Cumartesi Anneleri: Asit kuyuları, vahşet bodrumlarıyla bitiremeyeceksiniz

14:28

JINHA

İSTANBUL- Cizre'de vahşet bodrumlarında sivil insanların bir plan dahilinde katledildiğini vurgulayan Cumartesi Anneleri, bir plan dahilinde katliam yapıldığını ancak Kürt halkının vahşet bodrumlarında bitmeyeceğini söyledi.

Cumartesi Anneleri Galatasaray Lisesi önünde 568'inci kez kayıplarının akıbetini sormak için oturma eylemi gerçekleştirdi. Bu hafta 20 Şubat 1995'te gözaltında kaybedilip cesedi Beykoz ormalığında bulunan Rıdvan Karakoç için eylem düzenledi. Oturma eylemine İstanbul HDP Milletvekili Pervin Buldan, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da katıldı.

'Bizi vahşet bodrumlarında bitiremezsiniz'

Gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun'un eşi Hanım Tosun ilk sözü alarak, "Öfkeliyiz. Daha bu kayıpların hesabı verilmeden Kürdistan'da katliam yapılıyor. 90'larda köyleri yaktılar, yıktılar, insanları metropollere sürdüler. Burada da gözaltında kaybettiler. Kimi asit kuyularına atıldı, kimi toplu mezarlarda katledildi. Ama biz bu mücadeleden vazgeçmeyeceğiz. Devlet aynı katliamları Cizre'de vahşet bodrumlarında yapıyor. Kimse irademizi yıkamaz, bizi ne asit kuyularında ne de vahşet dehşet bodrumlarında katlederek bitiremezsiniz" diye konuştu.

'Türkiye'nin her yeri 'Cumartesi Anneleri' oldu'

Ardından söz alan İstanbul HDP Milletvekili Pervin Buldan ise, faili meçhullerin bu ülkeyi yönetenlerin eseri olduğunu belirterek, "21 yıldır bu ülkeyi yönetenlere sorduk. Sorduğumuz soru önergelerine cevap vermediler. 90'larda faili meçhulleri yapanla aynı zihniyet bugün de Kürdistan'da insanları diri diri yakıyor. Cizre'de insanlar vahşice, ahlaksızca katlediliyor. Bir halk cayır cayır yakılarak katledilmek isteniyor" diye ifade etti. "Tüm bu katliamların üzerine bir de Ekin Wan'a yapılanlar gibi Cizre'de bir kadın katledildikten sonra bedeni teşhir edilip fotoğrafları servis edildi" diyen Pervin, yayınlanan bu görüntülerin Türkiye için utan verici olduğunu belirtti. Pervin, "Artık Türkiye'nin her yeri 'Cumartesi Anneleri' oldu. Bu katliamlara tepkimizi yaşamın her alanında ortaya koymalıyız. Failler yargılanıp bu ülkeyi yönetenler hesap verene kadar mücadelemiz sürecek" dedi.

Daha sonra CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu söz aldı ve hiç kimsenin umutsuzluğa kapılmamasını ve tüm katliamların tek tek hesabını soracaklarını belirtti. Sezgin, Cizre'de bir kadının katledildikten sonra bedeninin teşhir edilmesine ilişkin,"İnsanlığımdan utanç duydum. Bizler nasıl beraber yaşıyoruz. Nasıl bir kadın bedenini çırılçıplak fotoğraflarını servis edersiniz. Vahşi , insanlıkla alakası olmayan bu insanlarla nasıl yaşamaya devam edeceğiz" diye de sordu.

'Cizre'ye neden olanlara lanet ediyorum'

Gözaltında kaybedilen Rıdvan Karakoç'un ağabeyi Hasan Karakoç ise kardeşini kaybetmenin acısını unuttuğunu çünkü son dönemde yaşanan katliamlar yüzünden kendi acısına yer kalmadığını dile getirdi. Hasan, "İlkçağ ve Ortaçağdan gelmiş bir katliam vahşetini Türkiye devleti Kürt halkına uyguluyor. Cizre'de kadın bedeninin teşhir edilmesinden dolayı insanlığımdan utandım. Cizre'de insanları yakan, bu katliama alet olana ve sessiz kalana binlerce kez lanet ediyorum" diye ifade etti.

'Devlet Kürt halkını imha planında'

Basın metnini okuyan Mine Nazari ise Cizre'de hiç bir yasal dayanağı olmadan uygulanan sokağa çıkma yasaklarında insanlığa karşı suç işlendiğine tanık olduklarını, devletin bir plan dahilinde sivillere karşı imha, öldürme, sürgün ve işkence suçlarını işlediğini vurguladı.
Daha sonra gözaltında kaybedilen Rıdvan Karakoç'un hikayesini anlatan Mine, MKM'nin kuruluş çalışmalarında yer alan 34 yaşındaki Rıdvan Karakoç'un polislerin hedefinde olduğunu dile getirdi. Rıvdan'ın İstanbul'da yaşayan ailesinin evi polis tarafından abluka altında olduğu için evine gidemediğini ailesi ile posta yoluyla haberleştiğinin belirten Mine,"Vekalet gönderdiği İHD avukatlarından Eren Keskin ile düzenli olarak haberleşiyordu. Bu haberleşme 15 Şubat tarihinden sonra kesildi. Bu süreçten sonra evdeki polis ablukası kalktı. Gözaltında kaybedilen oğulları Hasan Ocak'ı arayan ailesi Mayıs ayında Beykoz Savcılığı'ndaki dosyalar arasında tesadüfen Rıdvan'ın işkence görüntülerinin fotoğraflarını gördüler." Dedi.

Mine, Rıdvan Karakoç'un işkence ile katledildiğini 2 Mart 1995'te Beykoz da ormanlık alana atıldığını, ölü muayenesi sonrasında fotoğraflarının çekildiğini ve 26 Mart'ta Adli Tıp'a teslim edildiği gerçeğinin açığa çıktığını ifade etti.

(dek/gc)