Türkiye tarihinin utanç cümlesi: Öldürdünüz en azından cenazesini verin
09:00
JINHA
AMED - En çok kardeşi ile çizgi film izlemeyi seven Cihat, doktor olmak isteyen Rozerin ve daha niceleri... Sur'da katledilenlerin yalnızca yapmaktan hoşlandıkları şeyler ve hayalleri değil gömülme hakları da devlet tarafından gasp ediliyor. Cenazelerini alamayan aileler ise "Öldürdünüz en azından cenazesini verin" diyerek haykırıyor.
Diyarbakır'ın Sur ilçesinde 8 Ocak'ta katledilen 17 yaşındaki Rozerin Çukur, 30 Aralık'ta katledilen 16 yaşındaki Ramazan Öğüt ve 2 Şubat'ta katledilen 14 yaşındaki Cihat Morgül'ün cenazeleri hala ailelerine teslim edilmedi. Sokağa çıkma yasakları boyunca ihlal edilen pek çok hakkın yanı sıra tartışmasız bir hak olan gömülme hakkının da ihlal edilmesi üzerine, ailelerin başlattığı nöbet eylemi 20 günden fazladır sürüyor. Katledilenlerin anılarının bir bellek oluşması adına Sümerpark Resepsiyon Salonu'nda nöbette olan ailelere mikrofonumuzu uzattık ve kaybettiklerinden geriye kalanları sorduk.
'En çok çizgi film izlemeyi seviyordu'
Cihat Morgül'ün annesi Kadriye Morgül, oğlunun en çok kardeşiyle çizgi film seyretmeyi sevdiğini söyleyerek, "Oğlum sevilen bir insandı. Okul okuyordu, 7. sınıfa gidiyordu. En son Sur'a girdi ve bir daha çıkamadı. Biz Sur'da birinci ablukada içerde kaldık. Çok yoğun saldırılar vardı. Oğlum 'bunları neden yapıyorlar, bu zulüm neden' diye sorardı" diye belirtti.
'O geldi sandım ama…'
Ablukanın iki günlüğüne kalktığı sırada evlerinden ayrıldıklarını ve İskenderpaşa Mahallesi'ne taşındıklarını ifade eden Kadriye, "Cihat'ta taşınmamıza yardım etti. Onu en son orada gördüm ve bir daha görmedim" dedi. Oğlunun ölüm haberini alana kadar geri döneceği güne olan inancıyla beklediğini ifade eden Kadriye, "Onun gelmesini beklerken ölüm haberini duydum. Oğlum cıvıl cıvıl bir çocuktu. Oğlum bir kuş gibi uçtu, annesini bıraktı gitti. Kızım abisiz, bizim de gözümüz yollarda kaldı. Kapı çaldı o geldi sandım ama ölüm haberi geldi" diye konuştu.
'Abimin en çok gözlerini özledim'
"Barış istiyoruz, başka kimsenin annesinin yüreği yanmasın" diyen Kadriye, "Oğluma bakın daha 13 yaşında Sur'un içinde kaldı. Onu gözümden sakındım. Bu insanlık mıdır? Oğlumu gözümden sakındım, doyamadım ona. Oğlum en son beni öptü, sarıldı, sanki vedalaşır gibi" dedi. Kardeşi Cansu Morgül ise abi ile birlikte yaptıkları şeyleri özlediğini söyleyerek şunları dile getirdi: "Abimle bakkala giderdik, onunla beraber televizyon izlerdik, çizgi film izlerdik. Abim ile en çok küçük Şirinleri ve Korkunç Uzay çizgi filmini izlerdik. Abimin en çok yüzünü, gözlerini ve elbiselerini özledim."
'Cenazemiz aylardır yerde'
49 gündür kardeşinin cenazesinin Sur'da bekletildiğini ve bunun bir işkence olduğunu söyleyen Ramazan Öğüt'ün ablası Hülya Öğüt, "Bize işkence ediyorlar. Kardeşimi öldürdünüz en azından cenazesini verin bir mezarı olsun. Kardeşimin ölmesine mi yanalım, cenazesi yerde ona mı yanalım bilmiyoruz artık. Ölülerimize bir Fatiha bile okuyamıyoruz" şeklinde konuştu.
'Cenazelerin üzerindeki karlar eridi'
Tüm kaybettiklerine ve acılarına rağmen barış isteğini dilinden düşürmeyen Rozerin Çukur'un annesi Fahriye Çukur ise "Annelerin yürekleri kan ağlıyor. Anneler buna sessiz kalmasınlar, tepki versinler. Yüreği yanan bir anneyim ben. Yine de ben barış istiyorum. Kucağımda kızımın resmi, cenazesini istiyorum. Silahsızım, elimizde silah yok, top, tank, tüfek yok" diye belirtti. "40 gündür cenazelerimizin üzerine kar yağdı, yağmur yağdı üzerindeki karlar eridi, bahar geldi" diyen Fahriye, "Bu çocuğun hayali vardı, doktor olacaktı. Ama Sur'da katlettiler, terörist dediler. Ölenler terörist değil anne evladıdır, anne yüreğidir, anne canıdır" diye ifade etti.
Rozerin, Cihat ve Ramazan'ın yanı sıra Gündüz Akmeşe, Turgay Girçek, Mahmut Oruç, Velat Bilen'in cenazeleri de halen ailelerine teslim edilmedi.
(ea-mm/ck/mg)