Sebahat Tuncel: Görkemli direniş hedefine ulaşacak
09:05
Sarya Gözüoğlu/JINHA
İSTANBUL - İktidarın yıkım ve katliamlarla soykırımı amaçladığına dikkat çeken Sebahat Tuncel, "En son Cizre'de yapılanlar direnişçilerin iradesini teslim almaya yönelikti. Direnişçiler bedelini ödeyerek, ölümü göze alarak, buna karşı durdu. Dolayısıyla bu görkemli direniş, Kürdistan halkını demokratik özerklik hedefine ulaştıracaktır" dedi.
Şırnak'ın Cizre ve Silopi ilçelerinde ilan edilen özyönetim alanlarına yönelik saldırılara karşı halk, özsavunmasını alarak hendek hendek, barikat barikat görkemli bir direniş sergilemişti. Bu noktada Kürdistan ve Türkiye'nin birçok il ve ilçelerinden heyetler, sağlıkçılar, sivil toplum örgütleri, siyasetçiler, yurttaşlar ve aileler adım adım gelen katliam sesine karşı Cizre'ye girmek istemiş ve yürüyüşün devlet güçleri tarafından engellenmesinin ardından Mardin'in Nusaybin ilçesine bağlı Girêmîra'da nöbet eylemi başlatmıştı.
'Kürdistan'da eşi benzeri olmayan bir direniş sergileniyor'
Nöbet eylemine katılan ve ardından Silopi'de özyönetim alanlarını ziyaret eden HDK Eski Eşsözcüsü Sebahat Tuncel, Kürdistan'daki direnişin, dünya tarihi açısından da ele alınması gereken önemli bir konumda olduğunu söyledi. Dünya tarihinde faşizan yönetimlere karşı her zaman direnişlerin yaşandığına dikkat çeken Sebahat, direnen halkların her zaman her yerde barikatların arkasında direniş hattını örmeye çalıştığını dile getirdi. Direniş denildiği zaman Paris Komünü ve Stalingrad'dan bahsedildiğini hatırlatan Sebahat, "Kürdistan'daki bu direniş eşi benzeri olmayan başka bir örneği ifade ediyor. Dolayısıyla bu direnişte yer alan halkımızı gençleri selamlıyoruz. Onlar orada tarih yazıyorlar" dedi.
'Kürdistan halkı hedefine ulaşacaktır'
Uzun süren ablukalar ardından Derik, Silvan ve Silopi'de sokağa çıkma yasaklarının kaldırıldığını ancak ablukaların kaldırılması noktasından devletin kendi söylediklerinin aksine bir başarısından söz edilemeyeceğini vurgulayan Sebahat, "Devlet yıktı, yaktı insanları katletti ama bu bir başarıdan ziyade başarısızlığın yansıması olarak ortaya çıktı. En son Cizre'de yapılanlar direnişçilerin iradesini teslim almaya yönelikti ama direnişçiler, bedelini ödeyerek, ölümü göze alarak, buna karşı durdu. Bu çok görkemli bir pratikti. Bu noktada Duran Kalkan'ın sözü aklımıza geliyor, 'teslimiyet ihanete, direniş zafere götürür.' Dolayısıyla bu görkemli direniş, Kürdistan halkını demokratik özerklik hedefine ulaştıracaktır" şeklinde belirtti.
'Silopi'de fiili sokağa çıkma yasağı devam ediyordu'
Cizre'deki direnişe cevap olmak amacıyla günlerce Girêmîra nöbetine katıldığını ve ardından Silopi'ye de gittiğini dile getiren Sebahat, "O esnada 100'den fazla insan gözaltına alınmıştı. Biz Cizre'ye 5 kilometre kala durdurulduk. Cizre'ye geçişe izin verilmediği için Silopi'ye geçtik. Sokağa çıkma yasağı kaldırılmış olmasına rağmen fiili olarak yasak devam ediyordu. Akşam 18.00'dan sabaha kadar sokağa çıkmak yasaktı. Silopi'deki yıkımı çok net gördük. Özellikle direnişin yoğun olduğu yerlerde tüm evler yıkılmış yakılmıştı" dedi.
'Herkes öz direnişini geliştirmeli'
İktidarın halkın yaşam alanları ortadan kaldırılarak adeta bir soykırımı amaçladığına dikkat çeken Sebahat, "Bu süreç devletin Kürtlere diz çöktürme projesidir. 1937'de Seyit Rıza idam sehpasına giderken şöyle diyordu 'ben sizin oyunlarınızla baş edemedim bu bana dert oldu ama ben de sizin karşınızda diz çökmedim bu da size dert olsun.' Aslında çöktürme yaklaşımı Kürtlere diz çöktürme girişimidir. AKP'nin bu tavrının da sadece Kürtlere karşı olmadığı tüm emekçilere, ezilenlere karşı olduğunun fark edip herkesin öz varlığını koruması ve öz direnişini geliştirmesi güçlendirmesi gerekmektedir" ifadelerinde bulundu.
'Kürtler nerede olursa olsun haksızlıklara karşı yekvücut olabiliyor'
PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın tecrit koşullarında dahi geliştirdiği barış ve çözüm projeleri ile uluslar arası komployu boşa çıkardığını belirten Sebahat, "Türkiye 17 yıl sonra komplonun sonuç vermesini istiyor. Rojava'ya yönelik yaklaşımları ve oradaki direnci kırmaya çalışmasının sebebi de bu. 6-8 Ekim'de de görüldü Kürtler 4 parçada bölünmüş bile olsa haksızlıklara karşı yekvücut olabiliyor. Türkiye de biliyor ki Suriye'de Kürtler bir statü kazanırsa 20 milyon Kürt'ün yaşadığı Kürdistan'ın en büyük parçasında, taleplerini yerine getirmek zorunda kalacaklar. Bunların hepsine tarihsel bir perspektiften de bakmanın gerekliği olduğunu düşünüyorum" şeklinde ifade etti.
'Direnişin yöntemlerini hayata geçirmek hepimizin görevi'
AKP'nin faşizmi kurumsallaştırmaya çalışmasına karşı herkesin direnişe geçmesi gerektiğini ifade eden Sebahat, "Gerçekten faşizme geçit verilmek istenilmiyorsa, gerçekten tek adam diktatörlüğüne 'hayır' denilecekse halklar tarafından yapılması gereken şey Silopi'deki, Sur'daki, Cizre'deki bu direnişi bulundukları her alanda kendi yöntemleri ile sahiplenip hayata geçirmektir. Bu hepimizin görevidir. Ayrıca kadınlara burada çok büyük bir görev düşüyor çünkü hayatı yeniden şekillendirecek olanlar kadınlardır" ifadelerinde bulundu.
(sg-gd/ck/mg)