'Cadılaşan’ akademisyenler barış demeye devam ediyor

09:06

JINHA

İSTANBUL- AKP iktidarı baskıcı politikalar ile toplumun tüm kesimlerini sindirmeye çalışırken, 'cadı avı'na benzetilen bu dönemin 'Cadılaşan' kadın akademisyenleri, Nil Mutluer ve Dilşa Deniz, toplumsal barışın inşa edilmesi için daha fazla mücadele yürütmek gerektiğini vurguladı.

"Bu Suça Ortak Olmayacağız" başlığıyla yayınladıkları bildiri ardından akademisyenler hedef gösterildi, işlerinden uzaklaştırıldı. Bundan 32 yıl önce Kenan Evren Anayasası’nın hain ilan ettiği akademisyenler yine aynı baskıcı politikalarla sindirilmeye çalışılıyor. Tarihte ve dünyada benzer örnekleri olan ve birebir karakterlerini taşıyan bu diktatoryal rejimler ve uyguladıkları zulüm aynıyken halkların direnişi ise kendilerine özgü renklilikte ve zenginlikte devam ediyor. Geçmişin katliamcı politikalarını esas alarak Kürdistan il ve ilçelerinde savaş konseptini devreye sokan AKP, batıda da "Barış" diyen herkesi susturmaya çalışıyor. AKP’nin savaş suçlarına ortak olmayacaklarını açıkladıkları için yakın zamanda Nişantaşı Üniversitesi’ndeki görevlerine son verilen akademisyenler Nil Mutluer ve Dilşa Deniz ile süreci konuştuk.

‘Siyasiler aklını başına alsın’

Barış olmadan yaşamanın imkânsız olacağını belirten Dilşa Deniz, “Hayat barıştır. Dolayısıyla hayatı savunuyorsan barışı savunmak zorundasın. Barış olmadan yaşamak başka türlü bir ölüm, o yüzden hemen şimdi toplumsal barışın sağlanması lazım” dedi. Bu savaş halinden herkesin yorulduğunu, bir yanda insanların yaşam mücadelesi verirken toplumun diğer kesimlerinin ise ağır bir travmadan geçtiğini söyleyen Dilşa, “Bunun arkasında artçı dalgalar gelecek ve dolayısıyla ciddi bir şiddet sarmalına gireceğiz ve bir daha geri dönüşümüz mümkün olmayacak. Bu yüzden normal hayatın yollarını inşa etmemiz gerekiyor" diye konuştu. Bunun tek yolunun ise müzakere ile olacağını ifade eden Dilşa, “Çünkü bu 90 yıldır süren bir konu ve bir 90 yıl daha sürecek bir konu. Bu insanlar ölür, değişir ama konu değişmediği sürece bu olaylar devam edecek. Dolayısıyla bir an önce herkesin acilen, özellikle siyasilerin, özellikle bu ülkenin yöneticilerinin aklını başına alması lazım ve bir an önce barış masasına tekrar dönmek lazım” diye ifade etti.

‘Adalet için…’

Nil Mutluer ise korkmamak ve yılmamak gerektiğini belirtirken, "Kol kola girip mücadeleye devam etmeli ve barış sözümüzü söylemeliyiz" dedi. Acilen iki önemli noktada çözüm bulunması gerektiğini ve bu yüzden “Hemen şimdi barış” demekten vazgeçmediğini belirten Nil, “Birincisi bir kere yaşam bitiyor. Yani ölümler var, şiddet var ve bu her şeyin önüne geçiyor. İkincisi barış sadece şiddetin durması demekte değil, adalet içinde beraberce özgürce yaşamamız demek” şeklinde konuştu. Sadece Türkiye' nin Kürdistan' ında değil Türkiye' nin her yerinde adaletsizlik olduğunu söyleyen Nil, “Bugün bir medya mensubu olduğunuzda, akademisyen olduğunuzda da fark etmiyor. O yüzden her ikisi için yani beraber uyum içinde birlikte hayata devam edebilmek için yaşamdan yana olduğumuz için barış diyoruz" dedi.

'Yılmadan sözümüzü söylemeye devam etmeliyiz'

Bu süreçte ilk yapılması gerekenin yılmamak olduğunu belirten Nil, "Yılmamak derken de tabiki çok zorlanıyoruz ama yılmadan sözümüzü söylemeye devam etmeliyiz. Diyalog kanallarını kapamamak gerekiyor. Herkes için çok zor bir dönem ama ne kadar bıksak da, tekrar etmekten ne kadar sıkılmış olsak da bazı mesajları tekrar tekrar anlatmamız gerekiyor. Ben bir sosyal bilimci olarak, var olduğumuz her alanda bunu yapmamız gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu.

'Korktukça iktidarı güçlendiriyoruz'

“Ve en önemlisi korkmamak gerekiyor” diyen Nil, çok korkutucu bir dönemden geçtiklerini ve kadın olarak çok ciddi bir şekilde cinsiyetçi saldırılara maruz kaldıklarını belirtti. Nil, son olarak şunları söyledi: "Kadınlar ve çocuklar çok ciddi bir şekilde sıkıntılar yaşıyorlar. Ayrımcılık ve şiddet görüyorlar. Ama korktukça da sadece iktidarı güçlendiriyoruz. O yüzden kol kola, mücadeleye devam edip barış sözümüzü söylemeliyiz. Bunun için 'Nasıl politikalar geliştirebiliriz, Nasıl anlatabiliriz? sorularını yöneltip, kanalları açmamız lazım.”

(ce-dek/ck/mg)