O günden beri siyah giyiyor…

09:10

Delîla Bagok/JINHA

DÊRIK - PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın uluslararası bir komplo ile Türkiye'ye getirildiği 15 Şubat 1999 yılından bu yana siyah giyinen Suat Mistefa, Abdullah Öcalan özgürleşinceye kadar siyah giyinmeye devam edeceğini belirtti.

PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın 1979 yılında Kobanê'ye geçişiyle başlayan Kürt halkının uyanış süreci aynı zamanda Rojava'daki 14 Temmuz kadın öncülüklü devrimin de temellerini atarak yeni bir dönemi açmıştı. İşte bu dönemin tohumları atılırken yaşanan sürece tanıklık eden ve eğitim çalışmalarına katılanlardan biri de Suat Mistefaydı. PKK Lideri Abdullah Öcalan'a karşı gerçekleştirilen uluslararası komplonun 17. Yıldönümü vesilesi ile ajansımıza konuşan Suat, Abdullah Öcalan'ın esir düştüğü 1999 yılından bu yana sadece siyah kıyafet giyerek komploya karşı bireysel tepkisini gösteriyor. Suat, PKK Lideri Abdullah Öcalan'la iki defa buluşma şansını yakaladığını belirterek, anılarını bizlerle paylaşıyor.

Birinci görüşmenin heyecanı ve coşkusu

Suat, birinci görüşmesinin 15 Ağustos 1991'de Lübnan'da bulunan Bekaa Kampı'nda gerçekleştiğini belirterek, gelen herkesin merak içinde bir bekleyişte olduğunu ifade etti. "Kimse Önderliğin nasıl ve nereden geldiğini bilmiyordu. Bir baktık Önderlik yanımızda" diyen Suat, ardından o dönem yaşadığı duygularını , "Önderlik bize baktı ve 'Biz burada 50 bine yakın insan bir aradayız ama başka topraklarda bir araya gelebiliyoruz. Eğer özgür Kürdistan topraklarında olsaydık bu görüşmemiz çok daha güzel olacaktı' dedi. O bunları söyledikten sonra mücadele hırsım gelişti ve mücadele yükünü omuzladım" diyerek aktardı.

'Yaşadığım sürece ellerim ellerinde olsun'

PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın konuşması bittikten sonra mavi elbise giyen bir annenin bohçasından bir miktar para çıkarıp, "Önderim bununla kendine elbise al" dediğini söyleyen Suat, Abdullah Öcalan'ın ise "İyi ama benim kıyafetim çok" diyerek kadının elini sıkıca tuttuğunu belirtti. O günkü toplantının 10 saat sonra bittiğini ifade eden Suat, "Önderlik şehit ailelerinin gitmemesini istedi ve onlarla bir toplantı yapacağını söyledi" dedi.

'Ellerini tutup onunla çalışmak istediğimi söyledim'

Demokrasi mücadelesinde yaşamını yitiren Reşîd'in ailesi olarak ertesi gün toplantıya kaldıklarını dile getiren Suat, "Ertesi gün Önderlik toplantı yaptı. Önderlikle vedalaşırken ellerini tutuyordum, o diğer elini omuzuma koydu ve bana sordu 'ne istiyorsun?' Ben de 'senden hiçbir şey istemiyorum. Kürdistan özgür oluncaya kadar ben sağ olacak mıyım yoksa olmayacak mıyım bilmiyorum. Ama ben sadece şunu söylüyorum yaşadığım sürece elerini tutup seninle çalışmak istiyorum' dedim. Elini omuzuma koydu ve 'Reşid heval de bana aynı şeyi söylemişti' dedi. Ama ben ona Şehit Reşid'in kız kardeşi olduğumu söylememiştim" diye anlattı.

'Erkek egemenliği ve kadının köleliği üzerine konuştu'

İkinci görüşmesinden de bahseden Suat, "İkinci defa 1992'de sahaya gittim ve Önderliği gördüm. 15 Ağustos'a yakın bir zamandı. Anneler Önderliğin yanına gitme kararı aldılar. Önderlik bizimle toplantı yaptı. Halep, Efrîn, Derik ve Şam'dan çok kişi gelmişti. Önderlik kadınlar hakkında konuştu. Toplantıda şunları söyledi: 'Erkekler kadınlar üzerinde egemenlik kuruyor, kadınlar da kendilerini köle gibi görüyor. Kendilerini yalnızca erkeklerin ve çocukların malı olarak görüyorlar.' Önderlik çoğunlukla kadınların ilerlemesi ve erkek egemenliği altındaki köleliklerini değerlendirdi. Konuşmasını bitirdikten sonra ona soru sormamızı istedi. Ben tam sorumu hazırlamıştım ki Önderlik ben sormadan kendiliğinden cevapladı. Kendi kendime Önderliğin insanın yüreğini okuyabildiğini düşündüm" diye belirtti.

Suat, PKK Lideri Abdullah Öcalan'a çeşitli yerlerden halkın Halep'teki çalışmalar ile ilgili sorular sorduğunu, Abdullah Öcalan'ın ise "Bilmeniz gerekir ki öncelikle kendi iradenizi geliştirmeniz gerekir. Yani Halep'te çalışmaların zayıflaması bireyde başlayan bir zayıflamadır" şeklinde cevap verdiğini ifade etti.

'Özgürlük için sabır lazım'

Suat, PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın ona bir soru sorduğunu dile getirdi ve o anı şöyle anlattı: "En sonunda bir soru soracağını söyleyerek kimin cevap verebileceğini sordu. 'Çok acil bir yere gitmem gerekiyor ama giderken bakıyorum bir yol su, diğer yol ateş. Bu durumda ben ne yapacağım?' Kimse cevap vermeyince Önderlik kendisi cevapladı. 'Böyle bir yerde bana sabır lazım. Ya suyu ateşe dökerek ateşi söndürmem gerekiyor ve ben geçebileyim ya da kendimi ateşe atacağım, yanacağım ve işim yarım kalacak. Benim bir sal yapmam gerekiyor ki suyu geçebileyim işte bunun için de bana sabır lazım. Bu toplantıda yer alan arkadaşlarımız büyük kahramanların aileleridir. Ama bu gerçeğe rağmen 3-4 günde Kürdistan neden özgürleşmiyor diyorlar. Sabredin! Biz vatanı özgürleştireceğiz! Belki Türkiye devleti Kürdistan'ı bana rahatlıkla verebilir ama ben emek vermediğim için yine rahatlıkla da alabilir."

'Rêber Apo özgür olana kadar siyah giyeceğim'

Suat toplantının sonunda Önderlikle vedalaşarak güçlü bir katılım sözü verdiğini dile getirdi. 15 Şubat 1999'da yaşanan uluslararası komplo sürecini "Roja reş" diye tabir ederek o tarihten bugüne sadece siyah elbise giydiğini dile getiren Suat, "Rêber Apo'nun gözleri bağlı bir şekilde esir düştüğünü duyduğum zaman yaşamı kendime haram kıldım. Rêber Apo özgür olana kadar siyah elbise giyeceğim, renkli elbise giymeyeceğim. Rêber Apo, bütün Kürtler, Ortadoğu ve dünya için mücadele etti. Ama uluslararası güçler onu Türkiye devletine teslim ederek bir kafeste esir tutuyor" dedi.

"Düşman bilsin ki Rêber Apo'nun güçlü kişiliği, iradesi ve fikirleri başarıya ulaşacak" diyen Suat, sözlerini "Kara gün sadece 15 Şubat değil, Önderlik özgür olana kadar kara gün devam ediyor. Önderliğimizin özgürlüğünden vazgeçmiyoruz ve o güne ulaşacağımıza dair inancımız büyüktür" şeklinde tamamladı.

(du/ck/mg)