballıkaya, AİHM'in tedbir kararını reddetmesinin kendi sözleşmesine aykırı bir karar olduğunu belirtti.
'AİHM Türkiye'nin iç tüzüğüne bakmalıydı'
Sur, Cizre ve Silopi'de yaşam, sağlık, beslenme, yerleşme, göçertme ihlallerinin yaşandığını söyleyen Severel, "Ve bununla beraber etnik temizliğin yapılacağı söyleniyor. AİHM Türkiye'deki iç tüzüğü inceleyip iki şeye bakması gerekirdi. Birincisi, sokağa çıkma gibi bir yetkinin olmadığını ve bu yetkinin valiye, kaymakamlığa verilmediğini görecek. Devletin AİHM'e sunduğu argümanlarda orantılılık var mı diye bakıp tedbir kararını buna göre almalıydı. İkincisi ise, hükümetin bu operasyonları durduracağı güveni verildiğinden bahsedilmiş. Hükümetin hangi argümanlarına dayanarak böyle bir güven duyulmuş. Bu karar uluslararası mevzuatı hiçe sayan bir karardır. Tamamıyla siyasi bir karar olduğunu söyleyebiliriz" şeklinde konuştu.
'Çığlığı tüm dünyaya duyurmak için geldik'
Diyarbakır'a gelme nedenlerini anlatan Severel son olarak şunları belirtti: "Abluka olan yerlerde yaşanan katliamları dışarıdan seyretmemek için seyirci olmamak için geldik. Diyarbakır'da ve diğer yerlerde yaşananları batıya ve dünyaya duyurmak için geldik. Diyarbakır'ın kalbine saplanan hançer bizim kalbimize de saplandı. Kürt halkının ve evlatlarının yürüttüğü onurlu mücadelenin başarıya ulaşacağını biliyoruz. Burada ki çığlığı tüm dünyaya duyurmak için geldik. Bu ablukalar kalkana kadar gereken tüm yerlere başvuracağız."
'İç güvenlik paketi ile savaş hazırlığı yapıldı'
ÇHD Genel Sekreteri Tuğba Aslan da 7 Haziran seçimlerine dikkat çekerek, "7 Haziran öncesinde devletleşmiş siyasal iktidar tarafından bu savaşın alt yapısının hazırlandığını gördük. Bunu nerden gördük; İç Güvenlik Yasa Paketi içinde İl İdare Kanunu içerisinde yapılan değişiklikle valiliklere sokağa çıkma yasakları üzerinden aslında anayasaya ve yasalara açıkça aykırı olan yetkiler tanındı. Bu bir hazırlıktı, savaş hazırlığıydı. Kürt halkı devlet tarafından imha edilmeye çalışılıyor" ifadelerinde bulundu.
'Karar AİHM'in politik bir yapı olduğunu hatırlattı'
"Tedbir istemli başvurular istisnai yapılan başvurulardır. Bizce koşulları da çok net vardı. Çünkü gıdaya ulaşamayan, elektriğe, suya ulaşamayan insanlar var. Bırakın bunları cenazesini vurulduğu yerden alamayan ailelerden bahsediyoruz. Bu çok ağır ve travmatik süreçlerdir. Sivil halka yönelik açıkça bir saldırı söz konusudur" ifadelerinde bulunan Tuğba, AİHM'in verdiği kararla devletler tarafından kurulmuş politik bir yapı olduğunu hatırlattığını kaydetti.
'Kendi içinde çelişen bir karar'
AİHM'in bulunduğu konjonktür nedeniyle tedbir kararı almaya gerek duymadığını belirten Tuğba, kararın alınması için gerekli koşulların olduğuna vurgu yaptı. Tuğba, "Hem nalına hem mıhına alınan bir karar olarak değerlendirmek lazım. Yani kararda, 'Başvurucular açısından bir durum söz konusu olurken elbette yeniden başvurabilir ama devlette tazmin edebilir. Devlete başvurusunda devlet tazmin etsin' şartları yok gibi. Bu karar kendi içinde çelişen bir karar olduğunu düşünüyorum" diyerek AİHM'in bu kararla "AİHM politik bir yapılanmadır" şeklinde düşünceleri konusunda kendilerini yanıltmadıklarına değindi.
(şa-de/mg)