Tutuklu kadın eşbaşkanlar: Yitirilen insanlığa karşı ses olalım
13:00
JINHA
ANKARA - Kürdistan'da yaşanan katliamlar ve devam eden ablukalara ilişkin tutuklu kadın belediye eşbaşkanları, "Yarın 'geç kaldık' dememek için kimin elinden ne geliyorsa birlik ruhuyla yapma zamanı olduğuna inanıyoruz. Peki o gün 'sen ne yaptın?' sorusuna vereceğiniz onurlu bir cevap için sözlerinizi, yapacaklarınızı bir edip yaşanan ölümlere, insanlık yitimliğine ses olmaya davet ediyoruz" dedi.
Kürdistan'da devam eden abluka ve katliamların yanı sıra siyasi soykırım operasyonları kapsamında gözaltına alınan ve tutuklandıktan sonra görevlerinden uzaklaştırılan tutuklu kadın belediye eşbaşkanları, tutuklu bulundukları cezaevinden yazılı bir açıklama yaptı. Yapılan açıklamayla sözün bittiği yere gelindiğini ve Kürdistan'da yürütülen katliamlarla birlikte yitirilen insanlığa karşı ses vermeye çağırdı. Ankara Sincan Kadın Kapalı Cezaevi'nde tutuklu bulunan Edremit Belediye Eşbaşkanı Sevil Rojbin Çetin, Hakkari Belediye Eşbaşkanı Dilek Hatipoğlu, Erciş Belediye Eşbaşkanı, Diba Keskin, Sur Belediye Eşbaşkanı Fatma Şık Barut, Silvan Belediye Eşbaşkanı Yüksel Bodakçı, Iğdır Belediye Eşbaşkanı Şaziye Önder adına yapılan açıklamada, Cizre, Sur, Nusaybin'de yaşanan katliamlara dikkat çekilerek şöyle denildi.
'Yaşananların izahı var mı?'
"Vicdanlarımıza sığmayan bu günleri, tüm yakıcığıyla hissederken üzerimize düşen bir haykırışsa eğer; bu haykırışla vicdanlara sesleniyoruz. Her gün acaba daha kaç çocuk, kaç genç, kaç kadın katledildi? Yanı başlarda duran Cizre'de, Sur'da, Silopi'de, Nusaybin'de acaba bu gün ne var neler yaşandı? Neler yaşanıyor gibi nice sorular? Bu soruların yarattığı hislerimizi nasıl anlatalım? Anlatabilecek kelimeler var mı ? Yaşananların yarattığı duyguların izahı var mı?
'İnsanım demenin neresindeyiz?'
Mesela acısıyla köz gibi yanan Miray bebeklerin annelerini nasıl anlatalım? Peki, ailesiyle arasında yüz metre olmayan Taybet anaların cansız bedenlerine ulaşamamanın acısı! Sokakta cansız bedenlerde ölen insanlık nasıl tarif edilir? Doğmamış bebeklerle, kaybedilen yeni yaşamlarla; kaybolmalarımızı nasıl yorumlayacağız? Ölümlerle sınandığımız günlerden geçiyoruz. Her gün ölümün güncesini tutuyoruz! Bunlar hikaye değil yaşanan ve yaşatılanlar birer gerçek. İnsanlık bu kadar paramparça olurken; 'insanım' demenin neresindeyiz acaba? Merak ediyoruz.
'Elimizden ne geliyorsa yapma zamanı'
Bu gün savaş hukukuna bile sığmayan yıkımlara, katliamlara tanıklık ediyoruz. Sözcüklerin muhtevasını yitirdiği bu günlere daha fazla tanıklık etmemek, yarın 'geç kaldık' dememek için kimin elinden ne geliyorsa birlik ruhuyla yapma zamanı olduğuna inanıyoruz. Peki o gün 'sen ne yaptın?' sorusuna vereceğiniz onurlu bir cevap için sözlerinizi, yapacaklarınızı bir edip yaşanan ölümlere, insanlık yitimliğine ses olmaya davet ediyoruz. Bu günün onurlu duruşu, gelecek nesle bırakacağımız birlikte yaşamın umudu olsun. Yoksa sonlar bir ağıdın gözyaşlarına hapsolmuş olacak."
(dc)