'Akademisyenler bu ülkenin yüz akı vicdanıdır'

13:58

JINHA

HABER MERKEZİ - "Bu suça ortak olmayacağız" bildirisi yayınlayan ve linç girişimlerine maruz kalan akademisyenlere destek gelmeye devam ediyor. İzmir'de aydınlar akademisyenlere destek olmak için kendisini ihbar ederken, farklı meslekten yurttaşlar ve öğrenciler desteklerini açıkladı.

BİNGÖL
Akademisyenlerin "Bu Suça Ortak Olmayacağız" başlığıyla yayınladıkları bildiriyi imzalayan bilim insanları arasında bulunan Bingöl Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Eda Erdener hakkında soruşturma başlatıldı.

Öte yandan HDP Bingöl Milletvekili Hişyar Özsoy, bildiriye imza atan akademisyenlere destek için TBMM'de basın toplantısı düzenledi.

KESK Bingöl Platformu da yaptığı yazılı açıklamada, bildiriye imza atan akademisyenlere destek verdi. Açıklamada, "Çocuklarımızın öldürülmemesi, birlikte yaşam zemininin ortadan kaldırılmaması ve barış talebiyle 'Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi' öncülüğünde kaleme alınan bildiriye yönelik linç kampanyasını ve akademisyenlerin gözaltına alınmasını kınıyor, protesto ediyoruz. Akademisyenlerin düşünce ve ifade özgürlüğü ile barış taleplerine sahip çıkıyoruz. Bildiriye yönelik linç kampanyası ve gözaltılar düşünce ve ifade özgürlüğüne yöneliktir. Oysa ifade özgürlüğü sadece insan hakları katalogunda yer alan bir temel hak değil, bir toplumun vicdan zekâ ve anlama gücüdür. Savcılar barış savunucularını değil, 'kandan duş almak' isteyenleri soruşturmalı, yargılamalıdır" denildi.

İSTANBUL

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun hedef göstermesi sonucu linç ve gözaltı operasyonlarına maruz kalan 2 bini aşkın akademisyene, "Biz de bu suça ortak olmayacağız" diyerek destek açıklaması yayımlayan gazetecilerin sayısı 624'e ulaştı. Akademisyenlere destek veren gazeteciler arasında Amberin Zaman, Hasan Cemal, Nazlı Ilıcak, Ceyda Karan, Fatih Polat ve Uğur Güç gibi isimler de var.

Akademisyenlerin iktidar ve bazı medya kuruluşları tarafından hedef haline getirilmesini tehlikeli bulan gazetecilerin bildirisinde şöyle denildi: "'Bu suça ortak olmayacağız' diyerek çatışmalı sürecin sona ermesini ve yeniden müzakerelerin başlamasını istediklerini açıklayan 'Barış İçin Akademisyenler'in yanındayız. Türkiye'nin geleceğini yetiştiren akademisyenlerin 'Barış istiyoruz' dedikleri için hedef haline getirilmelerini insan hakları, düşünce ve ifade özgürlüğü açısından tehlikeli buluyoruz. Biz, barış isteyen gazeteciler olarak, 'Bu suça ortak olmayacağız' diyen akademisyenlerin yanında olduğumuzu ve savaş değil barış ortamı içinde habercilik yapmak istediğimizi beyan ediyoruz."

MERSİN

Mersin Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencileri bildiriye imza atan 20 akademisyenin kapısına destek mesajları yapıştırdı. İletişim öğrencileri, "Hocamızdan ders aldık, aydın toplumun vicdanıdır. Bilim yargılanamaz" dövizlerini ve karanfilleri hocalarının kapılarına yapıştırarak hocalarının yanında olduklarının mesajını verdi.


İZMİR

İzmir'de aralarında sanatçı, yazar, siyasi parti temsilcisi ve insan hakları savunucularının da bulunduğu aydınlar, "barış bildirisini" imzaladıkları için haklarında, "örgüt propagandası" ve TCK'nin 301'inci maddesinden soruşturma açılan akademisyenlere destek olmak için, kendilerini ihbar etti. İzmir Adliyesi önünde toplanan grup "İzmir'de bulunan tüm barış aktivistlerine; Düşünce ve ifade özgürlüğünden yana olan tüm kişi ve kurumlara çağrımızdır. Barış isteten akademisyenlerin bildirisine aynen imza attığımızı bildirerek kendimiz hakkında suç duyurusunda bulunuyoruz" dedi
Daha sonra 88 kişi kendini ihbar etti.

DERSİM

Dersim'de Eğitim Sen, KESK Dersim Şubeleri ve Halk Meclisi bileşenleri de akademisyenlere destek açıklaması yaptı. Açıklamada, Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi'nin ülkenin yüz akı, vicdanı olduğu belirtilerek, "Barış talep etmek suç değildir! Dünyanın hiçbir yerinde barış talebinin böylesine baskı altına alınmasının bir örneği dahi yoktur. 10 Ekim günü, 'Emek, Barış ve Demokrasi' mitingimizin kana bulayanlara ve katliama seyirci kalanlara şu sözleri söylemiştik: Bütün vahşetinize, bütün şiddetinize, bütün katliamlarınıza rağmen eşit, özgür, demokratik bir ülkede bir arada yaşam talebimizden ve barışı savunmaktan asla vazgeçmeyeceğiz! Bizleri korkutmaya, yıldırmaya, sindirmeye çalışanlar ne kadar saldırırlarsa saldırsınlar, çocuklarımıza ve gençlerimize verdiğimiz sözü tutarak eşit, özgür, adil ve barış içinde yaşayabilmek için ölümü değil; yaşamı, yaşatmayı ve emeğin haklarını savunmaya devam edeceğimiz bilinmelidir!"

(fz-ht/gc)