'Tecavüze uğrayacak' mülteci kadınlar için hekimlere eğitim!

09:06

Özgü Özütok/JINHA

İZMİR - BM Nüfus Fonu tarafından düzenlenen 'Afetlerde Sağlık ve Üreme Sağlığı' programına katılan pratisyen hekim Gülten Aykanat, eğitimde savaş durumlarında tecavüze uğrayacak kadınların yüzdelik rakamının verildiği söyleyerek, tecavüzü önlemek adına yapılacaklar üzerinden değil de sonrasında yapılacaklar üzerinden eğitimin verilmesini kaygı verici bulduğunu belirtti.

Birleşmiş Milletler (BM) Nüfus Fonu, dünyanın 13 ülkesinde mülteci kamplarında görevlendirilecek 400'den fazla sağlık çalışanına 'Afetlerde Sağlık ve Üreme Sağlığı' programı kapsamında 3 günlük eğitim verildi. İzmir'de yaşayan pratisyen hekim Gülden Aykanat ta program kapsamında Ankara'da eğitime katıldı. Aldıkları eğitime ilişkin bilgi veren Gülden,
"Ağırlıklı olarak mülteci kamplarındaki kadın ve kadın üreme sağlığı, çocuk ve aile sağlığı üzerine bir eğitimdi. Eğitimde de en kaygı verici olan savaş durumlarında net bir şekilde tecavüze uğrayacak kadınların yüzdelik rakamlarının verilmesi oldu. Bunu önlemek adına yapılacaklar değil de olduktan sonra neler yapılacağının anlatılması kaygı vericiydi" diye belirtti.

'Avrupa'daki mülteciler Türkiye'ye mi gönderilecek?'

Bu tür eğitimlerin yapılmasının sebebi olarak "Avrupa'da olan mültecilerin Türkiye'ye geri gönderilecek olması mıdır" diye soran Gülden, "Bir taraftan da bu eğitimden sonra yaptığım okumalarla birlikte Homeros'tan beri savaşlarda kadınlara yönelik kullanılan en büyük silahlardan birinin tecavüz olduğunu gördüm. Savaş olması durumunda ülkelere yapılan işgaller var, bir de kadın bedeni üzerinden yapılan işgaller var. Bu eğitim 450 civarında kişiye verilmiş durumda. Önlenmesine yönelik, mülteci kamplarındaki güvenlik görevlilerinin erkek olması yerine kadın olması yönünde önerilerimiz oldu" ifadelerinde bulundu.

'Mülteci kadınlar kamplara geri dönmek istemiyor'

Cinsel saldırı konusunun bir buz dağı gibi olduğunu vurgulayan Gülden, hekimin mağdurla görüşmesi sırasında çeşitli sorunlar da oluştuğunu söyledi. Gülden, "Mesela dil sorunu mağdur kadınlar için de hekimler için de en büyük problemden biridir. Çevirmen aracılığıyla böyle bir konuyu anlatmaları çok zorlayıcı kılıyor. Hekim-hasta mahremiyeti açısından ve güven ilişkisi inşa edilmeden özellikle kamplarda güvenlik görevlileri tarafından uğranan taciz ve tecavüzleri anlatmaları imkânsızlaşıyor. Bulundukları kamptan ve ülkeden atılma korkusu da var oluyor. Savaştan kaçarlarken özellikle kendilerine öncülük eden kişilerce tecavüze ve tacize uğradıkları duyumunu da alıyoruz. Erkek egemen toplumda maalesef taciz ve tecavüz kadına karşı bir silah olarak kullanılmaya devam ediyor. Türk Tabipleri Birliğinin raporlarında birinde bir mülteci kadının '16 yaşında bir genç kızım var. 150 liraya onun namusunu satamazdım' dediğini gördüm. Kamplarda kalan kadınların kamplara geri dönmek istemeyip 'Basmane'de bir ağaç altında kalırım daha iyi' dediğine de şahit olduk. Para karşılığında ikinci, üçüncü eş olarak satılan kadınlar da olduğunu duydum" sözlerine yer verdi.

'En doğrusu savaşların bitmesi olacaktır'

İzmir'in Çiğli ilçesinde mülteci kampları kurulacağına dair duyumlarının olduğunu belirten Gülden, "Bununla ilgili Sağlık Müdürlüğü'nden randevu talep ettik ancak ocak ayının ilk yarısı denmesine rağmen henüz resmi bir geri dönüş olmadı. TOKİ aracılığıyla 50 ilde yerleşim yerleri yapılmasının planlandığını da duyduk" dedi. Savaş mağdurları için insan haklarının, çocuk haklarının, kadın haklarının gözetildiği bir ortam yaratılması gerektiğini düşünen Gülden, son olarak, "İnsanların can ve mal güvenliklerinin olduğu bir yer olmalı ama hiçbir yer insanların kendi evleri gibi olmayacaktır. En doğrusu savaşların bitmesi olacaktır. Diğer düşüncelerin hepsi geçici önlemler olacaktır" dedi.

(mg)