Hüseyin Paksoyun abisi: Devlet kardeşimin ölmesini bekledi

13:41

JINHA

ŞIRNEX - Cizre'de yaralı olmasına rağmen 4 gün hastaneye kaldırılmayan 16 yaşındaki Hüseyin Paksoy'un abisi Nadir Paksoy, kardeşinin kan kaybından ölmesinin beklendiğini söyleyerek, "Devlet gelip kardeşimi öldürdü, evimi yıktı. Benim bu devlet ile tek bağım bir yeşil karttır. Onu da alsınlar istemiyorum" dedi.

Şırnak'ın Cizre ilçesinde süren soykırım saldırılarında 14 Ocak'ta yaralanan ve hastaneye kaldırılması 4 gün boyunca engellenen 16 yaşındaki Hüseyin Paksoy'un ailesi cenazeyi teşhis etti. Devletin 4 gün boyunca kardeşinin ölmesi için bekletildiğini beliren abisi Nadir Paksoy, kardeşinin vurulması haberini aldıktan sonra bölgeye ambulans gitmesi için birçok girişimde bulunduklarını ancak sonuç alamadıklarını söyledi.
Kardeşinin vurulma haberini duyduktan sonra HDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız'ı aradıklarını söyleyen Nadir, "Akşam saat 16.30 ile 17.00 arasında bize bir haber geldi, Hüseyin'in eve gidip bakarken vurulduğunu söylendi. Bizler de bunun üzerine vekilimiz Faysal Sarıyıldız'ı aradık. Ambulansın gelmesi için uğraştı. Ambulans geldi de. Ama izin vermiyorlardı. Güvence vermiyorlardı. Vekilimiz emniyetle, devlet yetkilileriyle görüşmelere başladı. Ama hiçbir güvence vermediler" dedi.

'Özyönetim direnişçileri garanti verdi'

Nadir, özyönetim direnişindeki gençlerin tek taraflı olarak ateş açılmayacağı garantisini verdiğini ancak devlet güçlerinin bunu kabul etmediğini kaydederek, "Mahalledekiler de bu taraftan hiçbir ateş olmamasının garantisini milletvekiline verdiler. Vekilimiz de devlet yetkilileriyle görüştü. Ama bir sonuç almadı. İzin vermediler. Birkaç kişiyi gönderelim alsınlar dedik ona da izin vermediler. Ambulans yola çıkacak dediğimiz saatlerde bilinçli bir şekilde obüslerle, tanklarla o bölgeyi taramaya başlıyorlardı" ifadelerinde bulundu.

'Ambulanslar yola çıktığında obüslerle vuruyorlardı'

Faysal Sarıyıldız'ın bölgeye ambulans gitmesi için Meclis'i dahi aradığını ancak sonuç almadığını söyleyen Nadir Paksoy, devletin kardeşinin orada ölmesini beklediğini dile getirdi. Ambulanslar yola çıktığı anda devlet güçlerinin bölgeyi obüslerle vurmaya başladığını kaydeden Nadir, "Sabah saat 04.00'a geldiğinde de hala görüşüyorduk ama bir sonuç alamadık. Ertesi gün de Faysal Sarıyıldız Ankara'daki Meclis'i aradı yine sonuç alamadı. Nokta belli değil diyorlardı. Ambulanslar yola çıktığı anda o bölgeyi obüslerle vurmaya başlıyorlardı. Orada ölmesini istiyorlardı" diye konuştu.

AİHM'e başvuru yapılmıştı

Sonrasında AİHM'e başvurduklarını hatırlatan Nadir Paksoy, "Onlar karar verdiğinde bunlar da artık ölmüştür diyerek aynı noktada almaya başladılar. Polisler ambulansla gidip o noktadan almış. Ama öncesinde 'nerede olduğunu bilmiyoruz' diyorlardı. Dalmış Petrol'ün orada almışlar cenazeyi. Bizim orada bir akrabamız vardı. Zaten Hüseyin'in vurulduğu haberini de o verdi, bize. Sokakta olduğunu söyledi. 'Ben de alamıyorum. Siz gelip almaya çalışın' dedi. Ama devlet izin vermedi. Devlet çocuk olduğunu da biliyordu. Getirip tedavi etselerdi sonra kim olduğu zaten anlaşılırdı. Bakın işte içeride, morgda kimliği de yanında" dedi.

'Davanın peşini bırakmayacağız'

"Bu davanın peşini bırakmayacağız. Ne yapılması gerekiyorsa yapacağız" diyen Nadir, şunları söyledi: "Bir çocuğun yaşam hakkı ihlali var. Bir çocuk ve üç gün boyunca kan kaybederek ölüyor. Bunun hangi dünyada hangi savaş kanununda yeri var? Şimdi kalkmış 'size ev yapacağız' diyorlar. Sen kardeşimi öldürdükten sonra bana bin tane ev yapsan neye yarar? Ne yapayım senin evini. Evimizi yıkma yeter. 'Hasarlarını karşılayacağız' diyorlar. Sen maddi olarak hasarı karşılayabilirsin ama manevi hasarı nasıl karşılayacaksın?"
BM'ye müdahale çağrı

Birleşmiş Milletler'e çağrı yapan Nadir, "Daha ne kadar susacaksınız? Gelsinler incelesinler. Eğer biz haksızsak 'siz haksızsınız' desinler, biz de susalım. Ben işçiyim 9 nüfusa bakıyorum. Devlet gelip kardeşimi öldürdü, evimi yıktı. Benim bu devlet ile tek bağım bir yeşil karttır. Onu da alsınlar istemiyorum. Artık yeter diyoruz. Allah'a havale ediyorum. Kürt halkının başı sağ olsun, Kürdistan sağ olsun" dedi.

'Vekilimiz uğraştı ama...'

Uludere'de bulunan ve telefonla ulaşılan baba Mehmet Paksoy ise yasağın 32'nci gününde Cizre'den çıkmak zorunda kaldığını belirterek, "Oğlum orada eve bakıyordu. Sonra yaralandığı haberi geldi bize. Vekilimiz Faysal Sarıyıldız'ı aradım. Ben şahidim Faysal akşamdan sabaha kadar Hüseyin'i almak için uğraştı. Emniyet müdürünü, şurayı burayı hatta İçişleri Bakanı'nı dahi aradı. Kimse hiçbir yanıt vermedi. Birinci gün izin çıkmadı, ikinci gün de izin çıkmadı. Üçüncü gün ambulans Dalmış Petrol'e doğru yola çıktığında, ambulansı arayıp 'çabuk dön yoksa vururuz' demişler. O da dönüp geliyor. Ta düne kadar. Dört gün oldu artık. Sonra gidip orada alıyorlar. Gelin teşhis edin diyorlar. Yeğenlerim gidip teşhis etmişler" diye konuştu

(ekip/gc)