Devlet 22 yıl önce çocuklarını katletti, 22 yıl sonra Taybet'i - ÖZEL
09:03
Dilan Karamanoğlu - Aysel Işık / JINHA
ŞIRNEX - Silopi'de devlet güçleri tarafından vurularak katledilen ve cenazesi 7 gün boyunca sokak ortasında bekletilen Taybet İnan'ın 93 senesinde yaşadıkları devletin bugünkü katliamcı yüzüne ayna tutuyor. 1993 senesinde yine Silopi'de devletin çocukların oynadığı araziye kurduğu mayını patlatması sonucu gözlerinin önünde iki çocuğunu kaybeden Taybet İnan'ın 2015 senesinde ise katledilmesi çocuklarının gözlerinin önünde gerçekleşti.
Asker, polis, özel harekat timleri tarafından kuşatma altına alınan Şırnak'ın Silopi ilçesinde 'sokağa çıkma yasağı' adı altında birçok sivil devlet güçleri tarafından katledilirken, Taybet İnan'ın katledilmesi ise devletin kanlı tarihinde büyük harflerle yer alıyor. 18 Aralık günü evinde çıkan yangını söndürmek için karşı binadan evine geçmeye çalıştığı sırada devlet güçlerinin keskin nişancıları tarafından bacağından vurulan ve 7 saat boyunca kan kaybı yaşadıktan sonra çocuklarının gözü önünde yaşamını yitiren Taybet İnan'ın devlet zulmü 93 senesinde yine Silopi'de başlamıştı.
Katledilenlerden ikisi Taybet'in çocuklarıydı
93 senesinde kontranın, JİTEM'in kol gezdiği bölgede çocukların oyun oynandığının bilindiği bir alana askerler tarafından kurulan mayının patlatılması sonucu 7 çocuk yaşamını yitirdi. Katledilen çocuklardan 12 yaşındaki Esmer ve 4 yaşındaki Botan, katledilen Taybet İnan'ın çocukları olduğu öğrenildi. Devletin kanlı zulmünü 93 senesinde yaşayan Taybet İnan, bu sefer de 18 Aralık 2015 senesinde çocuklarının gözleri önünde devletin işgalci zihniyetinin ürünü olarak keskin nişancılar tarafından vurularak katledildi. Çocukları 7 gün boyunca annelerinin ölümünü ve ölüsünü izledi, tıpkı Taybet'in 93 senesinde gözlerinin önünde çocuklarının parçalarının arazinin her bir yanına yayılışını izler gibi.
Kızının saçlarını elektrik tellerinden topladı
Taybet İnan'ın eşi Halit İnan ise 93 senesinde yaşadıkları vahşetin hediyesi olarak devletten şikayetçi olduğu için 3 sene cezaevinde kaldı. Devletin çocuklarını katlettiği Halit, 3 sene cezaevinde kaldıktan sonra birde bir devlet geleneği olan kan parası sunuldu kendisine. Halit, "O zaman bir inek bile alınamayacak bir para uzattılar bana. Taybet çocuklarımızın parçalarını, kızımızın saçlarını elektrik tellerinden topladı" sözleriyle yaşadıkları vahşeti anlattı.
'7 çocuğu mayının üzerine getirip patlattılar'
Halit, devlet tarafından iki çocuğunun katledilmesi olayını şu sözlerle anlattı: "Devlet çocuklarımı katlettiği gün Mardin'e kardeşimin görüşüne gitmiştim. Sabah geldiğimde Taybet'e sordum çocuklar nerde diye oda 'dışarıdalar oynuyorlar' dedi. Bende dışarıya çıktım çocukları aramaya. Taybet'te ağabeyimin eşi ile beraber çocukları aramaya çıktı. Mahallenin başında askerlerin toplandığını görmüş. Onlarda o kalabalığa doğru yürümüş. Gidip askerlere sormuşlar çocuklar kayıp, ama askerler onlara silahları doğrultmuş. Taybet o ara askerlerin arasından girmeye çalışmış ama izin vermemişler. Askerler engel olunca içlerinden biri sormuş hangi asker Kürtçe biliyor? Aralarından biri çıkarak Kürtçe konuşmuş. Asker sormuş, ne istiyorsunuz? Taybet demiş çocuklarımız kayıp. Asker de demiş 'aralarında sünnetsiz olan var mı?' Kardeşimin eşi demiş 'evet benim oğlum sünnetsiz.' Asker sormuş tekrar Taybet'e 'Senin kızının saçları uzun mu' oda 'evet' demiş. O arada zırhlı araç gelmiş ve onlara bağırmışlar 'geri çekilin' diye. Araç hareket halindeyken büyük bir ses gelmiş ve Taybet ile yengem bağırmaya başlamışlar. 5 çocuk bizim aileden 2 çocuk ise komşunun olmak üzere 7 çocuğu mayının üzerine toplamışlar oradan patlamış. Benim çocuğum iki tane Botan ve Esmer. Esmerin saçları elektrik tellerinin üzerine kadar gitmiş. Taybet eve geldi bağırdı. Sorduk 'ne oldu' diye oda çocukların hepsinin öldüğünü söyledi."
'Kızımın kalbini elime aldım avucumun içinde paramparçaydı'
Halit, çocukların cenazelerini almaya gittiklerinde gördüklerini anlatarak, "Gidip baktığımızda ne göreyim orada çocukların paramparça bedenleriyle karşılaştık. Et parçalarını aldık hepsini bir torbaya bıraktık. Kızım Esmer'in kalbini elime aldım avucumun içinde paramparçaydı. 7 çocuğun cenazesini yıkayamadan tek mezara gömdük. Mezarın başına gelen asker bana dönüp bakarak 'PKK yaptı değil mi?' diye sordu. Bende 'PKK yapmadı devlet yaptı' diye yanıt verdim. Devlet daha sonra soruyor küçük kardeşime 'kim yaptı bu olayı' kardeşimde demiş 'devlet yaptı.' Onun üzerine kardeşime işkence ediyorlar. Hem çoğunu öldürüyorlar hem de babaya o halde işkence ediyor" dedi.
'Hem çocuğumu öldürdüler hem de 3 yıl hapis cezası verdiler'
7 çocuğun katledilmesinin ardından kurulan taziyede bir kişinin çocukların emniyete götürüldüğünü gördüğünü söylediğini aktaran Halit, "Ölen çocukların emniyete götürüldüğünü duyunca bunun üzerine bende Abdullah adlı bir kişinin evine gittim. O da o dönem koruculuk yapıyordu. Abdullah'a çocukların emniyete götürüldüğünü sorduğumda inkar etti bende ona 'alçaksın' deyip çıktım. Daha sonra emniyete gittim. Oradakiler 'başın sağ olsun' dediler. Çocukların durumunu sordum 'biz görseydik size teslim ederdik' dedi. Başka yere gönderdiler. Orada beni aradılar bir bodruma götürerek üstümü çıkardılar. Sonra telsiz konuşmalarını duydum 'bırakın taziyesi var gitsin' diye konuştular. Ondan sonra eve geldim. 15 gün sonra tekrar yakaladılar. 3 oğlumda cezaevindeydi. Hem çocuğumu öldürdüler hem de 3 yıl hapis cezası verdiler" şeklinde konuştu.
Taybet: Ax Halit gelme…
Çocuklarının ardından 22 yıl sonra da eşi Taybet İnan'ın katledildiğini belirten Halit, Taybet'in katlediliş anlarını şu şekilde anlattı: "Yasak konulacağı zaman Taybet'e dedim 'çocukları al git' oda 'Yok gitmem, bütün çabamızla ev yaptık toprağımı asla terk etmem öleceksem de evimde ölürüm' dedi. O gün evde birlikte kahvaltı yaptık oda ondan sonra çıktı bizim ev yanmış meğerse görmüş ve söndürmek için karşı tarafa geçmiş. Karşı tarafa geçmek isterken keskin nişancılar ayağından vurmuş. Kardeşim geldi Taybet'in vurulduğunu söyledi. Bende gittim ona seslendim. Taybet, 'Ax Halit gelme' dedi. Taybet'e dedim bir ip atacağım sende eline bağla. O arada kardeşim Yusuf duymuş ve o da çıkmış. Çıkar çıkmaz keskin nişancılar onu da kapıda katletti. İpi Taybet'e attım ve sordum ipe tutun diye o arada keskin nişancılar taramaya başladı. Zaten o arada elime de isabet etti. Yaralandım. Yoğun bir şekilde taradığı için geri çekilip eve gittim. 155'i aradım 'eşim cadde de kalmış kardeşim de yaralı' dedim. Onlar da beyaz bayraklarla çıkmamızı istediler. Bizde beyaz bayraklarla çıktık tekrar taradılar. 3 defa çıktık ama aynı şekilde taradılar. Bizi resmen hedef haline getirmişlerdi. Çıkanı hedef alıp tarıyordular. Devlet bizden ne istiyor. Allah bunu affetmesin. Bir damla kanımız kalana kadar bu davadan vazgeçmeyeceğim."
'Bugünleri yaşadığımızda o yıllara şükrettik'
Halit'in annesi Hezar İnal da devletin dünden bu güne zulmünü şu sözlerle dile getirdi: "O yıllar kötüydü ama bu günleri gördükçe o yıllara şükreder olduk. Yusuf oğlum kapısında vuruldu. Bir şey yapmamıştı. Vurdular eğer ambulans yetişseydi yaşayacaktı. Devlet güçleri 90lı yıllarda milleti yolda yakalayarak arabalara koyuyordu. Ondan sonra o kişilerden haber alamıyorduk. Kafamızı dışarıya çıkaramıyorduk. Oğlumu katlettiler şimdi çocuklara bakacak kimse yok. Biz diyorduk ki oğlum bakacak bizde bilmiyorduk ki biz bakmak zorunda kalacağız. İkimiz de yaşlıyız nasıl bakacağız onlara. Devlet bizi çaresiz bıraktı. Yusuf'umun Allah ahını bırakmasın. Oğlumun gelinimin cenazesini yerde bıraktılar sonra gelip aldılar. Oğlumun cenazesini gömmeme dahi izin vermediler. Torunlarımı öldürdüler. O yetmedi oğullarımı gözaltına alarak işkence ettiler" diye konuştu.
'Eskiden Ermeniler katlediliyordu şimdi ise Kürtler…'
Halit'in babası Hüssam İnal da gözleri yaşararak anlatıyor yaşadıklarını: "1990'lı yıllara baktığımızda devlet bu şekilde saldırmamıştı. Şimdi hem Cizre'ye Silopi'ye ve Sur'a saldırıyor. Bu dönemde Kürtlerin fermanıdır. Eskiden Türkler Ermenileri katlediyordu, şimdi ise biz Kürtleri katlediyorlar. Hükümet askerlere diyor ki 'Kürtler Müslüman değil' askerler eve girip Kuran'ı Kerim'i görünce diyorlar ki 'Bize böyle anlatılmamıştı.' Duvarları kırıp eve girdiler. Gelinimi oğlumu öldürdüler."
(mg)