Kadınlar: Devlet kadınların sesini kısmak için bedenlerine saldırıyor
09:10
JINHA
ANKARA/İSTANBUL - Varto'da YJA Star'lı Ekin Wan'ın askerler tarafından bedenin teşhir edilmesinin ardından Cizre'de bir kadının bedeni soyularak teşhir edildi ve fotoğrafları çekildi. Duruma tepki gösteren kadınlar, bu vahşete seyirci kalmayacaklarını belirterek, kadınların bedenine yönelik yapılan saldırıların mücadeleyi engelleme ve kadınların sesini kısmaya yönelik olduğunu vurguladı.
Savaşlarda işgalci güçler yalnız insanları katletmekle kalmıyor. Yaşama canlıya dair ne varsa yerle bir ediyor. Bugün Kürdistan'da işlenen savaş suçları ise tarihe sığmayacak bir boyuta ulaştı. Geçen yıl Varto'da katledilen katledildikten sonra bedeni teşhir edilen Ekin Wan'dan sonra devlet Cizre'de bir kadını çırılçıplak bedenini teşhir etti. Kadın bedenini cinsel araç olarak kullanan DAİŞ çetelerinin ardından Cizre'de yaşanılanlar da aynı zihniyetin yansımalarını gözler önüne seriyor.
'Bu gericiliğe ve katliama dur diyoruz'
Devletin kadın bedenini işgal aracı haline getirmesine Halkevci kadınlar da tepki gösterdi. Halkevi üyesi Gülşah Öztürk, daha önce Ekin Wan'a yapılan uygulamanın tekrarlandığını belirterek, "Şimdi Cizre'de aynı şeyler oluyor. Savaş kadınları iki kere daha mağdur ediyor. Kadın bedenin sadece reklamlarda ya da AKP'li cenahın dilinde değil yaşamları yitirildikten sonrada devam ediyor. Bu gericiliğe bu katliama dur diyoruz. Bu vahşete seyirci kalmayacağız, mücadeleyi büyüteceğiz" dedi.
'Kadın mücadelesinin sesini kısılmak isteniyor'
Diğer bir Halkevi üyesi Yonca Alemdar, geçen hafta tüm Türkiye'den kadınlarla dayanışma amacıyla Diyarbakır'a gittiklerini belirterek, "Onların yanlarında olduk. Şimdi hemen görüyoruz ki kadınların sesini ve barış talebini susturmak için kız kardeşimiz Ekin Wan'dan sonra yine eril devlet şiddeti kadın bedeni üzerinden uygulamalarına devam ediyor. Cizre'de kadınların bedenlerini teşhir ederek kadınların gücünü ve sesini kısmak istiyorlar. Ama biz barış talebine ve mücadelemize devam edeceğiz. Kız kardeşlerimize dokunmayın. Biz barıştan ve yaşamdan yanayız" diye konuştu.
'Biz kız kardeşlerimizin yanındayız'
Semiha Kurşunuoğlu da Saray'ın savaşının kadın bedenini hedef aldığını belirterek, "Biz kız kardeşlerimizin yanındayız ve kadın bedeni üzerinden savaşın, tacizin, şiddetin yapılmasına karşıyız. Jin Jiyan Azadi" ifadesinde bulundu.
'Kadın bedeni savaşın odak noktası haline getiriliyor'
İstanbul'dan kadınlarda yaşananlara tepki gösterdi. Kadınlardan Ayça Tezerişir, savaşın mağdur olan ve en büyük zarar gören kesimin kadınlar ve çocuklar olduğuna dikkat çekerek, "Kadına yönelik şiddet, infaz, katliam bunların tümü bir devlet politikasıdır. Bundan dolayı bizim buna 'dur' dememiz gerekiyor. Kadın bedeni bir şekilde savaşın odak noktası haline getirilmeye çalışılıyor. Kadın bedenini tabiri caiz ise fethederek aslında o toprakları fetih ettiğini düşünen biz zihniyet var. Ve bütün dünya kadınlarına yönelik algıyı yansıtan bir durumdur. Devlet kadınlardan ve kadın mücadelesinden korkuyor ama korktuğu başına gelecek" şeklinde konuştu.
'Kadınların mücadelesini savunmaya devam edeceğiz'
Kürdistan'da kadının yaşadığı saldırılardan ziyade kadının direnişini ön plana çıkarmak gerektiğinin altını çizen Ayşe, "Barikatların arkasında direnen bir halk var kadınlar mahallelerini savunuyorlar. 'Asla buradan gitmeyeceğiz' diyorlar ve 'biz buranın sadece pasif olarak bir öğesi değil içinde belirleyici olanız' diyorlar. Kendilerini pasif olarak gören devletin karşısına güçlü bir biçimde çıkıyorlar. Bundan ötürü bizler bu mücadeleye destek veriyoruz ve destek vermeye de devam edeceğiz. Savaş koşularına karşı özgürlüğü savunmaya devam edeceğiz. Kadınların m mücadelesini savunmaya devam edeceğiz" diye belirtti.
'Kadın bedenine yapılan saldırı can yakmanın en son aşaması'
Batıda kadınları katleden zihniyet ile Kürdistan'da savaş koşulları içinde kadını katleden zihniyetin benzer olduğuna vurgu yapan Ezgi Demir ise, "İçerisinde bulunduğumuz durumda yaşam hakkı bu denli ihlal edilmişken, kadınların yaşam hakları ellerinden alındıktan sonra yaşatılanlar bizlere yaşam hakkı ihlalini dahi unutturur seviyede" dedi. Cenazeler üzerine yoğun işkenceler uygulandığına dikkat çeken Ezgi, "Yoğunluklu olarak da kadın bedeni üzerinde uygulanan şey işkencenin ötesinde ölü bedeni teşhir etmenin en kötü boyutu olsa gerek. Kadına özel bir durum ayrıcalıklı olarak kadın bedenin teşhir ediliyor. Erkek bedeni de tabi ki kimi zaman teşhir ediliyor ama kadın bedeni üzerinden geliştirilen iğrenç saldırı insan canını yakmanın en son aşaması olduğunu düşünüyorum" diye ifade etti.
'Polisler bu gücü iktidardan alıyor'
Kadın bedenini teşhir edilerek işkence uygulanmasının yanı sıra Özel Harekâtçılar ve JİTEM tarafından fotoğraflanarak teşhir edilmesinin ayrıca bir şiddet olduğunun altını çizen Ezgi, Cizre'de bu vahşeti gerçekleştiren polislerin bu gücü iktidardan aldığına işaret etti. Cizre'de Erdoğan'a yönelik sempatizan söylemlerini Cizre duvarlarına yazılan yazılmalardan açık ve net gördüklerini vurgulayan Ezgi, "Türkiye'nin her bir tarafına yargıya emniyete, okullara her yere kendi adamlarını yerleştirmiş durumda. Okullarda onun adamları konuşuyor, üniversitelerde onun akademisyenleri ders veriyor. Diyanet'te onun fetvaları veriliyor. Onun askerleri, onun polisleri ellerinde silahlarla halkı katlediliyor. 90'larda da bu devletteki kolluk kuvvetinin şiddeti vardı ama bu tam olarak kaçak saraydaki Tayyip Erdoğan'ın insanlara uygulattığı şiddetin en son aşamasıdır" vurgusunu yaptı.
(he-sg/ck/mg)