'Hendek hendek direnen kadınları selamlıyoruz'
09:04
Sarya Gözüoğlu / JINHA
İSTANBUL - Kürdistan'da halkın özyönetim iradesine karşı başlatılan savaşa karşı örgütlülük çağrısı yapan genç kadınlar, "Kürdistan'daki süreç devrime giden bir süreçtir ve bu devrim kadın devrimine dönüşmüştür. Bu devrimi büyütmek, bulunduğumuz her alana devrimin sesini yükseltmek, gerekirse ellerimizdeki tavalar, tencereler, kızgın yağlarla düşmanın üzerine gitmemiz gerekir" diyerek, Kürdistan'da hendek hendek direnen kadınları selamladı.
Kürdistan'da halkın özyönetim iradesine savaş açan AKP hükümeti, özyönetim alanlarına tank, top ve ağır silahlarla saldırmaya devam ediyor. Katliamlara karşı herkesin yüzünü Kürt halkının direnişine çevirmeye çağıran genç kadınlar, saldırıların ancak halkların örgütlülüğü ile yenileceğini dile getirdi. Genç kadınlardan Senan Bagi, devletin var gücüyle Kürdistan halk direnişine saldırdığına dikkat çekerek, "Fakat saldırılar öz savunma ile karşılık buluyor. Çökertme planı ile halkı yok etmeye çalışan devlet, halkın iradesi ile karşılaşıyor. Daha öncesinde birçok ülkede bunun deneyimleri yaşandı" diye belirtti.
'Doğanın diyalektiği böyledir'
Bütün kadınlar gibi öz savunmanın meşru bir hak olduğuna inandığını sözlerine ekleyen Senan, "Doğanın diyalektiği böyledir. Bukalemun bile karşılaştığı bir saldırı karşısında rengini değiştirerek savunmasını yapıyor. Özsavunma bu kadar net iken, bu kadar doğalken, bu kadar hayatın bir parçasıyken, devlet bunu yok olması, karşı durulması gereken bir şeymiş gibi göstermeye çalışıyor. Oysaki bu savunma bir halkın savunmasıdır, savaş halka karşı yürütülüyor, bir halk yok edilmeye çalışılıyor" ifadelerinde bulundu.
'Kadınlar savaş hatlarında da kendilerini var ediyorlar'
YPS-Jin'ın Kürdistan'da saldırılara karşı direndiğini dile getiren Senan, "Kadınlar savaş hatlarında da kendilerini var ediyorlar, mücadeleyi sahipleniyorlar. Çünkü sistemin kadına biçtiği geleneksel roller vardır. Kadınlara çeyizlere sıkışmış bir hayat vaat ediyorlar. Hanım hanımcık biri olsun, işine gitsin, kendi hayatına baksın tarzında biçilen bir rol var. Bencil duygularla yetişmiş bir insan olsun istiyorlar. Etrafında olup bitenlere ses çıkarmayan, sormayan, sorgulamayan, itaatkâr olan bir kişilik yaratmaya çalışıyorlar, kadın üzerinden itaatkâr bir toplum yaratmaya çalışıyorlar aynı zamanda. Bunu toplumları yozlaştırarak ve medya eliyle, kurmuş oldukları eğitim sistemleriyle yapıyorlar şeklinde konuştu.
'Bu devrim kadın devrimine dönüşmüştür'
Biçilen bütün bu rolleri kadınlar olarak reddettiklerini sözlerine ekleyen Senan, "Bunu Amed'de, Kızıltepe'de, Van'da gördüm. Kadınlar artık eski hayatlarına dönmek istemiyorlar. Eski yaşamlarına dönmek istemiyorlar. O yüzden Kürdistan'daki süreç devrime giden bir süreçtir ve bu devrim kadın devrimine dönüşmüştür. Bu devrimi büyütmek, bulunduğumuz her alana devrimin sesini yükseltmek, gerekirse ellerimizdeki tavalar, tencereler, kızgın yağlarla düşmanın üzerine gitmemiz gerekir. Ama bu devrimi yüceltmek, ama bu devrimi büyütmek, ama bu devrimi sahiplenmek gerektiğini düşünüyorum" diye belirtti.
'Katliamlarla birlikte halklar yüzünü devrime çevirdi'
Kürt halkının ve tüm ezilen halkların katliamlara yabancı olmadıklarını ifade eden Gizem Kılıç ise, "Çünkü biz bu katliamları sarayın savaşını destekleyen iktidarı en net haliyle Suruç'ta gördük. Kobanê'de gerçekleştirilen özgürlük mücadelesi ve Kobanê'nin özgürleştirilmesiyle devam eden Kobanê devrimi vardı. Rojava'da katledilen halklarda yine bizlerdik Kürtlerdi, Araplardı" dedi. Yaşanan katliamların halkın belleğine kazındığına dikkat çeken Gizem, "Bu durum Türkiye'deki gençler ve halklar üzerinde çok büyük bir kırılma yarattı. Bunun sonrasında hızlı bir süreç gelişti insanlar yüzünü devrime çevirmeye başladı. Kobanê'deki devrimi gördüler ve bunu Türkiye'de de gerçekleştirmek istediler" sözlerine yer verdi.
'Çocuklar direngenliğin devamını sağlıyor'
Türkiye'de yaşanan katliamların hiç birinin diğerinden bağımsız olmadığına dikkat eken Gizem, "Bugün Kürdistan'da evleri başlarına yıkılan bir halk var. Bu halk yıllardır bu devletten zulüm görmüştür. Tarihsel süreçler içerisinde net olarak ortada olan Kürt halkının müthiş direngenliğidir. Bu durum Kürtlerdeki mücadeleci geleneği güçlendirmiştir. Savaş ve katliamlar arasında büyüyen çocuklar bu direngenliğin devamını sağlıyor" vurgusunu yaptı.
'Hendek hendek direnen bir halk var'
Öz yönetim ilanlarının devam ettiğini ifade eden Gizem, "Hendek hendek direnen bir halk var. Sosyalist kadınlar olarak bizler de bu halkın mücadelesini selamlıyoruz. Rojava Devrimi'nin birincil öznesi olan kadınlar Kürdistan direnişinin de başrol oyuncusular. Kadınlar orda hendek hendek direnerek evlerine, çocuklarına, ocaklarınsa sahip çıktılar. Kadınlar, topraklarını terk etmeden bir bodrum katında 28 kişi kalmalarına rağmen asla pes etmeyerek direnişlerine devam ediyorlar" dedi.
'Sorumlu Erdoğan'dır'
Genç kadınlardan Ebru Baran ise şunları belirtti: "Bu katliam ve soykırım politikalarının tek sorumlusu devlettir. Erdoğan'dır. Kendisinin çıkarları kendi projeleri doğrultusunda bir halkı bir milleti yok etmeye çalışmak savaş suçu ihlalidir. Bunun beldi ödetilmelidir ve ödetileceğine inandığım içinde barış barış barış diyorum. Tarihten bu yana kadın hep mücadelecidir. Ne kadar acı çekerlerse çeksinler boyun eğmezler ve kadın her zaman için üretkendir. Yeni şeyler üretebildiği gibi de dirençliydi. Acıya katliama daha yüksek sesle haykırabilecek güce sahiptir. Ağlasa dahi durmaz durduramazsınız kadıları. O yüzden kadınların rolü savaşta ve katliamda en başta gelir. Barışı getirecek olanlarda bu anlamda yine kadınların mücadelesidir."
(sg-ce/ck/mg)