Akademisyenlerden suç duyurusu
16:58
JINHA
İSTANBUL - Barış çağrısı yapan akademisyenler kendilerini "Oluk oluk kan akıtacağız ve akan kanlarınızla duş alacağız" şeklinde tehdit eden Sedat Peker hakkında suç duyurusunda bulundu.
Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi tarafından hazırlanan “Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı bildiriye imza attıktan sonra siyasetin, YÖK’ün ve yargının hedefi haline gelen akademisyenler, kendilerini , "Oluk oluk kan akıtacağız ve akan kanlarınızla duş alacağız" sözleriyle tehdit eden Sedat Peker hakkında suç duyurusunda bulundu. YÖK ve bazı üniversitelerin idari soruşturma başlattığı akademisyenler hakkında savcılıklar da harekete geçmiş, Kocaeli, Bolu, Erzurum gibi kentlerde evlerinden gözaltına alınan akademisyenler olmuştu.
Akademisyenlerin bildirisine karşı kendisine ait internet sitesinde bir ‘karşı bildiri’ yayınlayan Sedat Peker ise imzacıları açıkça ölümle tehdit etmişti. Akademisyenler, “Sözde aydınlar çanlar ilk önce sizin için çalacak. Oluk oluk kan akıtacağız ve akan kanlarınızla duş alacağız" gibi ifadeler kullanan Sedat Peker hakkında bugün topluca suç duyurusunda bulundu. İstanbul Adliyesi’ne gelerek suç duyurusu dilekçelerini bizzat veren akademisyenler, Sedat Peker için “Hakaret, tehdit, halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama” fiilleriyle ilgili işlem yapılmasını talep etti.
610 akademisyenden destek mesajı
Akademisyenlere bir destek de farklı üniversitelerden 610 bilim insanından geldi. Prof. Dr. Ayşe Buğra imzasıyla yayınlanan mesajda fikir ve ifade özgürlüğü ile ilgili, farklı üniversitelerden 610 profesör, doçent ve yardımcı doçent tarafından imzalanan yeni bir bildirinin duyurusu yapıldı. Bildiride şu ifadelere yer verildi:
"Biz aşağıda imzası olan akademisyenler, fikir ve ifade özgürlüğü ilkesine bağlıyız ve bu ilkenin akademik yaşamın temel unsuru olduğuna inanıyoruz. Bu temelde, ülkedeki çatışma ortamıyla ilgili kişisel değerlendirmelerimizden bağımsız olarak, siyasi iradenin ve YÖK'ün çok sayıda üniversite mensubunun imzaladığı “Bu suça ortak olmayacağız" başlıklı bildiriye karşı gösterdiği tepkiyi yanlış ve kaygı verici buluyoruz. İfade özgürlüğü olmadan demokrasi olmaz. Üniversite ve akademisyenin görevi akıl yürütme ve vicdan muhakemesi sonunda vardığı fikirleri toplumuyla paylaşmaktır. Fikrin eleştirilmesi demokrasinin, fikri ifade edenin cezalandırılması ise otoriterliğin niteliğidir. Akademisyenlerin ülke sorunlarıyla ilgili dile getirdikleri görüşlerinin siyasi irade tarafından cezalandırılmaya çalışılması, akademik özgürlüklere darbedir. Böyle darbeler herşeyden önce toplumsal gelişmeyi durdurur. Ülke demokrasisine verilecek en büyük zarar, fikri söylemek değil, fikri ifade ettirmemektir."
(gc)