Êzidî kadınlarının trajedisi ve YPJ Şengal bir yaşında
09:41
Rojbin Ekin/JINHA
SILEMANÎ - Dünyanın gözü önünde dünyanın en ucube çetesinin saldırısı ile esir alınan, katledilen, köle pazarlarında satılan Êzidî kadınların 73. ferman çığlığını kim unutabilir ki. O asil Kürt orjini Êzidi kadınlar DAİŞ'in onlara yaptıklarını Avrupa ülkelerinde çıkarıldıkları platformlarda söylemelerine rağmen hala maalesef bu halka yapılanlar bir soykırım olarak tanınmadı. Ama onlar 'bir daha asla' diyerek kendi öz örgütlülüklerini kurdular bundan tam bir yıl önce...
Tüm dünya 3 Ağustos 2014 yılında Irak'ın Ninova Eyaletine bağlı Êzidî Kürtlerinin ana yerleşim yeri, inançlarını korudukları ve ibadetlerini gerçekleştirdikleri Şengal'de DAİŞ çetelerinin uygulamış olduğu insanlık kıyımına tanıklık etti. Hala kesin olmayan sonuçlarla birlikte aralarında 300 çocuğun da olduğu 3000 bin Êzidî Kürt'ünün katledildiği, yine aralarında çocuk, kadın ve yaşlıların da olduğu 4000 Êzidî Kürt'ünün DAİŞ tarafından kaçırıldığı kamuoyuna yansıdı. Çok az bir kısmı kendisini DAİŞ'in vahşetinden koruyabilmek için Şengal dağlarına sığındı. Günlerce açlıkla ve susuzlukla boğuştular. Göç yollarına düştüler ve sayısı hala netleştirilemeyen kundaktaki bebeler, yaşlılar kavurucu sıcağın altında dirhem dirhem eridiler. Çok uzak bir tarih değil, hala hatırlamaya çalıştıkça içimizin ürperdiği bu trajedi yaşadıkça kendimizle taşıyacağımız bizden bir parça gibi durmaya devam ediyor.
Hala soykırım denil(e)miyor
Bir de DAİŞ çetelerinin kaçırdığı Êzidî genç kadınlarını, kız çocuklarını nasıl unutabiliriz? DAİŞ'in elinden kurtulmayı başaran Êzidî kızlarının anlattıklarını, onlara yapılanları… Utancın arkasına saklanıp da dile gelmeyen o zulmü kim söküp atabilir kadınların ve hepimizin içinden. Kendilerini erkek vahşetinin doruğu ve ucubeleşen DAİŞ gerçeğinden sakınmak için uçurumlara yönelen, o genç kadınlarının bakışına yerleşen çaresizliği… O asil Kürt orjini Êzidi kadınlar DAİŞ'in onlara yaptıklarını Avrupa ülkelerinde çıkarıldıkları platformlarda söylemelerine rağmen hala maalesef bu halka yapılanlar bir soykırım olarak tanınmadı.
Bir de son günlerde gündeme gelen ve aslında baştan beri DAİŞ çetelerinin elinden kurtulmayı başaran Êzidî kadınlarının Federal Kürdistan bölgesinde karşılaşmış oldukları bekaret kontrolü DAİŞ çetelerinin onlara yaptıkları zulmün bir başka versiyonu ve devamı. Umuda sığınan o kadınların hangi yalana sığınacaklarını düşünüyor acaba onları bu utanç uygulamasına tabi tutanlar? İzlerini bir ömür taşıyacakları o işkenceleri, o namussuzluğu bekaret kontrolü yaptırarak mı belgeleyecekler? Hayır, bu uygulama DAİŞ'in namussuzluğunun bir devamı olarak tanımlanacak biz kadınlar tarafından.
Anılarına sahip çıkmanın adı YPJ Şengal
3 Ağustos 2014 yılında sığındıkları Şengal dağlarında kendisini savunmayı öğrenen, silahlanan YPJ Şengal var şimdi. 11 Ocak 2015 yılında kuruluşunu ilan etti. Ve her gün gittikçe büyüyen silahlı bir Êzidî Kürt kadın gücü şimdi. Bir kadın komutanlığı var. Eğitim sistemini oluşturmuş ve sürekli büyümeyi hedefliyor. Kuruluş bildirgelerinde dikkatimi çeken şu satırları bir yere not ettim: "YPJ- Şengal Şengal'de yaşayan halkı, kadınları, Êzidî halkı için kutsal olan Şengal dağlarını, Êzidî inancı ve kültürünü özgür bir şekilde yaşamasını sağlamayı amaç belirlemiştir. YPJ-Şengal örgütlülüğü, Şengal'de yaşayan kadınları; savunma bilinci doğrultusunda örgütlemeyi esas alır. Özgürlük mücadelesinde şehit düşen Êzidî Kürt kadınlarının anısına sahip çıkmak, fermanda yaşamını yitiren kadınları sahiplenmek ve anılarına cevap olmak için Şengal'in özgürlüğü için mücadele eder. 2-3 Ağustos'ta yaşanan fermanda kaçırılan, esir alınan, kadınların özgürlüğünü sağlamak için mücadeleyi esas alır."
Bu satırları ilk okurken, "Onlar kendilerine yapılanların intikam gücü olmayı başardı ve artık çözümsüz değiller, kendilerinin yarattıkları bir umut var adına YPJ Şengal dedikleri" dedim.
Şengal Direniş Birlikleri (YBŞ) ile birlikte Şengal savunmasında bulunan HPG-YJA Star gerillalarıyla birlikte Şengal'in DAİŞ çetelerinden özgürleştirilmesinde aktif rol aldılar son olarak. Kutsal mekanları olan Şengal'e ve Êzidî halkına vermiş oldukları özgürlük sözünü tek tek yerine getirmeye devam ediyorlar. Vermiş oldukları bir söz daha vardı ki beni en çok da etkileyen oydu DAİŞ'in kaçırdığı, esir aldığı kadınların özgürlüğünü sağlayacak mücadele sözleri...
Kara bayrakları söküp attılar
Onlarla yapılan röportajları okurken, izlerken aklımda kalan ve hepimize de hatırlattıkları şu gerçeği de söylemeden geçemeyeceğim; "DAİŞ saldırmadan önce kendi savunma gücümüzü kurmuş olsaydık 74'üncü ferman yaşanmayacaktı." Zulme ve işgale karşı nasıl örgütlenilmesi gerektiğini tüm dünya kadınlarına gösteren bu Êzidî kadınlar, öz savunma olmadan savaşın ve ölümün kol gezdiği bu dünyada yaşamanın mümkün olmadığını da söylüyorlar aynı zamanda. Özgür, adil, eşit ve barış içinde yaşamayı düşlediğimiz bir dünya istiyorsak, o zaman YPJ Şengal gibi tüm kadınların ve halkların umudu olan öz savunmaya, meşru savunmaya sarılmak lazım.
DAİŞ çetelerinin Şengal'e diktiği o kara bayraklarını söküp attılar, şimdi kendi bayraklarının altında kentlerini ve kendilerini savunuyorlar.
(fk)