Şebnem Korur Fincancı: Kayıplarla vedalaşmamak acıyı ağırlaştırıyor

09:06

JINHA

İSTANBUL - Kürdistan'da cenazeler günlerce ailelerine verilmez ve işkence yapılırken, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (THİV) Başkanı Şebnem Korur Fincancı, insanların kaybettikleriyle uygun koşullarda vedalaşamaması durumunda acı ve travmanın katlandığını söyledi.

Öz yönetim iradelerini ortaya koyan halklara karşı topyekûn imha konsepti devreye konulurken, cenazelerin bile defnedilmesine izin verilmeyen bir düzeyde vahşet yaşanıyor. Türkiye İnsan Hakları Vakfı (THİV) Başkanı Şebnem Korur Fincancı, cenazelerin gömülme hakkı kavramının önemine dikkat çekerek, hiçbir ailenin cenazesi ile vedalaşma hakkının ihlal edilemeyeceğini ifade etti. Şebnem ölüm olayının başlı başına bir kayıp olduğunu dile getirerek, "Üstelik de yaşam hakkinin ihlal edildiği, şiddetle insanların katledildiği koşullarda bu kaybın acısı çok ağır. Bu kaybın bizim bütün yaşamımıza yayılmaması ve yaşamımızı durdurmaması uygun bir şekilde vedalaşabilme hakkimiz olmalı" dedi.

'Cenazelere işkence acıyı ağırlaştırıyor'

İnsanların şiddetle, bombalarla ya da keskin nisancılarla katledilmiş olması ya da günlerce yerlerde cenazesinin bekletilmiş olmasının durumu çok daha ağırlaştırdığını vurgulayan Şebnem, "Onunla bu süreçte vedalaşırken bu güzel anıları başkaları ile de paylaşma ortamı yaratmak önem taşıyor" dedi. Dolayısıyla da cenazelerin kaçırılması ve cenazelerin gerektiği gibi gömülememesinin aynı zamanda acıları da ağırlaştıran bir süreci olduğunu vurgulayan Şebnem, "Çünkü kendi başına zaten ölüm olayı çok travmatik ve çok örseleyici. Bir de üstüne ona ulaşamamak onun güzel anılarını biriktirememekle karşı karsıya bırakıyoruz" şeklinde ifade etti.

'Dayanışma içerisinde sistemi değiştirebiliriz'

Bu anlamda toplumun her kesimine sorumluluk düştüğünü dile getiren Şebnem, dayanışma içerisinde haklar savunulduğunda, insanlar bir araya gelip mücadele ettiğinde bazı şeylerin değişebileceğini vurguladı. Şebnem, "Bunu pek çok örneği var tarihte. 1970'ler ve 1980'ler sizin işkence var dediğinizde tekrar işkenceye alınmanıza bir nedendi. 1990'larda işkence var ama münferit gibi bir tartışma vardı. 2000'lere geldiğimizde evet işkence var ve biz işkenceye karsı sıfır tolerans göstereceğiz dedi. İşte bu dediğimiz devletin dilinin değişimini sağlayan bizim mücadelemiz" şeklinde belirtti.
Bu mücadeleyi hafife almamak gerektiğini söyleyen Şebnem, "Devlet hala işkence yapmaya devam ediyor ama devlet örneğin hala 90 güne varan 6 aya varan gözaltı süresi ile falaka işkencesi yapamıyor. 24 saatten daha fazla süre gözaltında tutamıyor belli kurallar içerisinde yürüyor. Bunlar 40 yıllık mücadelenin ürünüdür" vurgusunu yaptı.

'En yakıcı sorunumuz yaşam hakkı ihlali'

Şu an ki en yakıcı sorunun yaşam hakkı ihlallerinin gerçekleşmesi olduğuna vurgu yapan Şebnem, "Dolayısıyla insan hakları mücadelesi yürütenler olarak ona odaklanmış durumdayız. Her alanın yaptığı mücadele ekonomik sınıf temelli mücadelelerden tutun çevresel mücadeleye kadar bizim son hedefimize ulaşmamızı kolaylaştıran adımlarımızı daha güçlü atmamızı sağlayan mücadelelerdir ve eninde sonunda bir değişim gerçekleşecektir bu kaçınılmaz. Bugün bu korkutmayı sindirmeyi basabilseler bile yarın korkutma sindirme olmayacak. Simdi 90'larda köyleri boşalttılar insanlar ilçelerde. Ama o köyleri boşaltılan zamanın çocukları bugün bu şiddete karşı mücadele ediyor. Dolayısıyla mücadele bitmez. Mücadele bitmeyince de sonunda mutlaka insanca bir yasam kurulur" dedi.

(öç/sg/gc)