Bêrîtan Elyakut/JINHA

AMED - PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride dikkat çeken KJA Koordinasyon üyesi Ayla Akat Ata, halkın ve Öcalan'ın arasındaki bağa vurgu yaparak 2013'deki görüşmelerinden şu anektodu paylaştı: "Başkan bana 'Halk ne düşünüyor, ortaya koyduğu irade nedir' diye sorduğunda, halkın tek talebi sizin özgürlüğünüzdür dediğimde verdiği cevap 'Hep beraber özgürleşeceğiz' olmuştu."

PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin ağırlaştırıldığı dönemle birlikte Kürdistan'da savaş politikaları gündeme geldi. İmralı heyetiyle görüşmelerin engellendiği Nisan 2015'den bu yana Kürdistan'ın birçok yerinde başlayan saldırılar Suruç, Ankara katliamları ile devam etti. 24 Temmuz tarihiyle birlikte sokağa çıkma yasakları ile soykırım saldırıları başladı. Tecridin ağırlığı ve Kürt halkıyla bağlantısına değinen KJA koordinasyon üyesi Ayla Akat Ata, 2013 Ocak ayında başlayan sürecin 2015 Nisan ayında İmralı'da sonlandırıldığını söyleyerek, "Bir demokratik çözüm sürecinden bahsedilecekse eğer bunu başladığı yer de bittiği yer de İmralı Cezaevidir. Kürt halk Önderi Sayın Öcalan'ın sağlığının, güvenliğinin sağlandığı ve kendisinin çözümün baş müzakereci olarak rolünü oynayabileceği imkanlara kavuşturulması noktasında hükümete tüm uyarılarda bulunuldu" diye belirtti.

'Halk sokakta başkan dört duvar arasında direniyor'

PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın her konuda tevazu gösterdiğine değinen Ayla, sürecin devamı noktasında kendisi eksenli bir tutum içerisinde olmadığını ifade etti. 3 Ocak 2013 tarihinde İmralı'da gerçekleştirdikleri görüşmeye değinen Ayla, "Başkan bana 'Halk ne düşünüyor, ortaya koyduğu irade nedir' diye sorduğunda, halkın tek talebi sizin özgürlüğünüzdür dediğimde verdiği cevap 'Hep beraber özgürleşeceğiz' olmuştu. Bu çok anlamlı ve değerli bir cevaptı. Bugün gelinen nokta halkın durduğu yerden farklı değildir. Halk kendi özgürlüğünü başkanın özgürlüğünde, başkan da kendi özgürlüğünü halkın özgürlüğünde görmektedir. Bu bir halkın önderliğiyle bütünleştiği noktadır. Halk zulme karşı sokakta direnirken başkan da dört duvar arasında direniyor" dedi.

'Mutlaka halkların kazanımı açığa çıkacaktır'

"Halkın özgürlük talebi vardır. Sayın Öcalan'ın da dört duvar arasında bu halk için özgürlük talebi vardır" diye Ayla, PKK Lideri Abdullah Öcalan'la bu denli bütünleşmiş bir özgürlüğe sevdalı bir halkın mutlaka kazanımını açığa çıkaracağını söyledi. Son süreçte yaşanan ciddi kuşatılmışlıkta asıl tehdit olarak görünenin PKK Lideri Abdullah Öcalan olduğunu ifade eden Ayla, Kürdistan'da patlatılan bombaların ve ardından batıya sıçramasının nedeninin yaşanan korku olduğunu kaydetti. Demokratik ulus modelinin tüm halklarla tartışılmasının bir tehdit olmadığını dile getiren Ayla, "Ortak, eşit ve gönüllü birlikteliğin sadece Türkiye'de değil tüm Ortadoğu'da tüm sorunların çözüm anahtarı olabileceği noktasında buluşmak asıl olandır. Yenide anayasa masası kuruluyor. Anayasa masasında demokratik özerkliğin hem idari hem de siyasi tüm boyutlarını tartışmıştık. O masada kimse bu uygulamayı terörize etmedi. Bugün görüyoruz ki bunu gerçekleştiren devlete bağlı olarak değil, devlet artı demokrasi diyerek iradesini ortaya koyan halkın iradesi terörize ediliyor. Çünkü halkın başarma gücü var ve korkuluyor" diye belirtti.

'Halkların demokrasi talebi tehdit olarak algılanıyor'

Halkın devletten bir şey beklemediğinin altını çizen Ayla, halkın devletin çizmiş olduğu sınırlar içerisinde hareket etmediğini ve halkın kendi demokratik sistemini ördüğünü söyledi. Halkın anti demokratik sisteme karşı kendi demokratik sistemini hayata geçirme isteğinden kaynaklı bir tehdit olarak ele alındığına dikkat çeken Ayla, halkların isteğinin bir tehdit olmadığını aksine bir kazanım olacağını Türkiye halkları tarafından görülmesi gerektiğini söyledi. Değişim ve dönüşümün kaçınılmaz olduğuna vurgu yapan Ayla, toplumun değişim dönüşüm isteğine karşı AKP hükümetinin engel teşkil etmesi halinde en baştan kaybedeceğini söyledi.

'Sorumluluğumuzun gerektirdiği eylem ve pratik zamanıdır'

Kadınlar cephesinde süreci örgütleme noktasında büyük bir misyon sahibi olduklarının farkında olduklarını belirten Ayla, "Nisan ayına kadar devam eden süreçte masadaki bileşenlerden biri olmamız nedeniyle bu sorumluluk daha da ağırlaşıyor. KJA Ceylan Bağrıyanık şahsında tüm örgütlü kadınların örgütlü gücü olarak o masada yerini alıyor. Sorumluluğumuzun gerektirdiği eylem ve pratik zamanıdır diyoruz" dedi.

'Bu 15 Şubat'a demokratik eylemlerle dikkat çekeceğiz'

Kürt halkının 15 Şubat 1999'dan bu yana PKK Lideri Abdullah Öcalan'a karşı gerçekleştirilen komploya karşı sessiz kalmadığına vurgu yapan Ayla, "Dönemin koşulları itibariyle başbakan olan Ecevit'in girdiği çıkmazı tüm Türkiye toplumuna hatırlattı. Sayın Öcalan'ın neden Türkiye'ye teslim edildiğini bilmeyen bir başbakan gerçekliği vardı. Bizler bu nedenle uluslararası komployu 1999'dan günümüze kadar sürekli olarak tartıştık. Halkın önder olarak kabul ettiği ve özellikle son süreçte baş müzakereci olarak değerlendirdiği bir halk önderi gerçekliği vardır. Bu 15 Şubat'ta da Kürt kadınları ve KJA çatısı altında bir araya gelen tüm bileşenler demokratik eylemlerini ortaya koyarak bu komploya dikkat çekeceklerdir" dedi.

'Biz özgürlük istedikçe tecrit koşulları artırılmaktadır'

Ayla, bir 15 Şubat'ı daha PKK Lideri Abdullah Öcalan'ı esaret koşulları altında yaşatmamak ve özgürlüğüne kavuşması için bugüne kadar ortaya konulana direnişten daha fazlasına ihtiyaç olduğunu belirtti. Türk, Arap, Fas devletlerinin PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın özgürlüğü ve ortaya koymuş olduğu çözüm perspektifinin tüm Ortadoğu'yu etkileyecek güçte olduğunun farkında olduklarını söyleyen Ayla, "Bu nedenle biz başkanın özgürlüğünü istedikçe esaret koşulları da o doğrultuda artıyor. Sayın Öcalan 1999'dan bu yana tecrit altındadır. Her çözüm sürecinin tıkandığı anda tecrit koşulları artmaktadır. Dört duvar arasında tutsak olmanın ne demek olduğunu en iyi kadınlar biliyor. Bu nedenle başkanın tecrit koşullarının ortadan kaldırılması için en güçlü mücadeleyi de kadınlar ortaya koyacaktır" diye konuştu.

(mc/gc)