Menice, 'isyanımızı imdat çığlığı ile duyurdum' diyor
09:03
Şehriban Aslan/JINHA
AMED- Sur'da devam eden saldırılara karşı 17 Ocak günü Ofis AZC Plaza önünde yapılan eyleme polisin saldırması üzerine 'İmdat' çığlıklarıyla mücadele veren Menice Esmer, büyük yankı uyandırmıştı. Menice, "Biz Kürt'üz ölümle bitmeyiz. O gün onlardan korkmadım ve korkmuyorum" dedi ve devletten hiçbir beklentilerinin olmadığını vurguladı.
Diyarbakır'da "İmdat" çığlıklarıyla polise direnmesiyle kadınların hafızasında yer edinen Menice Esmer'in hafızasında da 90'lardan bugüne zulüm politikalarına karşı verdiği direniş taze duruyor. 17 Ocak günü Sur'da devam eden saldırılara karşı Ofis AZC Plaza önünde yapılan eyleme polisin saldırması üzerine 'İmdat' çığlıklarıyla mücadele vermişti Menice Esmer. O gün aslında korkmadığını anlatan Menice, onun yerine yıllarca maruz kaldıkları baskı ve şiddete karşı direnişini anlattı. Devletin tek amacının Kürtleri bitirmek olduğunu belirten Menice, "Hendekler bahane, hendeklerin olmadığı yılları da gördük. 90'larda bizi göçebe yaptılar şimdi de göçebe yapmak istiyorlar. Hendeklerin arkasındaki çocukların kim olduğunu biliyor musunuz?" diye sordu.
'Tüm evleri yaktılar'
Evlerinin Kulpt'a olduğunu ve koruculuk dayatması yapıldığını söyleyen Menice, "Evlerimizi köylerimize uçakla tankla topla vuruyordu. Devlet bizi evlerimizden çıkardı. Ne yaptılarsa biz çıkmadık aradan bir yıl geçti. Toplarla babamın evini yıkılmış, kardeşlerim ve annem ev molozlarının arasında kalmıştı, hayvanlarının çoğu yanmıştı. Babamlar çare bulmadı gitti. Bahar ayı geldi ortada hiçbir şey yokken askerler tekrara saldırmaya başladı. Köydeki evler tek tek basıldı ve evde kimler var kimler yok tek tek sorgulandı. Gerilla görüp görmediklerini sorup işkence yapılmıştı. Köylüler, 'kimseyi görmedik' demelerine rağmen tüm evleri yaktılar. Ahırda olan hayvanların sesi yeri göğü inletiyordu. Hayvanları kurtarmak isteyen bir kadın da ateş ortasında kaldı kolu bacağı yandı zorla çıkardık" dedi.
'Devlet rahat vermedi'
Menice, tek çarelerinin köyden çıkmak olduğunu yoksa askerlerin hepsini yakacağını belirterek, "Bize sürekli koruculuğu dayatıyorlardı, bizde kabul etmiyorduk. Köyden çıktık Kulp merkeze geldik ve dört aile bir evde yaşadık. Ev dediğimde tavuklar için yapılan bir yerdi biz mecburi gidip kaldık. Yiyecek yemek yoktu. Akrabamız yatılı okulda çalışıyordu akşam kalan ekmekleri bize getirip yiyorduk. Devlet bize korucu olursak ev vereceğini söyledi fakat biz kabul etmedik" sözlerine yer verdi. Kaldıkları eve sürekli su bastığını ve birçok ailenin ev bulamadığını dile getirerek, "Biz yine girecek bir yer bulduk. Yaz ayı olmasına rağmen çok fazla yağmur yağdı. Yağmurla beraber köylülerin olan tüm eşyalar da sele kapılıp gitti. Kulp merkezde rahat oluruz dedik devlet orada da rahat vermedi bizde 2001 yılında Diyarbakır'a geldik. Burada da sil baştan bir hayata başladık" ifadelerini kullandı.
'Sanmayın ki sıra size gelmeyecek'
Kürdistan'a yapılan saldırıların hendek ile alakalı olmadığına değinen Menice, 1990'lı yıllarında, Suruç'ta, Ankara'da, Diyarbakır'da ve Roboski'de olan patlamalarda yaşanan ölümlerin hendekle alakası olmadığına dikkat çekti. Menice, "Devletin tek amacı Kürtleri bitirmektir. Hendekler bahane, hendeklerin olmadığı yılları da gördük. 90'larda bizi göçebe yaptılar şimdi de göçebe yapmak istiyorlar. Hendeklerin arkasında ki çocukların kim olduğunu biliyor musunuz? Orada savaşan çocuklar 90'larda anne ve babalarıyla zulmü gören çocuklardır. Gören zulmü bugün kabul etmeyen çocuklardır. Erdoğan'ı destekleyen Kürtler, sanmayın ki sıra size gelmeyecek. Sur'dan çıkan komşularım hiçbir şekilde hendeklerden dolayı çıkmadı, devletin kendilerini zorla çıkardıklarını söyledi. Hendeklerde olan çocuklarla sorunlarının olmadığını söyledi" şeklinde konuştu.
'Devlet devlet olsaydı bugün bunu yapmazdı'
Menice, son olarak ise 17 Ocak günü polisler tarafından darp edildiği günü anlatarak, "Polisler gençleri almaya çalıştı bende engel oldum. Hemen üzerime geldiler elimi kaldırdım baktım yanımızdaki tezgâhtar adamı alıyorlar ben de 'adamın günahı nedir' dedim. Bana, 'çek elini sizin eliniz kanlıdır. Hepiniz Ermeni'siniz hepinizi öldüreceğiz dedi. Beni aldılar caddenin üzerine getirdiler, 'alın bunu arabaya atın' dediler. Baktım beni götürüyorlar, alınca da ne yaptıklarını biliyoruz zaten. Ağacı gördüm ve tutundum arkadan sırtıma bir yumruk vurdular yere düştüm. İmdat diye bağırdım, umudum ağaç ve gençlerimizdi. Biz devletten umudumuzu kestik. Devlet devlet olsaydı bugün bunu bize yapmazdı. Kabataş olayında Erdoğan benim başı kapalı bacım diyor. Benimde başım kapalıydı bende 53 yaşındaydım ve yerde sürüklendim. Madem hepimizin cumhurbaşkanıdır neden ses etmedi. Biz Kürt'üz ölümle bitmeyiz. Onlardan korkmadım ve korkmuyorum" ifadelerini kullandı.
(de/gc)